NATO VE RUSYA ARASINDA BALKANLAR (1) (Kuzey Makedonya ve Karadağ)

Bayram Pomak

2021 yılında başlayan Ukrayna ve Bosna Hersek krizi her geçen gün derinleşirken son günlerde Orta Asya ve Kazakistan’dan yeni kriz haberleri de gelmeye başladı. Hem Ukrayna hem de Bosna Hersek’te devam eden kriz süresince, krizle alakalı müzakereleri ABD, AB ve Rusya aralarında yürütüyor. Çünkü ortada apaçık bir gerçek var ki, bu krizler farklı coğrafyalarda olsa da, krizlerin arkasında yatan asıl neden büyük güçlerin çıkar çatışmalarıdır. Bu çıkar çatışmalarını en fazla yaşayan bölgelerden biri hiç şüphesiz ki Balkanlardır. Süreç içerisinde Balkan ülkeleri NATO ve Rusya arasında ki çekişmeleri nasıl yaşadı, değerlendirmeye çalışacağız.

Makedonya:

Yugoslavya’nın parçalanmaya başlaması ile birlikte başlayan çatışmalardan en az zararla çıkan ülke Makedonya’dır. Çünkü Makedonya anlaşmalı olarakfederasyondan ayrılmış ve çatışma olmadan bağımsızlığını ilan etmiştir. 90’ların başında Yugoslavya parçalanırken Batı bloku ve NATO bölgeyi kendi şemsiyesi altına almak için harekete geçmiştir. Yeni bağımsız olan ülkelerin hemen hemen hepsinin askeri doktrinleri eski sistemden çıkarılarak NATO konsepti ile askeri düzenleri oluşturulmaya başlanmıştır. Makedonya, 1993 yılında NATO üyelik süreci macerasını başlatmıştır. Daha sonra ki süreçte 1995 yılında NATO Barış ve Ortaklık misyonu ile Kuzey Atlantik işbirliği konseyine kabul edilmiştir. Aynı yıl Yunanistan ile bir anlaşma imzalamış ve bu anlaşma neticesinde Makedonya, uluslararası kurumlara Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya ismi ile katılabilmiştir.  Bir yıl sonra 1996 yılında NATO Usküp’te irtibat ofisi açmıştır. 1999 yılında yapılan Washington zirvesinde NATO’ya üye (candidatecountry) statüsü verilmiş ve hemen üyelik eylem planı hazırlıkları başlamıştır. Aynı yıl Yugoslavya’ya başlayan hava harekatında NATO’ya destek vermiş ve bu harekatta en önemli lojistik destek üssü ülkesi olmuştur. Makedonya’da 2001/02 yılları arasında başlayan iç çatışmalar neticesinde NATO askeri olarakta Makedonya’ya yerleşmiştir.

Makedonya’nın hızlı bir şekilde NATO’ya doğru kayması Rusya’yı endişelendirmiş ve bunun için engelleme adımları atmaya devam etmiştir. Makedonya, Ortodoks bir ülke olmasından dolayı Rusya, Makedonya’yı Balkanlarda doğal müttefik olarak görmekteydi. Açık kaynaklarda ortaya çıkan belgelere göre 2008 yılında Yunanistan’ın isim nedeniyle NATO’ya girmesini engelledikten sonra Rusya Makedonya’nın NATO üyesi olmasını engelleme çalışmalarını daha da arttırmaya başladı. Belgeler, Rusya’nın yumuşak gücünü kullanarak Batı’nın etkisini izole etmeye planladığını göstermektedir. Nitekim, Makedonya’da seçimler yapılıp, batı yanlısı Zaev başa geçtikten sonra, 2017 yılında parlamento baskını olmuş ve bir darbe teşebbüsünde bulunulmuştur. Daha sonra ortaya çıkan bilgilerde parlamento baskının arkasında Sırbistan büyükelçiliğinin olduğu, onun da arkasında Rusya’nın olduğu ortaya çıkarıldı. Bu mesele Sırbistan ile Makedonya arasında gerginliğe neden oldu.

17 Haziran 2018 yılında Makedonya ile Yunanistan, BM himayesi altında Prespe anlaşmasını imzalamıştır. Bu anlaşmaya göre Makedonya ismini değiştirerek Kuzey Makedonya yapmıştır. Yunanistan’da anlaşma gereği Makedonya’nın NATO üyeliği için   ortaya koyduğu vetoyu kaldırarak, üyeliğin önünü açmıştır. Prespa anlaşmasından üç yıl sonra Yunanistan istihbaratının ortaya çıkardığı belgelere göre, Zaev’e yapılacak olan bir suikast girişiminin çökertildiği açıklanmıştır. Bunun üzerine 6 Şubat 2019’da NATO ile Kuzey Makedonya arasında katılım protokolü imzalanmış ve 30 Mart 2020’de Kuzey Makedonya bayrağı NATO karargâhında göndere çekilerek, Makedonya resmen NATO üyesi olmuştur.

