TÜRKİYE, BOSNA’DA YÜKSEK TEMSİLCİ’NİN AİHM DAVASINA MÜDAHALE OLMASINI DESTEKLEMİYOR

Türkiye Cumhuriyeti’nin Bosna Hersek Büyükelçiliği, Yüksek Temsilci Christian Schmidt’in “Slaven Kovačević” davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne “mahkemenin dostu” sıfatıyla başvurmasını desteklemiyor.

Büyükelçi Sadik Babur Girgin, Klix.ba’ya verdiği yanıtta.  “Geçen hafta Yüksek Temsilci’nin bahsi geçen davaya müdahil olma girişiminden haberdar edildik. Yüksek Temsilci’ye ve Yönetim Kurulu’nun diğer üyelerine bu durumu desteklemediğimizi bildirdik,” diye belirtti

Daha önce de yazdığımız gibi, Yüksek Temsilci’nin bu hamlesi Amerikalılar ve İngilizler tarafından destekleniyor, ancak PIC (Barış Uygulama Konseyi) üyeleri arasında bu konuda bir fikir birliği yok.

OHR (Yüksek Temsilcilik Ofisi), Schmidt’in davet edilip edilmediğini ya da bu girişimi kendisinin mi başlattığını hiçbir zaman doğrulamadı.

Avrupa Birliği, Yüksek Temsilci Christian Schmidt’in “Slaven Kovaçeviç” davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dosyalar sunma niyetini not aldığını belirterek, bunun Schmidt’in kararı olduğunu Klix.ba’ya belirtti.

Yakın zamanda Fransa Büyükelçiliği’ne, Schmidt’in bu hamlesinden haberdar olup olmadıklarını ve Strazburg’daki mahkemede bu kararla ilgili görüşünü sunma planı hakkında bilgi sahibi olup olmadıklarını sorduk. Bosna Hersek’in davayı ilk aşamada kaybetmesinin ardından Büyük Daire’nin kararını beklerken, Fransa Büyükelçiliği, “Bu, Yüksek Temsilci tarafından başlatılan bir girişimdir. PIC’nin yetkisinden kaynaklanmamaktadır. Fransa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağımsızlığını saygıyla karşılar ve mahkeme, böyle bir girişimin içeriğini ve kapsamını egemen bir şekilde değerlendirir. Mahkeme süreçleri hakkında yorum yapmıyoruz,” şeklinde yanıt verdi.

Yani, Strazburg’daki mahkemeye başvurma girişimini Schmidt başlattı ve bunun için PIC’in onayını aramadı ya da beklemedi.

Hatırlatmak gerekirse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Bosna Hersek’in “genel ayrımcılık yasağı” ile ilgili 12 No’lu Protokol’ün 1. maddesini ihlal ettiğine, Slaven Kovaçeviç’in Bosna Hersek Parlamento Meclisi Halklar Meclisi’nde ve Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı’nda temsili olmadığına karar vermişti. Mahkeme, altı evet ve bir hayır oyu ile Bosna Hersek’in bu ihlali gerçekleştirdiğini değerlendirdi.

Mahkeme, mevcut siyasi sistemin etnik temsiliyeti politik, ekonomik, sosyal, felsefi ve diğer hususlardan daha önemli hale getirdiğini ve bu durumun ülke içindeki etnik bölünmeleri pekiştirdiğini ve seçimlerin demokratik karakterini zayıflattığını tespit etti. Mahkeme, kurucu halkların mevcut sistemde açıkça ayrıcalıklı bir konuma sahip olduklarını belirtti.

Başvurucu, Bosna Hersek Parlamento Meclisi Halklar Meclisi’ne yönelik son genel seçimlerde (2022) adaylar için oy kullanamadığını ve bunun, bölgesel ve etnik şartların kombinasyonu nedeniyle olduğunu belirtti.

Aynı şekilde, 2022’deki devlet düzeyindeki son başkanlık seçimlerinde de tercih ettiği adaylar için oy kullanamadı.

Mahkeme, başvurucunun davasının özünün, güç paylaşımı düzenlemeleri nedeniyle Bosna Hersek’in gerçek bir demokrasi değil, etnisitenin vatandaşlıktan daha önemli olduğu bir “etnokrasi” olduğu ve üç baskın etnik grubun devlet kurumlarını kontrol ederek kendi çıkarlarını gözettiği, geri kalan herkesin ise ikinci sınıf vatandaş olduğu olduğunu gözlemledi.

Mahkeme, daha önceki “Sejdić ve Finci”, “Zornić” ve “Pilav” davalarında olduğu gibi, Bosna Hersek’teki üç ana etnik grupla bağlantısı olmayan kişilerin ya da etnik köken ve ikametgah şartlarını yerine getiremeyen kişilerin, Halklar Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı için aday olma hakları konusunda ayrımcılığa uğradığına dair önceki içtihadından sapmak için bir neden görmediğini vurguladı./Balkan Postası

Ilgili Haberler