YTB ve BALKAN GENÇLİK ZİRVESİ

Ayhan DEMİR /Yeni Akit

 

Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmeye mecbur bırakılması, Balkanlar başta olmak üzere, Müslümanlar için sıkıntılı zamanların başlangıcı oldu.

Batı ve doğu sınırlarımıza ortodoks duvarı örüldü. Önce Yunanistan, Bulgaristan ve Sovyetler Birliği. Daha sonra Gürcistan ve Ermenistan… 

Nihayetinde, Balkan Müslümanları ve Asya Türkleri ile irtibatımız önemli ölçüde zayıfladı. 

Güneyde ise İngiliz idaresindeki Irak ve Fransız yönetimindeki Suriye. Böylece kuşatma tamamlandı. Türk milleti Anadolu’ya hapsedildi.

Birinci Cihan Harbi’nin sonunda: Batılılar, bizi yani Osmanlı’yı bölemediler, sadece parçaladılar. Büyük Osmanlı ailesi dağıldı, fikrî ve coğrafî bütünlüğü kayboldu. 

Doğal olamayan yollarla kurulan, bir hayli ülke meydana getirildi. Yapay sınırlar, atanmış aileler ve idareciler. 

Batılılar, Mekke, Medine, Saraybosna, Halep, İşkodra, Musul, Yanya, Şam, Üsküp, Bağdat, Prizren ve Kudüs’ü bizden alarak; bir anlamda, amca ve dayılarımızı, yenge ve teyzelerimizi aileden kopardılar. 

Buna rağmen: Osmanlı ailesinin fertleri arasındaki irtibat kesilmedi, muhabbet kopmadı. Boşnaklarla, Araplarla, Arnavutlarla ayrı düştük, ama kalbimiz birlikte atmaya devam etti. En azından milletimiz nezdinde. 

Kural belli: Birlikte dirlik vardır. Buna karşılık ayrılıklar, kötü niyetli kimselere fırsat verir. Aile parçalanırsa, evlatların düşecekleri yer, kötü niyetli kişilerin kollarıdır.

Makedonya Müslüman Türk teşkilatı Yücel Hareketi mensuplarının başına gelenler, bu durumun örneklerinden sadece bir tanesidir.

Eski Yugoslavya komünist rejiminin baskıları karşısında dayanma gücü kalmayan Yücelciler, tek çare olarak, Ankara’dan yardım isteme kararı aldılar. Ancak dönemin başvekili İsmet İnönü, Yücelciler gibi düşünmüyordu. Heyet, büyük umutlarla geldiği Ankara’dan, ağır hakaretler eşliğinde ayrıldı.

Yücel Teşkilatı’nın kurucu ve yöneticilerinden Mehmet Ardıcı, heyette hayal kırıklığı meydana getiren, başvekil İsmet İnönü’nün cevabını şu sözlerle anlatıyor: “Misak-ı Milli hudutları dışında Türk ve Müslüman unsuru diye bir şey kabul etmiyorum. Zaman çok vahimdir. Türkiye dışarı ile uğraşmamalıdır. Türkiye’nin başını ağrıtmayın.” [Yücelciler 1947, Sayfa 16]

Velhasıl: Onlarca yıl Balkanlardaki Müslümanlardan ve Asya’daki Türklerden habersiz yaşadık. Arap dünyasında ne oluyor, tam olarak bilemedik.

Evet, yüz yıl öncesini ve sonrasını konuşuyoruz.

Bana kalırsa, yaşadığımız sorunların asıl sebebi, toplu bir hafıza kaybına uğramamız yahut uğratılmamızdır. 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, işte bu kuşatmayı kaldırmak için, son dönemde ciddi hamleler yaptı. Yüz yıl sonra, yeniden, kendimize bir istikamet belirledik.

Soru neredeyse, cevap oradadır. Bir şeyimizi düşürmüşsek, kaybetmişsek, onu önce geçtiğimiz yollarda ve uğradığımız yerlerde ararız.

