Bosna-Hersek kökenli Amerikalı avukatlardan oluşan gayriresmî bir grup, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) ile Uluslararası Adalet Divanı’na (ICJ) ait dava dosyalarındaki arşiv belgelerinin toplanması ve analizine yönelik bir süreç başlattı.
Klix.ba’nın edindiği bilgilere göre bu çalışmaların amacı, Sırbistan Cumhuriyeti’nin Bosna-Hersek’e karşı yürüttüğü savaş ve saldırıdaki sorumluluğu konusunda yeni bir uluslararası hukuki girişim başlatılıp başlatılamayacağını değerlendirmek.
Her şey incelendi mi?
Avukatlar, girişimin Dayton Barış Anlaşması’nın 30. yıl dönümü vesilesiyle başlatıldığını ve Uluslararası Adalet Divanı’nın 2007 tarihli kararının, Sırbistan’ı soykırımdan sorumlu tutmamasının, Sırbistan devlet kurumlarına ait belgelere tam ve sınırsız erişim olmadan verildiğini savunuyor. Buna, Lahey’deki mahkemeye kısıtlı erişim, redaksiyonlar ve gizlilik önlemleri ile sunulan materyallerin de dâhil olduğu belirtiliyor.
Girişimin gerekçesine göre, Uluslararası Adalet Divanı 2007 kararında en yüksek ispat standardını uygulayarak, soykırım niyetinin Sırbistan’a atfedilebilmesi için tamamen ikna edici deliller talep etti. Ancak Mahkeme, Yüksek Savunma Konseyi’nin redaksiyonsuz tutanaklarına ve Yugoslav Ordusu ile Sırp güvenlik servislerine ait tüm belgelere sahip değildi. Zira Sırbistan bu belgeleri o dönemde Lahey Mahkemesi’ne, Uluslararası Adalet Divanı’nda kullanılmasını sınırlayan koşullarla sunmuştu.
Avukatlar, savaş notları dâhil olmak üzere bazı belgelerin ve Ratko Mladić ile Radovan Karadžić hakkında daha sonra verilen kararlarda kullanılan materyallerin, Uluslararası Adalet Divanı’ndaki sürecin tamamlanmasından sonra erişilebilir hâle geldiğini ve bu nedenle Sırbistan’ın uluslararası sorumluluğu bağlamında hiç değerlendirilmediğini vurguluyor.
Gayriresmî avukat grubundan doğrulanan bilgilere göre, uzman ekip son aylarda Srebrenitsa’da Bosna-Hersek Cumhuriyeti Ordusu’nun savunma komutanı olan Naser Orić ile temasa geçerek, Lahey Mahkemesi’ndeki davalarına ait tüm delil materyallerine erişim talep etti. Bu kapsamda tutanaklar, kararlar, operasyon raporları ile Belgrad ile Bosna-Hersek topraklarında faaliyet gösteren silahlı oluşumlar arasındaki komuta yapıları ve lojistik bağlantılara ilişkin belgeler istenildi.
Sivillere yönelik saldırılar
Girişim kapsamında, “Saraybosna safari” olarak bilinen olguya ilişkin belgeler de inceleniyor. Kamuya açık kaynaklar ve tanıklıklar, Saraybosna kuşatması sırasında sivillere ateş etmek amacıyla Sırbistan’dan gelen yabancı uyrukluların organize şekilde bölgeye getirildiğine işaret ediyor.
Mevcut bilgilere göre, dönemin Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nde ve Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu ile bağlantılı yapılarda, Keskin nişancı mevzilerine erişimi mümkün kılan bir lojistik ve operasyonel destek sistemi bulunuyordu. Avukatlar, bunun Sırbistan devlet yapılarının sivillere yönelik saldırılardaki örgütlü rolünün değerlendirilmesi açısından önemli olduğunu; ayrıca Bosna-Hersek’te faaliyet gösteren silahlı oluşumlara yönelik üstünlük, komuta ve destek ilişkilerine dair delil tablosunu tamamlayabileceğini belirtiyor.
Girişimi yürütenler, sürecin bazı Amerikalı hukuk ve diplomasi uzmanlarından gayriresmî destek gördüğünü, ancak bunun ABD yönetimine ait bir proje olmadığını, yalnızca belge toplama aşamasındaki bağımsız bir hukuki değerlendirme olduğunu vurguluyor.
Avukatlar, bir sonraki adımın, uluslararası mahkeme kararları, ilgili sözleşmeler ve 2007’de Uluslararası Adalet Divanı’nda kullanılmamış ya da erişilememiş delillerin karşılaştırmalı analizine dayanan hukuki bir mütalaa hazırlanması olacağını; ardından uluslararası bir dava açmanın hukuki olarak mümkün olup olmadığına karar verileceğini ifade ediyor.
Girişime göre, Dayton Barış Anlaşması’nın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, Sırbistan Cumhuriyeti’nin uluslararası sorumluluğu meselesi hâlâ açık olup, kullanılmamış Lahey belgelerine erişim bu konunun yeniden ele alınmasında kilit bir unsur olarak görülüyor.
