Kosova’nın Devletleşme Süreci

Bayram POMAK

Bu çalışma, daha önce devlet tecrübesi olmayan Yugoslavya’ya bağlı Kosova Özerk Bölgesi’nin uluslararası toplum tarafından yönetilme, uluslararası toplum standartları çerçevesinde kendi kurumlarını oluşturma ve daha sonra Bağımsızlığını ilan ederek devletleşme sürecini ortaya koymaya çalışmaktadır. Çalışmada ayrıca; savaştan çıkan bölgenin ayağa kalkması, kurumlarını oluşturması, geçiş süreci ve devletleşmesi incelenecektir.

Giriş

Kosova, 1389 yılında Osmanlı ordusu ile Haçlı ordusu arasındaki savaşta Osmanlı egemenliğine girmiş ve 1912 Balkan savaşına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Osmanlı döneminde idari yapısı sancak olan Kosova’nın sınırları, bugünkü sınırlarından daha farklı idi. Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesiyle birlikte Kosova, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı idaresine girmiş ve İkinci Dünya Savaşına kadar bu yapı içerisinde kalmıştır. Bu Krallıkta Kosova, Sırbistan’ın ‘doğal ve ayrılmaz bir parçası olarak’ Sırbistan tarafından yönetilmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra ise, yeni kurulan Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyetinin bir parçası olmuştur. Federal yapıya sahip olan Yugoslavya’da Kosova, Sırbistan’ın parçası olarak statüsünü korumaya devam etmiştir. 1974 yılına geldiğimizde Yugoslavya’da yapılan yeni anayasayla beraber Kosova’ya özerklik tanınarak, Sırbistan’ın doğal bir parçası değil, özerk bir yapı olduğu belirtilmiş ve bu hak verilmiştir. Buna göre Kosova, kendi meclisini oluşturacak ve kendi iç işlerinde bazı özel kararları alabilme yetkisini bulunduracaktı. Ancak merkezi yapıdan bağımsız hareket edemeyecekti.

1980 yılında Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun ölümünden sonra Yugoslavya’da iç huzursuzluklar başlamış ve Kosova, 1981 yılında öğrenci ayaklanmalarına şahit olmuştur. 1989 yılında Cumhurbaşkanlığı görevine gelen Slobodan Miloşeviç, anayasayı değiştirerek Kosova’nın özerkliğini kaldırmış ve Kosova’yı Sırbistan’a bağlamıştır. Bunun üzerine Kosovalı Arnavutlar, mukavemet göstermiş ve kendi eğitim ve diğer paralel kurumlarını kurmuşlardır. Rejim tarafından günden güne artan baskılar sonucu, 1998 yılında UÇK Kosova Kurtuluş Ordusu ortaya çıkmıştır. Örgütün amacı; Sırbistan’ı Kosova’dan çıkarmak ve bağımsız bir ülke olarak Kosova’yı kurmaktır. Uluslararası toplumun Sırbistan’a baskı yapması sonucunda Arnavut ve Sırp tarafları, Fransa’da Ramboillet’te müzakerelere başlamış, ancak Sırbistan bu anlaşmayı kabul etmemiştir. Bunun üzerine NATO, Yugoslavya’ya müdahale etme kararı almış ve 24 Mart 1999’da harekat başlamış ve 78 gün sürmüştür. Harekat, Sırbistan ve NATO yetkililerince Makedonya’nın Kumanova şehrinde NATO güçleri ile Yugoslavya ordusu tarafından yapılan askeri – teknik anlaşmayla sona ermiştir.

Askeri Teknik Anlaşma

Bu anlaşma, Martii Ahtisaari tarafından Yugoslavya Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç’e sunulmuş ve 3 Haziran 1999 yılında Yugoslavya Meclisi tarafından onaylanmıştır. Kosova’nın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uluslararası sivil ve askeri himaye altına alındığı da, bu anlaşmanın içeriğindedir. BM, bu kararla ilgili geliştirilmiş bir karar almaya hazırlanmıştır.[2]

BM 1244 Sayılı Kararı

BM 1244 sayılı kararı özetle şu konuları içerir:

  • Yugoslavya Federal Cumhuriyetinin acil bir şekilde Kosova’ya karşı yaptığı şiddet ve baskıyı sonlandırmasını;
  • Kosova’ya yerleşecek olan uluslararası toplumun belirlenen takvimde yerleşebilmesi için tüm polis, asker ve paramiliter grupların bölgeden hızlıca çekilmesini;
  • Geçici BM yönetimi kapsamında UNMİK[3]’in (Birleşmiş milletler Kosova Geçici Misyonunun) Kosova’ya yerleşmesini;
  • NATO liderliğinde Barış gücünün yerleşmesini (KFOR);
  • Bazı sınır kapılarına Yugoslav ve Sırp askeri güçlerinin geri dönmesine izin verilmesini;
  • Kosova’da geçici özyönetim kurumlarını doğrudan UNMİK kurmasını;
  • UÇK ve diğer Arnavut silahlı grupların silahtan arındırılması gerektiğini;
  • Kosova’nın gelecek statüsünü kolaylaştırmadan BM ‘nin yetkili olduğunu;
  • Kosova’nın geleceği statüsünün belirlenmesinde 1998 yılında Sırbistan tarafının reddettiği Rambouillet görüşmelerindeki ‘Kosova halkının olacak’ilkesi temel ilkelerden biri olacağını.[4]

10 Haziran 1999 tarihinden itibaren Kosova, statüsü belli olana kadar BM 1244 sayılı kararına dayanarak uluslararası toplumun yönetimine girmiştir. Bundan sonra Kosova sınırları çerçevesinde yapılacak olan her türlü hukuksal eylemler yukarda belirtilen kararlar çerçevesinde alınacaktır. Yukarda alınan kararlar, bir nevi uluslararası toplumun Kosova’da ki de facto anayasasını oluşturmuştur.

NATO Güçlerinin Kosova’ya Yerleşmesi, UNMİK ve Kurumların Oluşturulması

Yapılan askeri teknik anlaşmadan ve BM 1244 sayılı kararından sonra 12 Haziran 1999 yılında NATO güçleri KFOR (Kosovo Forces) olarak Kosova’ya girdiler. Sırp güçleri birliklerini 21 Hazirana kadar çekti. Aynı zamanda UÇK (Kosova Kurtuluş Ordusuda) askeri üniformalarını çıkarmak ve silahlarını teslim etmek için KFOR ile bir anlaşma imzaladı.[5] Uluslararası toplum Kosova’ya girdikten sonra ilk iş olarak KFOR güçleri güvenliği tesis ettmiş ,ardından da Kosova’nın yeniden yapılandırılması için BM 1244 sayılı kararında belirtlidiği gibi Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu UNMİK Kosova’nın her yerinde birimlerini kurmuştur. Kosova’nın yeniden yapılandırılması için UNMİK dışında diğer uluslarararası kuruluşlar da görev almıştır. Bu uluslararası kuruluşları UNHCR (Birleşmiş milletler mülteciler yüksek komisyonu), OSCE (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Topluluğu) ve AB (Avrupa Birliği) oluşturmaktadır. Buna göre:

UNMİK, tüm yasama ve yürütme gücünü kendi otoritesinde barındırır; Kosova’da çıkacak olan tüm yasalar, kararnameler UNMİK’e atıf yapılarak çıkarılacaktır.[6]

UNHCR, mültecilerin geri dönmesi, uygun barınaklar oluşturmak, yemek, temiz su ve tıbbi yardımlardan sorumlu olan birim;[7]

OSCE (AGİT) ise Kosova’da yerel ve merkezi kurumların kapasitelerini güçlendirmek, sivil toplumu organize etmek, demokrasiyi tanıtmak, iyi yönetim, insan haklarına saygı duymak, seçimleri organize etmek ve çoğulcu multietnik bir yapı oluşturmakla görevlidir.[8]

AB yeniden inşaa sürecinde aktif rol alacaktır.

