Çocuklarda kanserin en çok görüldüğü kritik yaş!

Türkiye’de yılda 3500 çocuk kansere yakalanıyor, çocuklarda kanser en fazla ilk 5 yaşta görülüyor. Ailelerin kanser sinyallerine karşı uyanık olması ise çocukluk çağı kanserlerinin başarıyla tedavisinde son derece etkili. Fotoğraflarda çocuğun göz bebeklerinin beyaz çıkması kanseri düşündüren o sinyallerden biri.

Dünyada ve Türkiye’de çocukluk çağı kanserleri artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada yılda 300 bin çocuğa (0-19 yaş arası) kanser tanısı konuluyor. Ülkemizde ise yılda 3500 çocuk kanser teşhisi alıyor.

Erişkinlerde sigara içmek, fazla kilolu olmak, egzersiz yapmamak, sağlıksız diyetlerle beslenmek, alkol ve işlenmiş gıdalar tüketmek gibi yaşam tarzı ile ilgili pek çok faktör kansere yatkınlığı artırıyor.

Çocuklarda kanserin en sık ilk beş yaşta ortaya çıktığını söyleyen Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Canpolat, çocuklarda kanser artışının nedenlerinin yetişkinlerden farklılık gösterdiğini belirtti, “Erişkin kanserlerinde çevresel faktörler, yaşam biçimi, beslenme gibi faktörler ön plandayken çocuklarda ailevi kalıtsal kanser sendromları, genetik nedenler, bağışıklık eksikliği yaratan hastalıklara bağlı oluşan nedenler, hepatit B, C ve EBV gibi virüsler daha geçerlidir. Yine de çocuklar ileride kanser gelişmesine neden olmaması açısından güneş ışığı, sigara dumanı, alkol ve obezite gibi faktörlerden korunmalıdırlar” dedi.

Çocuk Hematoloji Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Burcu Belen Apak da DNA mutasyonlarına vurgu yaptı, “Erişkinlerin aksine çocuklarda kanserlerin çoğunun bilinen bir nedeni gösterilemiyor. Çocukluk çağı kanserlerinin büyük kısmı DNA’da gerçekleşen bir mutasyon nedeniyle oluşuyor” diye konuştu.

Çocukluk çağı kanserlerinin hem görülme sıklığı hem de tedavideki ilerlemeler sayesinde sağ kalım oranları artıyor. İyileşme düzeyleri Batı ülkelerinde %85, ülkemizde ise %70. Tedavi cevapları daha iyi olan lösemi ve lenfomalarda ise başarı oranı %90 civarında.

ÇOCUK KANSERLERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Tümörün tipi ve evresine göre değişmekle beraber çocuk kanserlerinde de yetişkinlerde olduğu gibi kemoterapi, cerrahi ve radyoterapi uygulanıyor. Bazı tümörlerde kök hücre nakli gündeme gelebiliyor.

Dr. Canpolat, çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde giderek tümörün moleküler özelliklerine göre sadece kanser hücresini hedef alan ve sağlıklı dokulara zarar vermeyen “akıllı tedavi” seçeneklerinin artmaya başladığını belirterek, “Hatta bunların bir kısmı ilk tanı anında klasik kemoterapiye ek olarak protokollerde yerini almıştır” darken, yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da gelecekte daha az kemoterapi daha çok “akıllı tedavi” kullanılacağını aktararn Dr. Apak, immünoterapi vurgusu yaptı:

“İmmünoterapi (vücudun doğal savunma hücrelerinin modifiye edilerek kanserle savaşmasının sağlanması) tedaviye katkıda bulunuyor. Örneğin; lösemide kullanılan CAR T hücre tedavisi. Hastanın T hücreleri laboratuvarda kanser hücresinin taşıdığı antijenlere karşı silahlandırılıp sayıca çoğaltılıyor, hastaya geri verilerek lösemi hücreleri öldürülüyor. Yöntem, özellikle hastalığı tekrarlamış hastaların tedavisinde işimize yaradı. Vücudun immün sistemini modifiye edip kemoterapiye ekleyen tedavilerin önümüzdeki günlerde de yüz güldürücü olacağını düşünüyorum.”

