AVRUPA’NIN BÜYÜK GÜNAHI: SREBRENİCA

Bayram POMAK

Srebrenica, Avrupa’nın ortasında, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşından sonra gördüğü en büyük soykırım. İnsanlık tarihi boyunca insanlar her zaman savaşmış, birbirlerini öldürmüş ve kitlesel insan kıyımları yapmışlardır. Ancak Srebrenica’yı diğerlerinden ayıran şey dünyada barışı tesis etmek için kurulan bir kurum olan BM’nin masum sivilleri göz göre göre cellatlarına teslim ederek bu soykırıma seyirci kalmasıdır.

Yugoslavya dağılma sürecine girmiş ve uluslararası toplum Bosna’ya bağımsızlık için referandum şartı koymuştur. Referandum yapılmış ve referanduma katılanların yüzde doksanı bağımsızlık lehine oy kullanmıştır. Bu gelişmeler neticesinde Sırplar öfke patlamasına uğramıştır. Bunun en açık göstergesi Karadziç’in Bosna Meclisinde Müslümanlara yaptığı konuşmasıdır. Karadziç ‘Müslümanların girdiği yol, yol değildir. Bir savaş olması durumunda Müslümanlar kendilerini koruyamayacaklar ve yok olacaklardır’ derken Aliya İzetbegoviç buna cevaben ‘Karadziç’in yaklaşımı neden diğer halklarında Yugoslavya içerisinde kalmak istemediklerinin en açık göstergesidir. Ayrıca Müslümanlar tarih boyunca Bosna’da olmuşlardır ve olmaya devam edeceklerdir’ diyerek Sırp tehditlerine meydan okumuştur.

Referandum yapıldıktan ve Bosna Hersek bağımsızlığını ilan ettikten sonra uluslararası toplum Bosna Hersek’i tanımıştır. Ancak Sırplar her yere barikat kurmuş ve Saraybosna’yı kuşatma altına alarak resmen savaşı başlatmışlardır. İzetbegoviç hatıralarında ‘Avrupa’nın ortasında böyle bir savaşın olmasına uluslararası toplumun izin vermeyeceğini düşünüyordum ancak sonuç tam bir hayal kırıklığıydı’ demiştir. İlerleyen süreçte savaş daha da kızışmış ve Bosna’ya silah ambargosu uygulanmıştır. Ancak silah ambargosu Müslümanlara verilmiş bir ceza gibiydi. Çünkü Sırplar ve Hırvatlar tam teçhizatlıyken en zayıf grup olan Müslümanlar için silah ambargosu  ölüm demekti. Daha sonraki süreçte BM Bosna’da güvenli bölgeler oluşturdu. Srebrenica’da BM ‘güvencesi’ altında bir ‘güvenli bölgeydi’. Öyle olmasına rağmen Srebrenica’ya 6 Temmuz 1995’te Sırplar saldırı başlattı ve bu saldırılarda 30 Hollanda askerini esir aldı. Binlerce Müslüman bu saldırılardan korunmak için BM’ye bağlı Hollanda üssüne sığındı; ancak Sırp komutan Mladiç, üs komutanı Karemans ile yaptığı müzakere neticesinde 30 Hollanda askerine karşılık üsse sığınan insanların kendisine teslim edilmesini istemiştir. Karemans bu isteği kabul etmiş ve üssün boşaltılması emrini vermiştir. O dönemde üste tercüman olarak çalışan Hasan Nuhanoviç hatırlarında şunları anlatmaktadır: “Komutan bizden üste çalışan sivillerin listesini hazırlamamızı istedi. ‘Onlar hariç diğerlerinin hepsi kampı boşaltacak’ dedi. Ancak kaçanlar arasında ailemde vardı. Annem, babam ve kardeşim. Komutana durumu izah ettim ve ailemi korumasını istedim. Ancak Komutan gözünü kırpmadan “Olmaz!’ dedi ve bende ailemle gitmek istedim. Fakat babam ‘Hayır!’ dedi ve o gün ailemi kendi ellerimle ölüme teslim ettim” diyerek Bosna’da yaşanan dramların ne kadar acı ve derin olduğunu gözler önüne sermiştir.

11 Temmuz 1995’te üsten ayrılan sivilleri Sırplar kadın, çocuk ve erkek olarak ayırmış ve katletmişlerdir. Kaçış yollarını bombalamış ve bugün bile kimlikleri ve sayıları henüz tam olarak bilinmeyen binlerce kişiyi çok kısa bir süre içerisinde öldürmüşlerdir. Daha sonra toplu mezarlara konulmuş. Mezarları kapattıkları gibi suçlarını da örteceklerini sanmışlardır. Aynı kişiye ait farklı organların farklı farklı toplu mezarlardan çıkmaları ne denli bir vahşet yaşandığını gözler önüne sermektedir. Daha sonra çıkan görüntülerde insanların nasıl öldürüldüklerini dünya görmüştür.

Sivilleri koruyamayan ve onları teslim eden Hollanda askerlerine Hollanda hükümetinin 2006 yılında üstün hizmet madalyası vermesi bu vahşette ölen insanlara bir hakarettir. Üstelik Potaçari kampı boşaltıldıktan sonra Hollanda askerlerinin duvarlara yazdıkları yazılar onların bu insanlara bakış açılarını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yazıların birinde ‘Ben senin en iyi arkadaşınım Seni bedavaya öldürebilirim’ şeklinde bir ifade yer almaktadır. Bu ve bunun gibi daha bir sürü aşağılayıcı yazı bulunmaktadır. Bu yazılar o askerlerin Müslüman Boşnak sivillere karşı bakış açılarının ortaya koymaktadır. Nitekim bu vahşet yaşanırken Hollanda askerleri bunun üzüntüsünü yaşamak yerine, kurtulma şerefine parti düzenlemiş ve bunu kutlamışlardır.

Her yıl 11 Temmuz’da toplu mezarlarda bulunan cesetler törenlerle defnedilmektedir. Bu vahşetten sonra bir sürü aile dağılmış, bir sürü anne evladını kaybetmiştir. Artık bu insanların tek bir isteği var: Yakınlarının cesetlerini bulup, başında dua edecekleri bir mezarlarının olması.

Srebrenica hem BM’nin hem de insanlığın bir ayıbıdır. O yüzden BM çıkıp hem insanlıktan hem Bosna’dan hem de Srebrenica’dan özür dilemeli veya misyonuna uygun şekilde dünya barışını tesis edemiyor ve masum sivilleri koruyamıyorsa kapısına kilit vurup o kurumu kapatmalıdır. Ancak “başka bir misyonu” varsa onu da dünyaya açıklamalıdır….

Ilgili Haberler