Bütün bu uluslararsı kurumlar kendi alanları ve yetkileri çerçevesinde uyumlu bir şekilde Kosova’nın yeniden yapılandırılması için çalışmalarına devam etmişlerdir. Bu kurumların en önemlisi olan ve bu kurumlara çatı kurum görevi yapan UNMİK Kosova için beş aşamalı bir plan geliştirmiştir. Bu plan yapılırken Kosova’nın şartları gözönüne alınarak statüsü belli olana kadar kurumların oluşturulması planlanmıştır. Buna göre UNMİK’in Kosova için geliştirdiği beş aşamalı plan şöyledir:

  • UNMİK idari yapısını kurarak otoritesini oluşturmak;
  • Hukuk ve düzeni oluşturarak siyasi partilerin oluşturulmasına yardım etmek;
  • Seçim hazırlıklarını tamamlamak;
  • Kurumların kendilerini demokratik ve otonom şekilde yönetmeleri için çaba sarfetmek;
  • Otoriteyi Kosova geçici kurumlarına ve siyasi kalıcı kurumlara bırakmak.[9]

Yeni oluşum oluşurken savaş esnasında diğer ülkelere mülteci olarak gitmiş olan 800.000 kişi yeniden geri dönmeye başladı. Savaş esnasında en çok göç alan ülkeleri Arnavutluk, Makedonya, Türkiye, AB ülkleri, ABD ve Kanada oluşturmaktadır. Çoğunluğunu Kosovalı Arnavutların oluşturduğu mülteciler savaş bitiminin hemen ardından hızlıca geri dönmeye başladılar. Arnavut mülteciler geri dönerken, Sırp güçleriyle birlikte Sırp sivil unsurlarda Sırbistan’a kaçmış ve bu çoğunluğu Kosovalı Arnavutların oluşturduğu mülteciler, savaş bitiminin hemen ardından hızlıca geri dönmeye başlamışlardır. Hayatın normalleşmesi ve yeni yapının kurulması için çalışmalara başlanmış ve bu çalışmalar neticesinde Kosova Polis Teşkilatının kurulması için adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede Vıçitrnda 7 Ekim 1999’da Kosova Polis eğitim okulu kuruldu. Bu okulun çeşitli milli unsurlardan oluşturulmasına dikkat edilerek iki yüz kişilik multi etnik sınıf açılmıştır.[10]

Bu çalışmalar çerçevesinde medya ayağında da gelişmeler başlamış ve bu çerçevede 28 Haziran 1999 günü Kosova Devlet Televizyonu RTK Arnavutça, Türkçe ve Sırpça dillerinde yayına başlamıştır.[11]Kosova normalleşmeye devam ederken Kosova’nın kuzeyinde bulunan Mitrovica’da şiddet yeniden tırmanmaya başladı. Bunun neticesinde 2 Şubat 2000 tarihinde bir otobüs roketli saldırıya uğradı, birçok uluslararası örgüt ofisleri yakıldı, etnik gerginlik arttı. 13 – 14 Şubat 2000 tarihlerinde bir Boşnak kahvesine saldırı yapıldı ve yedi kişi yaralandı. Şehir onu bölen iber nehrinden ikiye ayrıldı. Kuzeyinde Sırplar yaşarken güneyinde Arnavutlar yaşamaktadır. Bu şiddeti kınamak için Arnavutlar köprünün güney yakasında protesto gösterileri yaptı ve iki Fransız askeri Sırp sniperları tarafından ciddi şekilde yaralandı.[12]

Kosova Polis eğitim okulu ilk mezunların vermiş ve Kosova Polis teşkilatında göreve başlamışlardır. Savaştan sonra kurulmaya başlayan ilk kurumlardan biri olan Kosova Polis teşkilatı üyeleri UNMİK polisleriyle birlikte Kosova sokaklarında görev yapmaya başlamışlardır. Bu teşkilatın %15’ini azınlıklar %25 ini ise kadınlar oluşturmaktadır.[13]

Uluslararası haç komitesi ICRC kayıplar konusunda yaptığı çalışmalarda 4400 kayıp kişinin isimlerine ulaşmıştır. Bunlarda 1400 kişinin Sırbistan hapishanelerinde oldukları ve 3000 kişinin ise kayıp olduğu ve nerde oldukları bilinmediğini belirtmişlerdir. 3000 kişinin çoğu Arnavutlardan oluşmaktadır.[14]Kosova’nın yeniden yapılandırılması ve normalleşmesi için atılan adımlar sonucunda Kosova’nın kendi kurumlarını oluşturması için seçimler yapılması gerekliydi. Bunun sonucu olarak uluslarası örgütler ilk olarak Kosova’da halkı kayıt ettirme çalışmalarına başladı. Bu kayıtlar çerçevesinde merkez kayıt yerleri kurulacak, herkese kimlik kartı çıkarılacak, herkes yeni seyahat belgesi çıkarma imkanına sahip olacak ve yapılacak olan belediye seçimleri için seçmen listesi oluşturulacaktır.[15] Kayıt işlemi yaptırılırken UNMİK tarafından bazı kriterler belirlenmiştir. Bu kriterler Kosova’ya savaştan sonra girmiş olan ilegal yapı ve kişilerin önüne geçmek için belirlenmiştir. Buna göre UNMİK kişileri belirlemek için ‘habitual residant’ yani ‘daimi yerleşik’ kişileri tespit etmek için şu kriterleri belirlemiştir:

  • Kosova’da doğmuş olmak;
  • En az bir ebeveyninin Kosova’da doğmuş olması;
  • Son beş yıl içerisinde Kosova’da yaşamış olması ve bunu kanıtlayabilecek durumda olması.[16]

Kosova’nın çok partili hayata geçmesi ve demokratik hayatın kurulması için siyasi partilerin kayıt yapma çerçevesi belirlenmeye çalışılmış bunun için AB standart modelleri örnek alınmıştır. Kurulacak olan siyasi partilere eğitimler ABD stk- sı olan NDI (Natıonal Demokratic Institute) tarafından verilmiştir.[17]

