Bratunac ilçesine bağlı Biljača köyünden… Beguna Salihović “Keşke bulsalar, yarın hemen öleyim.” Nasıl bir hayat bu, gözyaşlarıyla anlatıyor ,
Beguna Salihović, Srebrenica soykırımında katledilen 21 yaşındaki oğlu Džemail’in cenaze kalıntılarını tam 30 yıldır bulmaya çalışıyor. “Hiçbir kemiğini bulamadılar. Daha hiçbir şey yok. Tuzla’ya daha yakın olsaydım her hafta sorardım. Kaç anne, baba, çocuklarının mezarını göremeden öldü. Ben de en çok bundan korkuyorum,” diyor, gözyaşları içinde, 1999’da geri döndüğü evinin avlusunda otururken.
Ona göre buraya dönmesinin tek nedeni, hâlâ oğlunu bekliyor olması: “Bulunsun da, yarın da öleyim. Ne hayat bu? Üç erkek kardeşim, kuzenlerim, kayınbiraderlerimin çocukları—bir sürü aile üyesi katledildi. Ama benim için en zor olan kendi çocuğum. Eşim de acısını yaşıyor ama evlat evlattır. Hepsi içimi burkuyor. Sadece kemikleri bulunsun, Fatiha okuyayım, ‘Kardeşleri ve arkadaşlarının arasında’ olduğunu bileyim.”
Soykırımda kocası Dzemal de katledilmiş; onun kalıntıları bulunup defnedilmiş. Saldırı başlar başlamaz çocukları—oğlu ve üç kızı—ile birlikte evlerini terk edip başka bir köye gitmek zorunda kalmışlar. Eşi, ekmek bulmak için dışarı çıktığında Ekim 1992’de esir alınıp vurularak öldürülmüş: “Bacaklarından vurmuşlar, yaralanmış. Onu ve birkaç akrabasını alıp götürmüşler, nerede öldürüldüklerini hâlâ bilmiyoruz.”
Savaşın ardından Biljača’ya döndüğünde, kocasının kemiklerini teşhis etmesi için çağrılmış: “Ljubovija’ya—Sırbistan’daki eski köprüyü geçerken—bir mezar bulundu. Orada Džemal ve bir akrabası gömülmüştü. Tam bir iskelet kalıntısıydı; madende çalıştığı iş tulumu içindeydi.”
– Srebrenica düşerken hamileydi –
Srebrenica’nın düşüşü sırasında Beguna’nın yanında oğlu Džemail, gelini ve hamile gelinin kızı varmış. Daha önce iki küçük kızını insani yardım kamyonuyla Tuzla’ya göndermiş.
“Onlar küçüktü. Bir polis memuru bindirdi kamyona,Tuzla’ya gittiler. Orada çalışan bir ağabeyim vardı; onlara bakacağını biliyordum.”
Džemail, kızı Dženana’yı hiç görememiş. O, Srebrenica düştükten yaklaşık 20 gün sonra doğmuş: “Çocuğumun hatırası olsun diye doğdu,” diye hıçkırıyor anne Beguna.
Lise üçüncü sınıftayken savaş başladı, erken yaşta evlenmişlerdi: “Bir yıl beraber yaşadılar, Srebrenica düştü, o da şimdi Danimarka’da yaşayan damadıyla ormanın içinden gitti. Kızımız Srebrenica’dan kırk gün önce doğmuştu. Gelinimse 2 Ağustos’ta doğum yaptı. Şimdi Dženana otuz yaşında olacak. O, bana çocuğumu hatırlatsın diye dünyaya geldi.”
Damadı, Džemail’i en son Buljimi köyünde gördüğünü anlatmış. Saldırı sonrası yolları ayrılmış: “Srebrenica’dan çıkarken ‘ayrı ayrı gitmeyin’ demiştim. İlk saldırı olduğunda, Džemail damada ‘amcaların nerede olduğunu görmeye git’ demiş. Gitmiş, bir daha görememiş. Orada ölüler ve yaralılar çokmuş, kimsenin ne olduğu belli değilmiş.”
Damadı yaralı kurtulmuş, beş–altı gün sonra tek başına, Džemail’siz, Tuzla’ya gelmiş: “Kan örneği almak için gelip gittiler; ‘Nasıl giyinmişti, ne üzerindeydi?’ diye sordular. Her şey çok zor… Ama insan ölmek istemeyince ölmez. Umarım bulurum,” diye umut ediyor Beguna, hâlen tek başına yaşadığı evde: “Köyüme döndüm çünkü evimi, çocuklarımı burada doğurdum. Hepsinin yarın gelecek gibi gelmesine bayılıyorum. Bayram olsun, yılbaşı olsun, avlu halva, baklava koksa…”
Evde oğlunun tek fotoğrafını saklıyor: ”Burada olmak, oğlumu bulacaklarını beklemek hoşuma gidiyor. O yüzden buradayım.” diyor.