Kosova’daki son savaş sırasında, dini ve kültürel mekanları Sırp güçlerinin doğrudan hedefi haline geldi. 1998/1999 yıllarında toplam 218 cami yakılıp yıkıldı.
Bu büyük hasara rağmen, bugüne kadar yıkımın failleri hakkında herhangi bir cezai sorumluluk talep edilmedi.
Geçen gün bu konuyu ele alan Deçan Belediyesi ve Deçan İslam Bitliği temsilcileri, araştırmacılar ve dini kurumların temsilcileriyle bilimsel bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Amaç, bölgedeki camilere, dini mekanlara ve kültürel miras değerlerine yapılan tahribatı belgelemek ve hafızayı korumaktı.
Yıkılan camilerin kolektif acının bir kanıtı olduğu vurgulanan toplantıda, “Yakılan camiler sadece harabeye dönmüş yapıları temsil etmiyor, aynı zamanda Sırp şiddeti karşısında asla teslim olmayan bir halkın direniş, inanç ve özveri tarihini de taşıyor” denildi.
“Bizim talihsizliğimiz, bizi insan olarak görmeyen, tarihimize, kültürümüze ve inancımıza saygı duymayan bir işgalci devletle karşı karşıya kalmaktı” ifadelerine yer verilen toplantıda söz alan Kosova Baş İmamı Vedat Efendi Sahiti, yıkımın kolektif hafızayı zayıflatmak amacıyla kasıtlı olarak yapıldığının altını çizdi. Sahiti, “Düşman, direnişçi halkımızın ruhunu kırmak için camileri, kuleleri ve mezarlıkları yıktı, ancak hiçbir zaman başarılı olamadı” dedi.
Araştırmacı Prof. Dr. Selim Bezera, bu yıkımı bir kültürel temizlik stratejisinin parçası olarak nitelendirdi. Bezera, bunun sadece dini mülklere verilen bir zarar değil, aynı zamanda ulusal kimliği zayıflatmak için planlı bir girişim olduğunu anımstarak, ancak savaş sonrası yeniden yapılanmanın, kültürel kimliğin şiddetten daha güçlü olduğunu kanıtladığını belirtti.
Toplantıda, Kosova’da kültürel mirasın yok edilmesinin üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen adaletin hala sağlanamadığı vurgulandı.