Kosova yeni yapılanmasında siyasi partiler kurulmaya başlanmış ve Büyük siyasi partileri genelde Kosova davasında büyük emeği geçen ve tüm Kosova’da lider olarak bilinen İbrahim Rugova’nın partisi LDK (Kosova Demokratik Birliği), eski UÇK Başkomutanı Haşim Thaçi’nin PDK (Kosova Demokratik Partisi) eski UÇK Komutanı Ramuş Haradinayın kurduğu AAK (Kosova Geleceği Koalisyonu) partileri başı çekmiştir, bu partiler dışında diğer 30 parti daha kurulmuştur. Bu partilerin üçü Boşnak azınlığa ait iken ikisi Türk topluluğa aittir.[18]

Daha önce silahların ve üniformların brakılması konusunda UÇK ile UNMİK tarafından yapılan anlaşmaya uygun olarak UÇK tamamen fesh edilmiş, onun yerine TMK Kosova Koruma Tugayı kurulmuştur.[19]

Kosova Tarihinde İlk Demokratik Seçimler

Uluslararası toplumun Kosova’da ilk önce yapmaya çalışığı şey güvenliği sağlamaktı. Kısa süre içerisinde bu konuda ciddi yollar katedildi. Kosova Kurtuluş Ordusunun fesh edilmesi de bu konudaki en büyük başarılardan biridir. Güvenlik konusunda ciddi ilerlermeler sağlanırken önemli konulardan biri olan vatandaş kayıtları da gerçekleştirilmiş ve en önemli konulardan biri olan seçim aşamasına gelinmiştir. Tarihte ilk defa serbest seçim yapılacaktı ve Kosova halkının bu konuda bilgilendirilmeye ve bilinçlendirilmeye ihtiyacı vardı. Çünkü eski Yugoslavya’nın parçası olan Kosova yeni bir sistemle tanışma aşamasındayken bu tür bilgilendirilmeye ve bilinçlendirilmeye ihtiyacı vardı. Uluslararası kuruluşlar bu tür olayları uluslararası sivil toplum örgütleri vasıtasıyla halkı ve yerel idari çalışanları eğiterek gerçekleştirmiştir. Bu anlamda eski sistemden kalan idari personele ‘Preparing for Change – local administration in transition (Değişikliğe hazırlık – yerel yönetimler geçişte)’ konulu eğitim seminerleri verilerek geçiş sürecinde olan Kosova’nın asıl sürece hazırlığı yapılmıştır.[20] Kosova tarihinde ilk defa özgür seçimler 28 Ekim 2000 tarihinde yapıldı. Yerel seçimler olan bu seçimde 913,179 kişi oy kullanma hakkına sahip olmuştur.Kosova çapında 30 belediye bulunurken seçimler sadece 27 belediyede yapılabilmiştir. Kosova’nın kuzeyinde bulunan çoğunluğu Sırp olan Zveçan, Zubin Potok ve Leposaviç belediyelerinde Sırpların seçimleri boykot etmesi nedeniyle yapılamamıştır. Seçimlerde 5500 aday yarışırken seçime katılım oranı %79 du .Toplam 721,260 kişi seçimlerde oy kullanmıştır.[21] Seçimler sonucunda İbrahim Rugova’nın partisi %58 oy alarak 21 belediyeyi, eski UÇK komutanı Haşim Thaçi’nin partisi %27 ile 6 Belediyeyi ve eski UÇK bölge komutanı olan Ramuş Haradinay’da % 8,4 alarak 3 belediye başkanlığı almıştır.[22]Kosova’da tüm bu gelişmeler meydana gelirken Sırbistan’da da önemli bir gelişme oldu. 1991 yılından beri Yugoslavya’nın başında bulunan ve politikaları sonucu NATO’nun Sırbistan’a müdahalesi yolunu açan Slobodan Miloşeviç Sırbistan’da yapılan genel seçim sonuçlarını kabul etmemiş. Bunun üzerine halk ayaklanması sonucu 5 Ekim 2000’de iktidari brakmak zorunda kalmıştır. Bu gelişme bundan sonra Kosova’nın statüsünün belirlenmesi müzakereleri için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.

Kosova vatandaşlarının yurtdışına çıkma durumlarında halen Yugoslavya pasaportlarını kullanma durumları bulunmaktaydı. Kosova’nın BM 1244 sayılı kararı çerçevesinde uluslararası toplumun gözetiminde olmasından dolayı Kosova’ya özel UNMİK pasaportları çıkartıldı. Bu pasaport ilk etapta tüm Şengen ülkeleri olmak üzere 22 devlet tarafından tanındı.[23] UNMİK tarafından Kosova’nın statüsü belli olana kadar yerel personel ile uluslararası personelin birlikte olduğu ancak uluslararası örgütler tarafından geçici olarak yürütülen geçici özyönetim kurumları oluşturulmuş. Bu çerçevede seçimler ve diğer işlemler gerçekleştirilmiştir. Kosova geçici özyönetim anayasa yapım çalışmaları başlatılmıştır. Bu çalışmalar çerçevesinde anayasa taslak metnine göre Kosova meclisi 120 kişilik sandalyeden oluşacaktır. Bu sandalyelerin 100’ü kazanan çoğunluk partilerine, diğer 20 sandalyenin 10’u Sırplara diğer 10’u ise diğer azınlıklara kontenjan olarak verilecektir. Ayrıca bu anayasayla azınlıkların dil, eğitim, iş, medya ve kamu hizmetlerindeki hakları garanti altına alınacaktır.[24] Bu taslak metin daha sonra kabul edilip hem Kosova geçici özyönetim kurumlarının hem de bağımsızlık ilan edildikten sonra Kosova Cumhuriyetinin anayasası olarak kalmıştır. Anayasa taslak metni kabul edildikten sonra Kosova meclis yapısı oluşturulmuş ve 13 Aralık 2001’de yerel seçimlerden sonra genel seçimler yapılmıştır.[25] Seçimler sonucu tek başına hükümeti kimse kuramazken ülkenin en büyük üç partisi olan PDK – LDK – AAK koalisyon oluşturarak hükümeti kurmuş ve aralarında bakanlıkları paylaşmışlardır. Bunun dışında bir bakanlık Sırplara, bir bakanlıkta Sırp olmayan azınlıklara verilmiş ve Kosova Başkanı Dr. İbrahim Rugova,[26] Başbakan ise Bayram Recepi seçilmiştir.