KANSERİ YENME ORANLARI ÇOCUKLARDA DAHA YÜKSEK

Çocuk onkolojisi uzmanlarının verdiği bilgiye göre, çocukluk çağı kanserlerinin tedaviye cevapları ve kanseri yenme oranları erişkinlere göre çok daha iyi. Ayrıca çocuklar kemoterapi gibi yan etki profili yüksek tedavilerde de büyüklerden daha dayanıklı.

Uzmanlar bunu, çocukların hücre yenilenmesinin yoğun ve hızlı olmasına, kansere eşlik eden kalp, böbrek, karaciğer, hastalıklarının ve organ hasarlarının bulunmamasına bağlıyor. Böylece çocuklar daha yüksek dozda kemoterapiyi tolere ediyor, hücreleri daha kolay yenileniyor, yan etkiler daha çabuk geri dönüyor.

Çocuk kanserlerinin en sık görüleni akut lösemiler. İkinci sırada ülkemizde lenfoma, dünyada merkezi sinir sistemi tümörleri var. Daha sonra böbrek üstü bezi, böbrek, yumuşak doku ve kemik tümörleri geliyor. Göz ve karaciğer tümörleri çocuklarda daha nadir, deri tümörleri ise çok nadir görülüyor.

ÇOCUKLARDA KANSER HANGİ BELİRTİLERLE BAŞLAR?

Çocukluk çağı kanserlerinin aileler açısından uyarıcı olabilecek ilk belirtileri şöyle:

1-Tekrarlayan ve uzun süren burun kanaması, kendiliğinden gelişen çürükler.
2-Antibiyotiklere yanıt vermeyen ve nedeni saptanamayan uzun süren ateş.
3-Halsizlik, yorgunluk, kısa sürede fazla miktarda kilo kaybı ve aşırı derecede gece terlemeleri.
4-Boyunda karında veya vücudun herhangi bir yerinde şişliklerin ortaya çıkması.
5-Baş ağrısı, denge bozukluğu, bulantı olmaksızın oluşan sabah kusmaları.
6- Uzun süren kemik ve eklem ağrıları.
7-Fotoğraflarda göz bebeğinin beyaz çıkması.

ÇOCUKLAR KANSERDEN NASIL KORUNMALI?

Çocukluk çağı kanserlerinin önlenmesinde etkili olabilecek tedbirlere değinen Prof. Cengiz Canpolat önerilerini, “Çocuklar sigara içilen ortamlarda bulundurulmamalı, Anne ve baba sigara içmemelidir. Beslenme önemlidir, anne sütü alımı teşvik edilmeli. Lifden zengin doğal sebze ve meyvelerin de bulunduğu dengeli beslenme alışkanlığı geliştirilmeli. Yüksek ısıda, yağda kızarmış ya da yanmış besinler tüketilmemeli. Katkı maddesi ve kimyasal koruyucular içeren yiyecek ve içeceklerden çocuklar uzak tutulmalı. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren elektromanyetik enerji yayan cihazların kullanımı engellenmeli. Plastik ve boyalı oyuncaklar yerine ahşap oyuncaklar tercih edilmeli” şeklinde özetledi.

“KANSER HASTASI ÇOCUKLARA VE YAKINLARINA DAHA ÇOK DESTEK SAĞLANMALI”

Ülkemizde uygun tedavi yapan merkezlerin yatak kapasitesini arttırmak, hasta ve hasta yakınlarına daha fazla psiko-sosyal destek vermek gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Burcu Belen Apak ise çocuklarında kanser gelişen ailelerin tedavi sürecinde yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, “En büyük eksiklerden biri tedavi sürecinde şehir dışından gelen ailelerin kalabilecekleri hasta yakını pansiyonlarının olmaması. Bu tedaviler her şehirde yapılamıyor, bazen bazı merkezlere çok yoğun hasta sevki oluyor ve yatak kapasitesi yetersiz kalıyor. Aile 8-10 ay başka şehirde kendi imkânlarıyla yaşamak durumunda kalıyor. Bu hasta yakınlarına daha çok sosyal destek sağlanmalı. Hastaların ihtiyacı olan psiko-sosyal destek ise genellikle eksik. Tedavi merkezlerinin çoğunda çocuklarla özel olarak ilgilenen psikolog yok, ana tedaviden ayrı bu desteklerin arttırılması gerekli” değerlendirmesinde bulundu.

Ilgili Haberler