Bayram POMAK
Kosova’da 9 Şubat’ta seçimlerin yapılmasının üzerinden altı ay geçmesine rağmen hâlâ Meclis kurulabilmiş değil. Bir taraftan elliden fazla oturum yapılması, diğer taraftan alınan kararların Anayasa Mahkemesi’ne taşınması süreci büyük ölçüde sürüncemede bıraktı. Seçimlerden birinci parti çıkan Vetëvendosje’nin, muhalefet partilerinin kabul etmediği Adalet Bakanı Albulena Haxhiu’yu inatla aday göstermesi süreci tıkadı. Muhalefet, Haxhiu gibi “bölücü” bir adaya destek vermeyeceklerini açıkladı. Vetëvendosje ise Haxhiu’nun en çok oy alan aday olduğunu, bu nedenle Meclis Başkanı seçilmesi gerektiğini savundu.
Vetëvendosje sıralarından olan ve Meclis’in en yaşlı üyesi sıfatıyla oturumları yöneten Avni Dehari, başkan seçiminin kapalı oyla yapılması için öneri sundu. Ancak muhalefet, bu önerinin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek kararı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, gizli oylamanın Anayasa’ya aykırı olduğunu ve bir adayın en fazla üç defa oylanabileceğini karara bağladı. Bu karar, Vetëvendosje’nin Haxhiu’yu üç kez daha aday gösterebilmesi anlamına geliyordu. Fakat yapılan oylamalarda Haxhiu yine seçilemedi. Ardından gösterilen diğer adaylar da Meclis’ten güvenoyu alamadı.
Bu süreçte muhalefet partisi PDK, Vetëvendosje hükümetinde yer almayan bir isme destek vereceklerini açıkladı. Bunun üzerine Vetëvendosje, iki dönem milletvekilliği yapmış ancak hükümette yer almamış olan Dimal Basha’yı Meclis Başkanlığı’na önerdi. Yapılan oylamada Basha, PDK’nın da desteğiyle 73 lehte, 30 aleyhte oy alarak yeni Meclis Başkanı seçildi.
Meclis Başkanı ancak 9 Şubat seçimlerinden altı ay sonra, 28 Ağustos’ta seçilebildi. Ancak Dimal Basha’nın tartışmalı bir isim olması, neredeyse tüm kesimlerin tepkisini çekti. Hatta Vetëvendosje’nin önde gelen isimlerinden, Alan Planlama ve Altyapı Bakanı Liburn Aliu, bu seçimin “Cumhuriyet ideali ruhuna” uymadığı gerekçesiyle istifa etti.
Sonrasında siyasi çevreler, bu kadar büyük bir krizin Dimal Basha gibi bir ismi ortaya çıkarmasını “inanılmaz” diyerek eleştirdiler. Tepkiler, daha önce Basha’nın yazdığı bir makalenin gündeme gelmesiyle daha da arttı. Basha, 2012’de yayımlanan “Uluslararası Suç, İslami Fundamentalizm ve Haksız İttifaklar” başlıklı makalesinde, Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) için sağlanan fonların hem diasporadan hem de Avrupa ve ABD’de faaliyet gösteren uyuşturucu ağlarından geldiğini iddia ediyordu.
Bu makalenin yeniden gündeme gelmesinin ardından UÇK Gazileri Derneği de sert tepki gösterdi. Dernek, yaptığı açıklamada, “Bu kişi, Kosova Kurtuluş Ordusu’na yönelik aşağılayıcı ve hakaret içerikli tutumlarıyla tanınmaktadır; onu suçla ilişkilendirmiş ve halkımızın en büyük fedakârlığını lekelemiştir” ifadelerini kullandı.
Basha ise yaptığı açıklamada, söz konusu makaledeki ifadelerin kendisine ait olmadığını, metnin ortak yazarlı olduğunu ve kendisinin yalnızca “İslami Fundamentalizm” başlığını kaleme aldığını belirtti. Ancak bu açıklama dahi tepkileri dindiremedi.
Aynı şekilde Basha’yı destekleyen muhalefet partisi PDK’nın başkanı Memli Krasniqi de şu değerlendirmede bulundu: “Vetëvendosje hükümetinde yer almayan bir adaya destek vereceğimizi söyledik ve bunu yaptık. Ancak bu seçimden hiç kimse memnun değil; hatta Vetëvendosje’nin kendisi bile memnun değil.”