Seçimlerin başarılı geçmesi ve geçici öz yönetim kurumlarının yerine oturmaya başlamasıyla birlikte UNMİK kendi yetki ve otoritelerini yavaş yavaş Kosova kurumlarına devretmeye başlamıştır. UNMİK aradan geçen dört yıl zarfında Kosova statüsü belli olana kadar tüm yetki ve otoritelerini devretme yönünde çalışmalarına devam etmiştir. Dört yıllık süre zarfında UNMİK bazı yetki ve otoriteyi Kosova kurumlarına vermiştir. Bunu iki şekilde gerçekleştirmiştir.İlgili kararların alınması için siyasi yetkinin devredilmesi ve uluslararası kuruluş çalışanlarının yerli memurlara yürütmenin artarak devredilmesi şeklinde olmuştur.[27] Tüm bu gelişmeler yaşanırken UNMİK Sırpların yoğunlukta yaşadığı Mitrovica’nın kuzeyine ancak 25 Kasım 2002’de girebilmiş ve ofisini açabilmiştir.[28] Aynı şekilde bu döneme kadar uluslarası toplum bu bölgede otorite oluşturamamış ve bölge Sırp paralel kurumları tarafından yönetilmiştir. Otorite boşluğu olmasından dolayı bölge mafyaların barınma yeri olarak kalmıştır.Kosova’nın bu bölgesi hariç bu üç belediyeyi kapsamaktadır. Kosova’nın geneli yavaş yavaş normalleşme sinyalleri vermeye başlamıştır.

Statü Öncesi Standartlar

Güvenlik konusu, kurumların oluşturulması ve seçimlerin Sırpların yaşadığı belediyeler hariç başarılı geçmesinden sonra Kosova’nın statüsü belli olmadan önce Kosova’nın uluslararası camiaya kendini göstermesi ve ispat etmesi için uluslararası toplum tarafından Kosova’nın bazı standartları yerine getirmesi gerektiği belirtilerek uluslararası toplum tarafından bazı standartlar belirlendi. Kosova bu standartları yerine getirerek uluslararası topluma devlet olabilme ve bunu yaşatma yeteneğini ispatlamakla yükümlüydü. Bu yüzden uluslararası toplum tarafından ‘statüden önce standartlar’ yani ‘stamdarts before status’ belgesi oluşturuldu. Bu belgede Kosova’nın gerçekleştirmesi gereken adımlar özetle şöyleydi: Çok uluslu bir yapı olarak tanımlanan Kosova çok uluslu yapının yaşayabileceği standartları uygulamalıydı. Bu standartlar;

  • Demokratik kurumların oluşturulması ve fonksiyonel olması;
  • Hukukun üstünlüğü;
  • Hareket özgürlüğü;
  • Azınlıkların geri dönüşümünü sürdürülebilirliği ve hakları;
  • Ekonomi;
  • Mülkiyet Hakkı;
  • Diyalog;
  • Kosova Koruma Tugayı;

Yukarda belirtilen tüm bu standartlar Kosova altyapısını hazırlamaya ve uygulamaya yöneliki.10 Aralık 2003 tarihinde UNMİK özel yetkilisi, Kosova Başbakanı ve geçici kurumlar çalışma grubu ‘Kosova için Standartlar’ belgesini uygulamaya başladı. Sırplar bu belgenin Kosova bağımsızlığının yol haritası olduğu gerekçesiyle tepki gösterdi.

17 Mart Olayları

Bütün bu pozitif gelişmeler yaşanırken 15 Mart 2004 günü Başkent Priştine yolu üzerinde bulunan Sırpların yaşadığı Çaglavica’da Sırplar barikat kurarak Priştine otoyolunu kapattı. Bunun üzerine 16 Mart günüde Mitrovica’da iki Arnavut gencinin Sırpların kovalaması sonucu İber nehrine düşerek ölmeleri fitili ateşlemiş ve 17 Mart 2004 günü başlayan ve günlerce devam eden Mart olayları başlamıştır. Bu olaylarda 11 Arnavut ve 8 Sırp olmak üzere 19 kişi hayatını kaybetmiş, 954 kişi yaralanmış, 65 uluslararası polis, 58 Kosova polisi ve 61 KFOR askeri yaralanmıştır. 730 ev yanmış ve 36 kilise ve manastır zarar görmüş ve yakılmıştır.[29] Uluslararası toplum Mart olaylarının multi etnik bir Kosova’nın oluşturulması için ciddi bir gerileme ve normalleşme için ciddi bir darbe olduğu konusunda açıklamalarda bulunmuşlardır. Daha sonra Kosova hükümeti Mart olaylarında zarar gören bina ve ibadethanelerin onarılması kararını almıştır.

Seçim Hazırlıklarına Kosova Geçici Özyönetim Kurumlarının Katılması

Kosova tarihinde yapılan ilk seçimlerden üç yıl sonra yeniden genel seçimler yapıldı. Bu seçimlerle diğer seçimler arasındaki fark ilk seçimlerde tüm seçim hazırlıklarını AGİT yaparken bu defa AGİT ile birlikte Kosova geçici öz yönetim kurumları da seçim hazırlıklarını yapmıştır. Kosova bu durumu devletleşme ve demokratikleşmesi açısında önemli bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Yapılan bu seçimlerde İbrahim Rugova’nın partisi LDK % 45,4 ile birinci olurken PDK %28,9, AAK %8,9 ve ORA %6,4 ve diğerleri olmak üzere oy almışlardır.[30] Koalisyonla hükümet kurulması sonucu eski UÇK komutanı olan AAK partisi lideri Ramuş Haradinay Başbakan olmuştur. 3 Aralık 2004’te Bayram Recepi’den görevi devralan Ramuş Haradinay sadece 3 ay görevde kalabilmiş ve 8 Mart 2005’te Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin aleyhinde dava açması sonucu gönüllü olarak Lahe’ye gitmiştir. Ramuş Haradinay’ın istifasından sonra yerine Bayram Kosumi başbakan olarak geçmiştir.

İbrahim Rugova’nın Ölümü

Kosova davasıyla birlikte ismi bütünleşen ve Balkanların Gandisi olarak bilinen Kosova Başkanı Dr. İbrahim Rugova 21 Ocak 2006 günü vefat etmiş ve tüm Kosova yasa bürünmüştür. Tüm Kosova’nın uluslarası devlet elçilerinin ve başbakanlarının katıldığı büyük bir törenle 26 Ocak 2006 günü defnedilmiştir. Devlet başkanı görevindeyken vefat eden İbrahim Rugova’nın ardından onun partisinde olan Fatmir Seydiu 120 sandalye ile Kosova meclisinin 80’inden yüksek bir oy alarak yeni Kosova başkanı seçilmiştir. Aynı şekilde Kosova hükümetinde çatırdamalar başlamış ve 1 Mart 2006’da Başbakan Bayram Kosumi görevinden istifa etmiş yerine Agim Çeku gelmiştir.[31]

AB İşbirliği Eylem Planı

2004 yılında kabul edilen Statü Öncesi Standartlar Belgesi 2006 yılında Mecliste onaylanarak Avrupa İşbirliği Eylem Planı olarak değiştirilmiştir. Statü Öncesi Standartlar Belgesinde bulunan 109 standart olduğu gibi kalırken yeni belgede bazı değişiklikler yapılmış ve öyle onaylanmıştır. Bu eylem planı Kosova’nın Avrupa’ya entegre olması için bir rehber olacaktır.[32]

