Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç ile eşi Pınar Koç, 4 yılı aşkın süredir yaşadıkları Bosna Hersek’in adeta “ikinci vatanları” olduğunu söyledi.
Yakın zamanda görevini tamamlayarak Türkiye’ye dönecek Büyükelçi Koç ve ailesi, her köşesini görme imkanı buldukları Bosna Hersek’te unutulmaz anılar biriktirdi.
Hem anne hem baba tarafından Boşnak kökenli olan Pınar Koç, eşinin görevi dolayısıyla 4 yıldan fazla yaşadığı ata topraklarından ayrılacak olmanın hüznünü yaşarken, katıldığı etkinliklerde kendini “Boşnak damadı” olarak tanıtan Haldun Koç da büyükelçi olarak ilk görev yeri olan Bosna Hersek’in kendisinde her zaman özel bir yere sahip olacağını belirtti.
Büyükelçi Koç, bir Türk büyükelçi olarak Bosna Hersek’te görev yapmanın kendisini ayrıcalıklı hissettirdiğini belirterek, “Türkiye ile tarihi ve kültürel yakınlığı, buradaki bağlar nedeniyle bizim çok özel bir konumda olmamız, Bosna Hersek halkının Türkiye’ye bakışı, Türkiye’nin Bosna Hersek ve Balkanlar’a bakışı görev sorumluluğumuz bakımından çok farklı bir tanım ve ayrıcalık getiriyor.” dedi.
Ülkeden ayrılmasına sayılı günler kalsa da ilk günkü heyecanı asla kaybetmediklerini vurgulayan Koç, “İnsan, 7 gün 24 saat bu sorumluluğa sahip olur mu? Evet, Bosna Hersek’te olur. Nasıl daha iyi şeyler yaparız? Bağlarımızı nasıl daha fazla güçlendiririz? Bunun en güzel yaşanacağı ülkelerden biri Bosna Hersek.” ifadesini kullandı.
Koç, bir ülkeyi ülke yapanın aslında o ülkenin insanları olduğunun altını çizerek, “Bosna Hersek doğal güzellikler açısından birçok ülkeyle kıyaslanmayacak kadar yüksek potansiyeli olan bir ülke ancak bu ülkeye anlam katan Bosna Hersek sakinleridir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk insanının sıcaklığını, Bosna Hersek’in de her köşesinde görebilme şansı olduğunu anlatan Koç, “Göreve başladığım ilk günden itibaren her kentine, her kasabasına ulaşmaya gayret ettim. Hem bu bölgeleri yakından görebilmek hem de doğru tespitler yapmak açısından bunun çok faydasını gördüm.” diye konuştu.
– “Srebrenitsa’daki iftar en anlamlı iftarlarımdandı”
Bosna Hersek’te unutamadığı anılarını da paylaşan Koç, Mayıs 2019’da yaşanan yoğun ziyaret trafiğinin sonunda Srebrenitsa’da katıldığı ilk iftarı ayrı bir yere koydu.
Bosna Hersek’in Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri ile 2 Mayıs’ta Ankara’ya gittiğini, 3 Mayıs’ta Boşnak Üye Sefik Dzaferovic’le İstanbul’a geçip Çamlıca’da cami açılışına katıldığını aktaran Koç, 4 Mayıs’ta Bosna Hersek’te Foça Alaca Camisi’nin, 5 Mayıs’ta ise Maglaj Kurşunlu Camisi’nin açılışını yaptıklarını anımsattı.
Koç, bu yoğun dönemin ardından 6 Mayıs’ta Srebrenitsa’da iftara katıldığını söyleyerek, “Ramazanın ilk iftarını Srebrenitsa’da yapma sözüm vardı. Tüm yorgunluğu unutup iftara gittik. Bosna Hersek’teki en güzel ve en anlamlı iftarlarımdan biriydi.” dedi.
Srebrenitsa Soykırımı’nın 25. yılında düzenlenen etkinlikler kapsamında Barış Yürüyüşü’ne de katıldığını belirten Koç, soykırım kurbanları anısına yapılan bu yürüyüşe katılmanın en büyük arzusu olduğunu belirtti.
Koç, Bosna Hersek’in istikrarının Türkiye için çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin güçlü kurumları ve kadrolarıyla buraya ilgisini çok net gösterdiğini kaydederek, görev süresince yaptığı faaliyetlerde tüm Türk kurumlarının güçlü desteği bulunduğunu vurguladı.
