STRASBOURG MAHKEMESİ: BOSNA’DA SEÇİM SİSTEMİ DEMOKRATİK DEĞİL

Strazburg Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Salı günü yaptığı açıklamada, Bosna-Hersek’teki kurucu ulusların mevcut sistemde ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu ve bunun da seçimlerin demokratik karakterini baltaladığını söyledi.

Bosna Hersek Anayasasına göre kurucu milletler Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlardır.

Mahkeme bu kararı, Slaven Kovačević’in Bosna Hersek Parlamenterler Meclisi Halk Meclisi adayları için oy kullanmasına izin verilmemesi nedeniyle haklarının ihlal edildiğini ve kendisine karşı ayrımcılığa uğradığını tespit eden şikayeti üzerine verdi.

Kovacevic, Bosna-Hersek Federasyonu bünyesinde yaşayan bir kişi olarak Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı üyelerinin seçiminde yalnızca Hırvatlar ve Boşnaklara oy verebilmesi nedeniyle oy hakkının tehdit altında olduğundan şikayet etti.

Bosna Hersek Anayasasına göre, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı’na “Bosna Hersek Federasyonu tarafından bir Boşnak ve bir Hırvat” ve “Sırp Cumhuriyeti tarafından bir Sırp” olmak üzere üç üye atanıyor. Yahudilerin, Romanların ve diğerlerinin Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı makamları ve üyeleri için ve beş Boşnak ve Hırvattan oluşan Bosna-Hersek Parlamenterler Meclisi Halk Meclisi’ne delegeler için rekabet etmesini yasaklayan bir kriterdir.

Strazburg Mahkemesi 29 Ağustos tarihli kararında, bölgesel ve etnik iddiaların birleşiminin ayrımcılık teşkil ettiğine karar verdi.

Strasbourg Mahkemesi, “Bu mevcut düzenleme, etnik temsili siyasi, ekonomik, sosyal, felsefi veya diğer faktörlerin önünde tutarak ülkedeki etnik bölünmeleri güçlendiriyor ve seçimlerin demokratik karakterini baltalıyor.” dedi.

Mahkeme, Cumhurbaşkanlığının bir varlık değil, siyasi bir yapı olduğunun altını çizdi. Kararları ve politikaları, Bosna Federasyonu’nda, Sırp Cumhuriyeti’nde veya Brçko bölgesinde yaşamalarına bakılmaksızın tüm Bosna-Hersek vatandaşları içindir.

Ayrıca, yalnızca üç baskın etnik grubun temsilcilerinden oluşan Halk Meclisi’nin varlığının, Bosna-Hersek bağlamında, gücünün yalnızca ulusal etnik grubun katı ve dar tanımıyla sınırlı olması durumunda kabul edilebilir olacağını vurguladı./Balkan Postası

Ilgili Haberler