Ahtisaari Paketi Hazırlıkları

1999 – 2007 yılları arasında geçen sekiz yıllık süre içerisinde Kosova statüsünün belli olmaması Kosova halkı tarafından rahatsızlık uyandırmış ve statünün bir an önce belirlenmesi konusunda rahatsızlıklar dile getirilmiştir. UNMİK’in de sekiz yıllık çalışmları sonucu gerek güvenlik konusunda gerekse kurumlarını oluşturma ve demokratikleşme konusunda ciddi adımlar atan Kosova kurumları artık statü konusunun bir an önce çözülmesi gerektiği konusunda görüş bildirmişlerdir.BM Genel Sekreteri Ban ki Moon Kosova statüsünün belli olması, konunun çözüme kavuşması için özel elçi eski Finlandiya Başbakanı Marti Ahtisaari’yi görevlendirmiştir. Çalışmalarına başlayan Ahtisaari 2 Haziran 2007’de Priştine ve Belgrad yöneticilerine Kosova’nın Geleceği Statüsüyle ilgili kapsamlı bir öneri anlaşması sundu. Özel elçi 21 Şubat ve 2 Mart 2007 tarihleri arasında bu başkentlerle görüştü. Kosova ve Sırp liderleri 10 Mart 2007’de Viyana’da görüşme yaptı ancak ek bir ilerleme kaydedilemedi.Bu toplantıların başarısız geçmesinden sonra Kosova’nın bağımsızlık yolunu açan ve Kosova’nın uluslararası toplum gözetiminde denetimli bağımsızlığını içeren gelecek statüsüyle ilgili öneri planını sundu.

Ahtisaari Paketi

Planda Kosova bölgesinin yeniden Sırbistan’a verilmesinin mümkün olmadığı, uluslararası gözetiminde sürdürülebilir olmadığı ve en iyi seçeneğin Kosova’ya uluslarası denetimde bağımsızlık verilmesi belirtilirken Kosova’nın uluslarası denetimli bağımsızlığı elde etmesi içinde yapması gereken, atması gereken adımları belirtmiş ve bu paket BM tarafından kabul edilmiştir. Ahtisaari Paketine göre Kosova’nın genel olarak yapması gerekenler şöyle sıralanmıştır:

  • Kosova Anayasası: Multi etnik yapıya uygun, insan haklarına ve azınlık haklarını koruyan anayasa oluşturmak;
  • Azınlık hakları: Azınlıkların kendi milli, dini, kültürel haklarını korunmasına yardımcı olmak ve altyapıyı hazırlamak. Resmi diller Arnavutça ve Sırpça olması yanında belli bir çoğunlukta yaşayan bölgelerde olan azınlık dilleri, Türkçe, Rumca, Boşnakça’da o belediyelerde resmi dil statüsü verilecektir;
  • Ademi Merkeziyetçilik (Desentralizasyon) Belediyelere daha çok hak verilerek merkezden daha bağımsız hareket etmesini sağlamak.Sırpların kendi eğitim ve diğer hakları konusunda daha fazla hak sahibi olmaları;
  • Yargı Sistemi: Adil, bağımsız ve tüm yurttaşlara eşit mesafede olan bir yargı sistemi oluşturmak;
  • Kültürel ve dini mirası korumak ve geliştirmek;
  • Geri dönüşüm ve mülkiyet hakkı; yurt dışına kaçmış kişilerin geri dönmeleri için zemin hazırlamak ve mülkiyetlerini korumak;
  • Ekonomi: Kamu mallarını özelleştirmek;
  • Güvenlik: Kosova Polis teşkilatı memurları belediyelere göre mensuplarını belirlemeli ve Sırpların yaşadıkları yerlerde Polis amiri Sırp olmalıdır;
  • Gelecekte ulsulararası alanda bulunmak;
  • Uluslararası Sivil Temsiliyet: Kosova kurumlarının çalışmalarını denetlemek;
  • Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikaları Misyonu: AGSP misyonu Kosova’da hukukun işlemesi için gözlem ve danışma misyonu olacaktır.Aynı zamanda onun organize suçlar, etnik unsurlar arasında olan suçlar, finansal ve savaş suçu gibi hassas suçlar konusunda bağımsız olarak inceleme dava açma hakkı olacaktır. Sınırlar ve Kosova adli merciilerinde de sınırlı yetkisi bulunacaktır;
  • Uluslararası Asker Varlık: NATO gücü olan KFOR Kosova güvenliğini sağlamaya devam edecektir;
  • Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Kosova Misyonu: Kosova kurumlarına yardım etmeye devam edecektir.[33]

Ahtisaari paketi, paketin girişinde de açıkladığı gibi Kosova’nın bağımsızlığa en yakın olduğu belgelerden biriydi. Adeta yeni Kosova Cumhuriyetinin bel kemiğini oluşturmuştur.Bundan sonraki süreçte uluslararası toplum daha hızlı şekilde yetkilerini Kosova kurumlarına devretmeye başladı. Bu bağlamda Kosova’da beşinci kez seçimler yapıldı. Bu seçimleri UNMİK, AGİT ve Kosova kurumları birlikte yaptı. Daha önceki seçimlere göre seçimlere katılım oranının düştüğü ve halkın daha önceki seçimlere katılım konusundaki isteğinin kırıldığı gözlendi. Bu seçimlere halkın sadece %42.8 ‘i katıldı.[34] Seçimler sonucunda eski UÇK komutanı Haşim THAÇİ’nin Partisi %34.2 oy oranıyla seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Ancak bu oran Thaçi’nin tek başına hükümeti kurmasına yetmiyordu, seçimlerden sonra koalisyon çalışmaları başladı ve İbrahim Rugova’nın partisi LDK ile koalisyon yapılarak Haşim Thaçi başbakan oldu. Bugüne kadar yapılan seçimlerde olduğu gibi bu seçimleri de Sırplar boykot ederek seçimlere katılmadı.

Bağımsızlığın İlanı

Yeni hükümet kurulduktan bir kaç ay sonra 17 Şubat 2008 tarihi Kosova için tarihi bir gündü. Başbakan Haşim Thaçi Kosova meclisinde Kosova ‘Bağımsızlık İlanını’ okuyarak Kosova’yı bağımsız ve egemen bir devlet olarak ilan etti. Kosova bağımsızlık ilanında Kosova Kapsamlı Statüsü anlaşmasındaki tüm yükümlülükleri kabul ederken aynı zamanda BM 1244 (1999) sayılı kararına bağlı kalacağına ve BM ile yapıcı ortak çalışmalar sürdürüceğine tahahüt etti.[35] 120 Sandalyeli Kosova meclisinin oturuma katılmayan 10 Sırp hariç meclisin tamamı evet oyu kullanarak Bağımsızlık İlanını kabul etti. Bağımsızlık ilanından sonra günlerce Kosova’da sevinç gösterileri yapılırken Sırbistan’da buna öfke protestoları tüm hızıyla devam etmiş ve başta ABD olmak üzere Kosova bağımsızlığına destek verek ülkelerin büyükelçiliklerine saldıırılar yapılmıştır.