 

Karadağ

Yugoslavya dağıldıktan sonra, Sırbistan ve Karadağ federasyon olarak yollarına devam etti. Karadağ, daha sonra bağımsızlık referandumu sonucu 3 Haziran 2006 yılında bağımsızlığını ilan etti. Karadağ’ın önemi Adriyatik denizine kıyısı olmasından ileri gelmektedir. Rusya, Karadağ’ı özel çıkar bölgesi olarak ilan etmiştir. Aynı şekilde NATO’da Karadağ’a özel önem atfetmiştir. Çünkü tüm Adriyatik’e sınırı olan ülkeler NATO üyesi iken Karadağ dışarda kalmıştır. Bu bakımdan Rusya, Karadağ sahillerine Rus turist ve yatırımcı göndererek, ekonomik olarak Karadağ’da etkili olmaya çalışmıştır. Aynı şekilde Ortodoks kilisesi de bir Rus kalesi olarak ülkede etkinliğini devam ettirmektedir. Rusya, Karadağ sahillerinde yer alan Bar ve Kotor şehirlerinde donanma tesisleri kurmak için izin talep etmiştir. Ancak bu talep reddedilmiştir.

NATO, 2009’un Aralık ayında Karadağ’ı üyelik Eylem Planına dahil olması için davet etmiştir. 2014 yılında da NATO devlet başkanları Karadağ’a odaklanmış ve müzakere kurma kararı almışlardır. 2015’in Aralık ayında Karadağ NATO’ya üye olması için ittifaktan davet almıştır. Davet neticesinde 19 Mayıs 2016 tarihinde NATO üye ülkeleri dış işleri bakanları ile protokol anlaşması imzalanmış ve Karadağ, ittifaka gözlemci olarak katılmasına izin veren davetli statüsü elde etmiştir.

Ancak tüm bu gelişmeler olurken Rusya, Karadağ’a karşı daha da agresifleşiyordu. NATO’yu engellemek için Karadağ’ı turist göndermemek ve yatırımları çekmekle tehdit etti. Aynı şekilde Sırbistan üzerinden Sputnik ve RussiaToday yayın organlarını açarak, Karadağ Sırpları üzerinden NATO’ya üyeliği engellemeye çalıştı. Bundan daha da ileri giderek Karadağ’da bir darbe tertip etti. 2016 yılında Karadağ’da yapılan seçimlerde darbe yapmak ve Başbakan MiloCukanoviç’e suikast hazırlığındaolanbir grup yakalandı. Daha sonra yapılan araştırmalarda Karadağ polisi içerisinden bazı grupların da bunlara yardım edeceği ortaya çıkarıldı. Grup, grubun üyelerinden biri olan MirkoVelimiroviç’in günler öncesi gruba ‘ihanet’ ederek ilgili birimlere durumu haber vermesi ile ortaya çıkarıldı. Nitekim seçim günü polis baskınlarla darbeyi engelledi. On iki kişi bu nedenle yargılandı ve yargılanmaya devam ediyor. Yargılananlar arasında 9 Sırbistan vatandaşı,1 Karadağ vatandaşı ve yakalanamayan 2 Rus vatandaşı var. Rus vatandaşlarından biri, Rus istihbarat servisi GRU adına çalışan EduardŞişmakov, halen İnterpol tarafından aranıyor.

Rusya’nın bütün bu çabalarına rağmen Karadağ 5 Haziran 2017 tarihinde NATO üyesi oldu. Ancak, Karadağ’ın NATO üyesi olması, Rusya’nın oradaki taleplerinin son bulması anlamına gelmeyecektir. Nitekim 2021 yılında Karadağ’da Ortodoks kilisesinin taç giyme töreninde ortaya çıkan karışıklık en fazla Sırbistan ve Rusya’nın işine gelmektedir. Çünkü tüm ağırlıklarıyla orada bulunan Sırbistan ve Rusya, NATO üyeliği ile birlikte ağırlığını kaybetmeye başlamıştır. Bu ülkelerin istikrarsızlaştırılması en fazla bu iki ülkenin işine gelmektedir.

Kuzey Makedonya ve Karadağ Balkanlarda bu iki güç arasında meydana gelen çıkar savaşlarında önemli ortak noktalara sahiptir. İki devlette Yugoslavya’nın parçalanmasından savaşsız çıkmıştır. Her iki ülkenin nüfusunun ağırlığı Ortodoks’tur. Nüfuslarının büyük çoğunluğu Ortodoks olan bu iki ülke Rusya yanlıları ve Batı yanlıları olarak kutuplaşmıştır. Hem Batı hem Rusya bu kutuplaşmaları kullanmak istemektedir. Kuzey Makedonya’da yaşayan Arnavutların tamamı Batı yanlısıdır. Arnavutlar ülke nüfusunun neredeyse yarısını teşkil etmektedir.

Karadağ’da ise etkin bir Karadağ vatandaşı Sırp mevcuttur. Bu kesim tamamen Sırbistan ve Rusya merkezli siyaset yürütmektedir. Bu kesimin varlığı her zaman Karadağ için tehlike arz etmektedir. Nitekim geçen yılın Eylül ayında Ortodoks kilisesinde gerçekleştirilen taç giyme töreninde ülkenin nasıl bir anda karışabileceği ortaya konuldu. Ülke her ne kadar NATO üyesi olsa ve bunun neticesinde Rusya eski ağırlığını kaybetmiş olsa da ortada hala çatışma alanları mevcut. Karadağ devleti bunun farkında ve bu tehlikeden korunmak için daha fazla NATO’ya sığınmaktadır.

Büyük güçlerin bu savaşları aslında tüm Balkan devletlerinin hayatlarının her alanına sirayet etmektedir. Toplumların içerisinde NATO yanlıları ve Rus yanlıları olmak üzere STK’lar, medya, siyasi partiler, toplumun değişik kesimleri vs. bölünmektedir!!!

 

Ilgili Haberler