Çok özdeşleştiği için Bosna Hersek’e karşı özlem duygusunu had safhada hissedeceğini söyleyen Koç, “Ayrılmak çok güç olacak. Bu ülkenin sıcak insanları o özlemi gerçekten hissettiriyor. Bizleri kendileri gibi gördükleri için teşekkür ediyorum. O yüzden mükemmel hislerle ayrılıyoruz.” dedi.
– Pınar Koç: “İkinci vatanımız gibi oldu”
Kendisi de Dışişleri Bakanlığı çalışanı olan ancak eşinin görevi nedeniyle bir süredir işine ara veren Pınar Koç, hem kökenlerinin hem de burada kurdukları dostlukların kendisini Bosna Hersek’e çok bağladığını dile getirdi.
Boşnak kökenli olmasının buraya karşı kuvvetli bir bağ oluşturduğunu ve yaşadıkça da Bosna Hersek’i daha çok sevdiklerini vurgulayan Pınar Koç, “Saraybosna, bizim şimdiye dek yaptığımız tayinler içinde en akılda kalanı, en çok gönül bağımızın bulunduğu yer olacak.” dedi.
Koç, tayin oldukları ülkelerde güzel dostlar ve anılar biriktirdiklerini belirterek, “Türkiye’ye dönmek bizi mutlu ediyor ama her tayinden dönüş çok zor oluyor. İkimiz de çok duygusalız ve görev yaptığımız yere çok bağlanırız. Ama zannediyorum en zor ayrılacağımız tayin yerimiz Saraybosna olacak.” diye konuştu.
Bosna Hersek’in savaşı çok ağır yaşayan bir ülke olduğuna işaret eden Koç, “Burası benim her zaman hayran olduğum bir ülkeydi. Soykırım yaşamış, acılarını sarmış ve çok vakar insanlar var. Boşnaklar duygularını hep içinde yaşayıp büyük bir olgunlukla atlatmış.” ifadesini kullandı.
Koç, iki kızlarının da eğitim hayatlarının önemli bir bölümünü burada geçirdiklerini aktararak, “Küçük kızımız Talya ortaokulu burada tamamladı ve şimdi lisede. Büyük kızımız Azra liseyi tamamladı ve şimdi üniversitede. Onlar da buraya çok bağlandı. Ailecek hepimiz burayı çok özleyeceğiz. Burası ikinci vatanımız gibi oldu.” diye konuştu.
– Srebrenitsa’da patates hasadına katıldı
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilediği 2020 dışında dolu dolu bir görev süresi geçirdiklerini anlatan Pınar Koç, her yıl yapılan ve onlarca ülkenin kültürlerinin tanıtıldığı Diplomatik Kış Kermesi’nin kendisinde ayrı bir yeri olduğunu kaydetti.
Bu kermeslerde Türkiye’yi mutfağı ve yöresel ürünleriyle en iyi şekilde tanıtmaya çalıştıklarını söyleyen Koç, renkli ve dinamik Türkiye standının her seferinde büyük beğeni topladığının altını çizdi.
Saraybosna’da yaşayan Türkler ile Bosna Hersek toplumu arasında sıcak ilişkiler kurabilmek için de çaba sarf ettiğini vurgulayan Koç, sosyal buluşmalar ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinde, Türk ve Boşnak kadınlarla bir araya geldiğini anımsattı.
2020 ilkbaharında Türk Kızılayın Srebrenitsa’da gerçekleştirdiği anlamlı projeye de katıldıklarını anlatan Pınar Koç, “Türk Kızılayın dar gelirli ailelere dağıttığı 50 ton patates tohumunun hasadına Büyükelçiliğimiz mensuplarıyla ve Srebrenitsa anneleriyle katıldık. Toplanan patatesler çocuk yurtlarına, sığınmacı merkezlerine ve aşevlerine dağıtıldı.” diye konuştu.
Görev yaptıkları sürede Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki tarihi ve kültürel bağları canlı tutmak amacıyla çok sayıda etkinlik düzenleyen Koç çifti, iki ülke halklarının birlikte eğlendiği programlara katkı sunmaktan gurur duyduklarına dikkati çekti.