Bağımsızlık ilanının ardından Kosova meclisi yeni Kosova Cumhuriyeti Anayasasını 9 Nisan 2008’de kabul etmiş ve anayasa 15 Haziran 2008’de yürürlüğe girmiştir. Yeni anayasa Kosova özyönetim anayasası yapısı ile aynı kalarak UNMİK’e atfen yapılan tüm icraatlar, eylemler, yasalar artık Kosova Cumhuriyetine atfen yapılacaktır.Yeni anayasada Ahtisaari Paketinin 3. Maddesinde yer alan Ademi merkeziyetçilik yasaları ve Dışişleri Bakanlığı ve Kosova İstihbarat Servisinin kurulması ve yetkileri maddelere eklenmiştir.[36]

Bağımsızlık ilanından sonra Kosova Uluslararası denetiminde olan bağımsızlık sürecine girmiştir. Bugüne kadar yasama ve yürütme otoritesini kendisinde barındıran UNMİK artık tüm yetkilerini Kosova Cumhuriyeti meclisine devretmiştir. Artık Kosova Cumhuriyeti uluslarası alanda bağımsız ve egemen devlet olduğunu ilan etmiş ve birçok devlet tarafından da bu şekilde tanınmıştır. Kosova’da bulunan yabancı devlet ofisleri eşgüdüm ofisleri seviyesindeyken bundan sonra Büyükelçilik seviyesine ofislerini çevirmişlerdir. Dışişleri bakanlığının kurulmasıyla beraber Kosova ilk başta dünyanın belli başlı yerlerinde büyükelçilik açma kararı almış ve bunu uygulamaya koymuştur. Kosova ilk başta Arnavutluk, ABD, Türkiye, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde büyükelçiliklerini açmış ve dünyanın diğer ülkeleri tarafında tanınma faaliyetlerini de göstermiştir.

UNMİK’in Yetkilerini Kosova Kurumlarına Devri

Kosova bağımsızlığını ilan ettikten sonra UNMİK ülkede kalmaya devam etmiş ancak yapısı ve görevinde değişiklikler yapılmıştır. BM’nin uluslarası yükümlülüğü kısıtlanarak etkili operasyonel kontrollerle sınırlı olmuştur. UNMİK bundan sonraki süreçte Kosova’da şu fonksiyonlardan sorumlu olacaktır:

  • Gözlem ve raporlama;
  • Kolaylaştırma, gerektiğinde Kosova’nın uluslarası yükümlülüklerini yerine getirmesine yardımcı olmak;
  • Priştine ve Belgrad diyaloğunu kolaylaştırma ve endişelerin giderilmesi.[37]

Bundan sonra UNMİK’in rolü Kosova Cumhuriyeti’ne belirli alanlarda yardımcı olmakla sınırlıydı. Kosova Cumhuriyeti makamları gerçek bir devlet gibi çalışmaya ve görevlerini yerine getirmeye başlamıştır. Bir kaç yıl sürecek olan denetimli bağımsızlık süreci sonunda tam bağımsız ve egemen bir devlet ortaya çıkmıştır.Kosova meclisi bu süre zarfında Kosova Güvenlik Gücüyle birlikte Savunma Bakanlığını da kurmuştur ancak Kosova Güvenlik Güçleri belirli bir zamana kadar ağır silahlara sahip olamayacaktır. Kosova’nın güvenlini KFOR sağlamaya devam edecek. Bunun yanında da Kosova Güvenlik Güçleri de bulunacaktır. Savunma Bakanlığı ve Güvenlik Gücünden sonra Kosova meclisi 11 üyeli Seçim Merkez Komisyonunu da kurdu.

EULEX

26 Kasım 2008 tarihinde BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı Kosova’da Avrupa Birliği Kosova Hukuk Misyonu (EULEX) açılması konusunda karara vardı. Bu kurumu hem Sırbistan hem de Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırplar kabul etti. Kurumun görevi savaş suçlularını ve bölgedeki rüşvet, uyuşturucu, kriminel suçlar gibi konuları soruşturmak ve sorunları çözerek Kosova hukukuna yardımcı olmaktır.[38]

Uluslararası Mahkeme’nin Kosova Bağımsızlığı Hakkındaki Kararı

Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi ve kısa zamanda dünya devletlerinin bir çoğu tarafından tanınmasından sonra Sırbistan harekete geçerek Kosova’nın Bağımsızlığını uluslararası mahkemeye taşıdı. Uluslararası mahkeme kararının herhangi bir yaptırım gücü olmamasına rağmen Sırbistan bunun uluslararası alanda Kosova’ya karşı lobi faaliyetlerinde kullanma amaçlı mahkemeye gitmiştir ancak 22 Temmuz 2010 tarihinde uluslararası mahkeme ‘Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilan etmesi Kosova özyönetim geçici kurumları çerçevesinde uluslararası hukuka aykırımıdır?’ sorunu konusunda görüşünü açıkladı ve buna göre bağımsızlık ilanı herhangi bir uluslararası hukuk ihlali değildir kararına varmıştır.[39]

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Bağımsızlık kararını ilan eden PDK – LDK hükümeti Kosova tarihine geçti ancak bu koalisyonun ömrünü uzatmaya yetmedi ve koalisyon bozuldu. Bunun sonucunda 12 Aralık 2010 tarihinde erken seçimlere gitme kararı alındı. Daha önce seçim çağrısı UNMİK özel temsilcisi yaparken Bağımsızlık ilanından sonra seçim çağrısını Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu yaptı. Bu seçimlerin en önemli özelliği tamamen Kosova Merkez Yüksek Seçim komisyonu tarafından hazırlıkların ve sayımların yapılması olmuştur. AGİT gözlemci sıfatıyla seçimlerde bulunmasına rağmen sadece seçim sürecini raporlama görevini yapmıştır.