Görüldüğü üzere, Basha aslında çok da arzu edilen bir isim olmamasına rağmen Meclis Başkanı seçildi. Tam Meclis Başkanlığı krizi çözüldü derken bu kez sıra, Meclis Başkan Yardımcılarının seçimine geldi. Kosova Meclisi’nde toplam beş başkan yardımcısı bulunmaktadır. Bunların üçü çoğunluğu oluşturan Arnavut partilerinden, biri Sırp olmayan azınlıklardan ve biri de Sırplardan seçilmektedir.
Yapılan oylamada üç Arnavut partilerinden gösterilen adaylar ile Sırp olmayan azınlık adayı, yani Boşnak milletvekilleri arasından gösterilen isim, gerekli çoğunluğu sağlayarak seçildi. Ancak sıra Sırp adaya gelince Meclis yeniden tıkandı. Normal şartlarda, geçmiş seçimlerde Sırp ve diğer azınlık adayları blok hâlinde birlikte seçilirken, bu kez Meclis Başkanı seçimleri ayrı ayrı yaptırdı. Sırp olmayan Boşnak aday gerekli 61 oyu alarak seçildi. Fakat Sırp adayın seçimine gelindiğinde, yasal olarak en büyük Sırp partisi olan “Sırp Listesi”nin adayı Slavko Simiç üç oylamada da gerekli desteği bulamadı.
Bunun üzerine Meclis Başkanı, yeni bir aday talep etti ancak Sırp Listesi yeni aday göstermeyi reddetti. Ardından Meclis Başkanı, Sırp adayın seçilebilmesi için kura yöntemini devreye soktu. Ancak kura sonucunda da hiçbir Sırp aday Meclis Başkan Yardımcılığı için gereken 61 oya ulaşamadı. Böylece Meclis Başkanı, beşinci başkan yardımcısı seçilemeden oturumu kapattı.
Sırp Listesi, başkan yardımcılarının ayrı ayrı seçilmesi kararını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Hâlihazırda süreç devam etmektedir ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuyla ilgili kararı beklenmektedir.
Konunun uzmanları, Anayasa’nın 67. maddesinin son derece açık olduğunu vurgulamaktadır: “Meclis Başkanlık Divanı bir başkan ve beş başkan yardımcısından oluşur; bunların arasında mutlaka birinin Sırp topluluğundan ve birinin de diğer çoğunluk dışı topluluklardan olması gerekir.” Bu nedenle, Meclis’in hâlâ tam anlamıyla kurulmamış olduğunu değerlendirmektedirler. Başkan yardımcılarının henüz tamamlanmadığı göz önünde bulundurulduğunda, Meclis’in kurulduğunu söylemek mümkün değildir.
Kosova’da Meclis Başkanı seçilerek büyük bir kriz aşılmış gibi görünse de, şimdi yeni bir kriz ortaya çıkmış durumda. Peki, bütün bu krizlerin amacı nedir? Hükümeti ve Meclis’i kurmak için yalnızca dört–beş milletvekiline ihtiyaç varken, iktidar partisi neden süreci bu şekilde sürüncemede bırakıyor?
Vetëvendosje ve Başbakan Albin Kurti, her ne kadar halkın büyük desteğini almış olsa da, son altı ayda yaşanan krizler toplumda ciddi bir rahatsızlık yaratmıştır. Hiç kimse bu krizlerin nedenini tam olarak anlayamamaktadır. Kurti’nin süreci bu şekilde tıkayarak neyi hedeflediği sorusu hâlâ cevapsızdır. Ancak genel beklenti, Kurti’nin bu krizi belirli bir noktaya kadar taşıdıktan sonra erken seçimlere gitmesidir.
12 Ekim’de yapılacak yerel seçimlere kadar hükümetin kurulmayacağı değerlendirilmektedir. Bu kadar yıpratıcı bir sürecin ardından sağlıklı bir hükümetin oluşması da pek mümkün görünmemektedir. Ayrıca gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri de göz önüne alındığında, önümüzdeki dönemde Kosova’yı daha derin siyasi krizlerin beklediği muhakkaktır.