Bayram POMAK
Kosova Bilimler Akademisi başkanı Mehmet Kraja, bu yılın başında 24 Ocak’ta yayımladığı bir raporda Türkiye hakkında skandal ifadeler kullandı. Her ne kadar bu rapor yılın başında yayımlamış olsa da Kosova kamuoyunda şimdi tartışılmaya başlandı. Raporun amacı ‘‘Sırbistan’ın Kosova ve Batı Balkanları İstikrasıszlaştırma Hedefi’’ hakkında Batı kamuoyunu uyarmak olsa da raporda Türkiye hakkında da skandal ifadeler yer aldı.
Kraja’nın raporunun merkezinde Sırbistan ve Batı Balkanlardaki hedefleri olsa da bölgede var olan gelişmeler hakkında da raporda bilgiler yer alıyor. Ancak skandal raporun yazı ve uslübü raporun skandalının üzerine bir skandal daha ekliyor. Raporun içeriğinde Arnavut Sırp ilişkileri, Sırp Ortodoks Kilisesi hegemonyası, Açık Balkan projesi vs hakkında yorumlar yer almış. Eski Yugoslavya’nın enkazında kalmış olan Kraja, bu raporu ile aslında 1985’te Sırbistan Bilimler Akademisinin yayımladığı Memorandumu taklid etmeye çalışmış ancak bunu da becerememiş.
Rapor, Batı’yı Balkanlardaki yolsuzluk çukuruna batmış iktidarları desteklemekle suçluyor. Buna göre bu iktidarların yerlerinde kalmaları AB ve ABD’nin Balkanlardaki elini zayıflattığını iddia ediyor. Bu iktidarlarında Balkanlarda Rusya, Çin ve Türkiye’ye alan açtığını belirtiyor. Bu şekilde Kraja’nın raporu Türkiye’yi Balkanlarda Rusya ve Çin ile aynı seviyeye getirerek Türkiye’nin Balkanlar için bir tehdit olduğunu iddia ediyor.
Raporun devamında Sırbistan’ın Kosova ile ilgili yarattığı Mitolojiyi anlatırken 1389 Kosova savaşını ve Sultan Murat türbesine atıf yapıyor. Sultan Murat türbesi hakkında geçen ifadelerde hiçbir bilimsel altyapısı olmadan, herhangi bir atıf yapmadan, türbenin aslında daha sonra da neredeyse ‘uydurulmuş’ bir yer olduğunu söylemeye çalışıyor. Raporda geçen ifadelerde ‘‘Sultan Murat türbesinin XIX y.y. inşaa edilen türbesinin aynı yerde olduğunu kimse ispat edemez’’ ifadelerini kullanmış. Yani Sırpların bu savaşı kullanarak kendilerine mit yarattıklarını ama aslında bu savaşın da pek aslı astarının olmadığını demeye getiriyor. Tabii ki bunları iddia ederken de raporunda hiçbir bilimsel dayanak kullanmıyor.
Diğer taraftan Sırbistan’ın Kosova konusunda propaganda yaparken Kosova’nın Müslüman bir ülke olduğunu söyleyerek propaganda yaptığını belirtiyor. Kosova halkının % 98 Müslüman olduğunun gerçek olduğunu ancak Arnavutlarda İslamlaşma (ki raporda Müslümanizm diye bir kavram kullanıyor) sürecinin Osmanlı işgali, zulmü ve sistematik işkencelerle olduğunu iddia ediyor. Kosova nufüsunun % 98’inin Müslümanlaşmasının tarihin karanlık bir mirasının olduğunu belirtiyor. Aynı şekilde bu iddiaları da ortaya atarken hiçbir bilimsel atıf v.b. şeyler kullanmıyor.
Rapor, Sırbistan’ın bu propagandasının Türkiye eli ile daha da güçlendiğini iddia ediyor. 1999 savaşından sonra Kosova’ya gelen TİKA’nın Kosova ve Makedonya’da radikal İslam’ı desteklediğini iddia ederek işin içerisine Türkiye kurumlarına karşı iftira atmaktan da çekinmiyor. Din adamlarının TİKA ile olan işbirlikleri neticesinden radikal İslam’a karşı bir şey söyeyemediğini iftirasını atıyor.
Sırbistan’ın bütün bu gelişmeleri Avrupa’da Kosova’ya karşı propaganda yapmak için kullandığını belirtiyor. Sırbistan, Avrupa’ya Müslümanlara karşı kendilerine yardım etmeleri gerektiğini çünkü Avrupa’yı İslam’a karşı savunduklarını iddia ediyor.
37 Sayfalık raporun 4 veya 5 sayfasında Türkiye ve TİKA’ya karşı ağır iftiralar atılıyor. Raporun hiçbir tutar tarafı yok. 37 sayfalık raporda yazanların hemen hemen hepsi kahvehane muhabbetinden öteye gidemiyor. Raporda yer alan tüm konuların ve iddiaların çoğunun hiçbir dayanağı yok. Ancak asıl mesele Bilimler Akademisi başkanının böyle bir rapor yazması, kurumun ne kadar itibarlı olabileceğini gösteriyor. Aynı şekilde şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki Bilimler Akademisi üyelerinin çoğunluğu bu raporu ve düşünceleri desteklemektedir. Bu kurumu ele geçirmiş olan bu zihniyet kesinlikle başka türlü düşünenleri arasına almamaktadır. Gelecek olanların da önlerini kapatmaktadır.
Asıl endişe verici olan konulardan biri de Kosova’da bu raporda yazanlara inanan belli bir kesimin var olduğu gerçeğidir.