Seçimler sonucunda PDK %32, LDK %24,7, VETEVENDOSYE %12,6, AAK %11,2 ve AKR % 7,3 oranında oy almıştır. Bu oranlara göre 120 sandalyeli meclisin dağılımı şöyle olmuştur: PDK 34 sandalye, LDK 27 sandalye, VV 14 sandalye ve AKR 8, Türk partisi 3 ve diğer Boşnak, Sırp, rom ve Aşgali azınlıklar almıştır.[40] Hükümeti kurma görevi PDK’ya verilmedi diğer muhalefet partileri LDK, AAK ve VV hükümet ortağı olmayı reddettiler ve bunun sonucunda PDK, AKR partisi ve diğer azınlık partileriyle birlikte meclisteki 64 sandalyeye ulaşarak hükümeti kurdu.[41] Hükümetin kurulmasının ardından Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu’nun süresi dolmuş iki defa ard arda Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Seydiu’nun bir kez daha aday olma hakkı da yoktu. Cumhurbaşkanı adayı AKR partisi başkanı ve ünlü bir iş adamı olan Behcet Pacolli oldu. Pacoli’nin seçilmesi için ilk iki turda üçte iki çoğunluğun oyunu alması gerekiyordu. Bu oyu alamayan Pacolli üçüncü turda 62 oyla salt çoğunlukla seçildi ancak bu oturumu VV ve diğer muhalefet partileri boykot ederek oturuma katılmamışlardı. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra muhalefet partileri seçimin anayasaya aykırı olarak yapıldığı gerekçesiyle anayasa mahkemesine başvurdu. Bunun ardından 30 Mart 2011 tarihinden anayasa mahkemesi ‘Yeterli çoğunluğun olmaması ve ikinci adayında olmamasından dolayı seçimin anayasayı ihlal ettiğine’ karar verdi.[42]Ortaya çıkan bu siyasi krizden sonra iktidar ve muhalefet partisi LDK ve Pacolli’nin partisi Akr uluslararası toplumun baskısıyla oturup anlaştı. Bu anlaşmaya göre PDK iktidar partisi seçim reformun yapacak muhalefet partisi LDK’da yeni cumhurbaşkanının seçilmesine yardımcı olacaktı.Bunun üzerine Başbakan Thaçi, muhalefet partisi LDK başkanı İsa Mustafa ve AKR partisi lideri Behcet Pacolli Kosova Polis Müdürü Atifete Yahyaga’nın cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinde anlaştı.Yahyaga 101 katılımlı oturumda 80 oyla cumhurbaşkanı seçildi.[43]

Cumhurbaşkanı seçildikten ve hükümet kurulduktan sonra siyasi kriz aşılmış ve uluslararası alanda tanımalar gelmeye devam etmiştir. Bunun yanında Kosova devlet olarak İMF’ye ve Dünya Bankasına üye olmuştur.

Brüksel’de Sırbistanla Müzakerelerin Başlaması ve Gelişmeler

Kosova bağımsızlığını ilan ettikten ve iç dizaynını yaptıktan sonra AB Belgrada Kosova konusunda baskılarına devam etmiş ve en sonunda Priştine ve Belgrad görüşmeleri AB gözetiminde 8 Mart 2011 tarihinde başladı. İlk üç toplantı 8– 9–28 Mart ve 15 Nisan 2011 tarihlerinde müzakereler devam etti. İlk müzakerelerde taraflar halkın günlük hayatını ilgilendiren konulardan başlamayı kabul etti. Sırp tarafı başmüzakerecisi Branislav Stefanoviç iken Kosova tarafının başmüzakerecisi Edita Tahiri idi AB temsilcisi ise Rober Cooper idi.

İlk görüşmelerde somut olarak şu konular görüşüldü:

  • İşbirliğini teşvik;
  • AB yolunda ilerleme;
  • Bölge halkının hayatlarını geliştirmek.[44]

Bu müzakereler sonunda iki tarafta kadastro ve sivil kayıtların yapılması gerektiğini kabul etti.Aynı zamanda CEFTA anlaşmasının daha iyi çalışması ve gümrükler konusunda müzakereler devam etti.[45]

Müzakereler devam ederken ve bazı kararlarda anlaşmaya varılmasına rağmen Sırbistan Kosova Cumhuriyeti ibareli damgaları tanımamasından dolayı Kosova mallarının Sırbistan üzerinden üçüncü ülkelere geçiş izni vermedi. Bunun üzerine Priştine uluslararası hukuktaki karşılıklılık ilkesi uyarınca Sırp mallarının Kosova’ya girmesine yasakladı. Bu yasağın delinmemesi için Kosova hükümeti 25 Temmuz 2011 tarihinde ROSU özel birlikleriyle 1 numaralı Yarinye ve 31 numaralı Brnyak kapılarına operasyon düzenledi. Bu operasyona tepki olarak Sırplar sınır noktalarıns giden yollar üzerinde ROSU birliklerinin hareketini engellemek için yollara barikatlar kurdular. 26 Temmuz’da bir ROSU mensubu polis hayatını kaybetti. Bu olay hakkında EULEX soruşturma başlattı ve 6 kişi göz altına alındı. 26 Temmuz günü bu acı olay yaşanırken hemen ertesi gün 27 Temmuz 2011 günü bir grup aşırı Sırp milliyetçisi 1 Numaralı sınır kapısını yaktı .Bunun üzerine KFOR 1 ve 31 numaralı kapıların kontrölünü alırken bu bölgeyi geçici olarak ‘ askeri yasak bölge’ statüsü ilan etti.[46]Tüm bu gelişmeler ve sorunlar yaşanırken Priştine ve Belgrad müzakerelere devam etmek için2 Eylül 2011 tarihinde Brüksel’de bir araya geldi ve Temmuz’da gümrükler konusunda yaşanan olaylardan sonra Belgrad Kosova devleti gümrük mühürlerini kabul etti.[47]

Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi ve yüzden fazla devlet tarafından tanınmasına rağmen Sırbistan’ın vetosundan dolayı bölgesel toplantılara katılamıyordu. Bunun üzerine 22 – 24 Şubat 2012 tarihlerinde Brüksel’de devam eden Priştine – Belgrad müzakereleri sonucu bir orta yol bulunarak Kosova’nın bölgesel işbirliği toplantılarına katılabilmesi için zenginleştirilmiş bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre Kosova uluslararası alanda, anlaşmalarda v.b. dipnot kullanacaktı. Dipnotun açılımı şöyle olacaktır ‘Bu statü pozisyonuna, BM Güvenlik Konseyi 1244 (1999) ve Kosova Bağımsızlığıyla ilgili uluslararası mahkemenin verdiği karara uygundur’ibaresi dipnotun açıklaması olacaktır.Bu anlaşmayla beraber Kosova, devlet olarak uluslararası anlaşmaları imzalayabilecektir.[48]

Priştine ve Belgrad arasında Brüksel’de şimdiye kadar yapılan dokuz oturumda şu konularda anlaşmaya varılmıştır:

  • Bölgesel İşbirliği;
  • Nüfus kayıtlarının yapılması;
  • Hareket Özgürlüğü;
  • Üniversite Diplomalarının kabul edilmesi;
  • Kadastro kayıtları;
  • Geçiş noktalarının entegre yönetimi;
  • Gıdaların geçiş serbestliği.[49]

Ahtisaari Paketine göre belli bir süre denetimli bağımsızlık verilen Kosova’ya 10 Eylül 2012 tarihinde denetimli bağımsızlık süreci bitmiştir. Kosova meclisi toplanarak bu tarihte yasal süreçten Kosova denetimli bağımsızlık maddesi kaldırılmıştır. Aynı şekilde Kosova geçici özyönetim döneminde kurulan Uluslararası sivil ofisleri kapatılacaktır.[50]