Mustafa Özel “Hatırlayarak millet, unutarak ulus olunur” diyor. Son yıllarda, ne kadar çok şey hatırladık. Hafızamız geri geldi. 

Milletimizin ana gövdesi, yeniden bütünlük fikrine kavuştu. Neyi kaybettiğini, hatırlamaya / anlamaya başladı.

Türkiye, devletiyle ve milletiyle, hafızasına tekrar kavuşuyor, unuttuklarını hatırlıyor. Ülkemiz ve milletimiz aslına döndükçe, dışarda bırakılanların farkına varıyor. Resmi ve sivil birçok kuruluşumuz, elden geldiği kadar, imar ve ihya faaliyetlerinde bulunuyor. 

TİKA’nın yaptıkları, Yunus Emre Enstitüsü’nün çalışmaları, YTB’nin (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) çabaları gönüllere dokunuyor.

Dünyanın çeşitli yerlerindeki ecdad yadigârı eserler hayata döndürülüyor, ayağa kaldırılıyor. Unutulanlar ve unutturulanlar, yeniden hatırlanıyor.

Bu kurumların faaliyetleri ile ilgili daha detaylı fikir edinmek isteyenler, resmi adreslerine bakabilir. Ancak, müsaadenizle, YTB’nin faaliyetlerinden, özellikle Balkan Gençlik Okulu ve Balkan Gençlik Zirvesi’nden bahsetmek istiyorum.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, adı üzerinde: Yurtdışındaki vatandaşlarımız, kardeş topluluklar ve Türkiye’de öğrenim gören uluslararası burslu öğrencilere yönelik çalışmalar ile görevlendirilmiş bir kurum. Bu üç grupla ülkemiz arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel olarak ilişkilerin güçlendirilmesi, YTB’nin asli vazifesi. 

Yurtdışındaki vatandaşlarımızın yalnız ve sahipsiz olmadıklarını hissettirmek için: Vatandaşlıktan seçimlerde oy kullanmaya, eğitimden dil becerilerini geliştirmeye kadar birçok konuda yürütülecek çalışmalara destek veriliyor.

Balkanlardan Türk soylu ülkelere uzanan geniş bir coğrafyada: Dildaş, dindaş, soydaş ve gönüldaşlarımıza yönelik; eğitim, kültür, akademi, sanat, medya ve sivil topluma dair çalışmalar yürütülüyor.

Bir de dünyanın pek çok ülkesinden lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi almak isteyen gençlerin, Türkiye Bursları ile ülkemize gelmesini sağlayan çalışmaları var. Ülkemizde eğitim gören bu gençler, kendi ülkelerine döndüklerinde, Türkiye’nin doğal destekçisi ve temsilcisi oluyorlar.

Gelelim Balkan Gençlik Okulu’na…

İlki 2016 yılında olmak üzere, bu sene, dördüncü Balkan Gençlik Okulu düzenlendi. Sivil toplum kuruluşları, yerel eğitim kurumları ve enstitülerle işbirliği halinde bir eğitim programı uygulandı.

Eğitimlere Arnavutluk, Bosna Hersek, Kuzey Makedonya, Karadağ, Kosova, Sırbistan’a, Yunanistan ve Hırvatistan’daki yüzlerce öğrenci katıldı. Lise, lisans ve yüksek lisans seviyesindeki bu gençler, çeşitli seminer, film izleme ve kitap okuma faaliyetlerini gerçekleştirdiler.

Balkan Gençlik Okulu’nun kapanış ve değerlendirmesi ise Balkan Gençlik Zirvesi ile yapılıyor. Eğitimlere katılan öğrenciler, hem birbirleriyle tanışmalarını sağlamak, hem de Türkiye’yi daha yakından tanımalarına vesile olmak maksadıyla, ülkemizde ağırlanıyor.

Özetle: YTB, önemi tartışılmaz bir vazifeyi üstleniyor, kıymetine paha biçilmez faaliyetler gerçekleştiriyor.

Emeği geçenlerden, Allah razı olsun.

Ilgili Haberler