Kosova denetimli bağımsızlıktan çıkmış ve Belgrad’la müzakerelere devam ederken müzakerelerde çok önemli bir aşamaya gelinmiş oldu. Müzakereleri iki başkentin belirlediği müzakereciler yürütürken yeni dönemde iki ülke başbakanları ilk defa bir araya geldi.Sırbistan Başbakanı İvica Daçiç ve Kosova Başbakanı Haşim Thaçi 19 Kasım 2013 tarihinde ilk defa bir araya geldi. Bu buluşmanın sembolik anlamıda on üç yıl önce savaşmış iki tarafın ilk defa bir araya gelmeleri olmuştur. İvica Daçiç eski Yugoslav’ya Başkanı Slobodan Miloşeviç’in sağ kolu iken Haşim Thaçi’de Kosova Kurtuluş ordusu UÇK’nın başında olan kişiydi. Dolayısıyla iki devlet başkanı olarak Brüksel’de görüşmeleri iki ülke tarhi için dönüm noktasıydı.Bu buluşmaya AB dış ilişkiler ve güvenlik yüksek temsilcisi Catherine Ashton’da katıldı.Bu görüşmede daha önce Priştine ve Niş arasında otoyol yapılması anlaşmasının nasıl hayat geçirileceği görüşülürken aynı zamanda Priştine ve Belgrad’ta iki ülke arasında irtibat ofislerinin açılması kararı alındı.[51]

Bu kararlardan sonra Priştine AB temsilcilik binasında Sırbistan irtibat ofisi ve Belgrad’ta Priştine irtibat ofisleri açıldı. 19 Nisan 2013 tarihli müzakerelerde görüşmeler yükse yoğunlukta Kosova kuzeyinde, Kuzey Mitroviça’da kurulacak olan Sırp Belediyeler Birliği (association) kurulmasına yoğunlaşıldı ve bu çerçevede ‘ilişkilerin normalleşmesi yönetim ilkeleri ilk anlaşması’ adında bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşma 15 maddeyi içermekte olup bunların arasında en önemlisi ve en fazla öne çıkanı bir takım özel yetkileri kendinde barındıran Sırp Belediyeler Birliğinin kurulmasıydı. Anlaşma’da aynı zamanda 3 Kasım 2013’te yapılacak olan yerel seçimlerin bu belediyelerde AGİT gözetimi altında yapılması da karara varıldı. 19 Nisan 2013’te varılan bu anlaşma 22 Nisan 2013’te Sırbistan ve Kosova parlamentolarında kabul edilerek onaylandı.[52]

3 Kasım 2013 Yerel Seçimleri

3 Kasım yerel seçimleri Kosova’da yapıldı. Bu seçimlerin ana teması değişim üzerineydi. Bu tema artık halkın değişim istediğinin ve var olan mevcut siyasi yapıyı istemediğinin en önemli kanıtıydı. Seçimler tamamen Kosova kurumları tarafından yapılmasına rağmen AB rapörtörleri ve AGİT gözlemcileri de seçimleri gözlemlemek için hazır bulundular. Bu seçimlerin en önemli özelliği Kosova’nın kuzeyinde Kosova Cumhuriyeti kurumlarını tanımayan Sırp belediyelerinde de yapılacak olması oldu. Kosova Yüksek Seçim Kurumu hazırladığı oy pusulalarında Kosova Cumhuriyeti logolarına yer vermedi.Sırplar seçim kampanyalarını yaparken kendi aralarında bölünme yaşadı. Sırp yerel temsilcileri ile Belgrad’ın desteklediği Sırplar arasında çekişme yaşandı. Belgrad ‘Srpska Vatandaşlık Listesi’ne destek verdiler. Seçim kampanyası sırasında Belgrad’tan bir sürü yetkili kişi gelip bu listeye açıktan destek vermekte ve mitinglerde konuşmaktaydılar. Bunun üzerine Kosova hükümeti Seçim kampanyası boyunca Sırp yetkililerin Kosova’ya girmelerini yasakladı ancak uluslararası baskılar sonucu Kosova hükümeti geri adım atarak bu yasağı kaldırdı.3 Kasım 2013’te yapılan yerel seçimlerde çoğu belediye ikinci tura kaldı. Kuzey Mitroviça’da yapılan seçimlerde Kosova kurumları yer almadı seçimler AGİT gözetiminde yapıldı. Kuzey Mitroviça’de 3 Kasım seçimlerinde olaylar oldu bir grup maskeli ‘Sveti Sava’ilkokuluna girerek sandıkları bozdu ve seçimler iptal oldu. Bunu üzerine bu belediyede seçimlerin 17 Kasım 2013’te tekrarlanmasına karar verildi. 17 Kasım 2013’te güvenlik önlemleri artırılarak yeniden seçim yapıldı ve tamamlandı. İkinci tur belediye seçimler 1 Aralık’ta yapıldı. İkinci turda sadece en çok oyu alan birinci ve ikinci belediye başkan adayları yarıştı.Teması değişim olan bu seçimlerde çoğu belediyelerde ciddi değişiklikler oldu. En büyük üç parti ciddi oy kayıpları ve belediyeler kaybederken şimdiye kadar hiç belediye kazanamamış partiler belediye kazanarak Kosova siyasi haritasını değiştirdi. Buna göre LDK 9 belediye kazanmış ancak 4 belediye kaybetmiş, PDK 10 belediyede kazanarak 5 belediyeyi kaybetmiş, AAK partisi 4 belediye kaybederek sadece 3 belediyeyi tekrar alabilmiştir. Şimdiye kadar hiç belediye alamayan AKR partisi Cakova ve Güney Mitroviça belediyelerini almıştır. Asıl en büyük değişim başkent Priştine’de yaşanmıştır. 1999 yılından bugüne kadar Priştine’de hiçbir seçimi kaybetmeyen LDK partisi bir hareket olarak ortaya çıkan Kendin Karar Al hareketi Vetenendosye’ye karşı Priştine belediyesini kaybetmiştir.Bu değişikliklerle beraber Kosova’da siyasi algının değişeceğine ve daha ciddi ve profesyonel politikalar yapılacağına inanılmaktadır. Kosova’nın genelinde durum böyleyken Sırp belediyelerinin çoğunda Srpska Vatandaşlık Listesi’kazandı. Kuzey Mitroviça, Graçanica, Parteş, Ranillug, Klokot, Novobrdo, Leposaviç, Zveçan ve Zubin Potok belediyelerini ‘Srpska Vatandaşlık Listesi’ kazanırken sadece Ştrpce belediyesini Sırbistanın desteklemediği aday kazandı. Sırbistan’ın desteklediği oluşumun çoğu belediyeyi kazanması beraberinde endişeleride getirmiştir. Bu belediyelerde Belgrad’ın ciddi ağırlığının olacağı ve Kosova kurumlarına entegrasyonunda ciddi sıkıntılar olduğu ortadadır .Bu belediye başkanları Kosova Cumhuriyetini tanımadıklarını o yüzden Kosova anayasasına göre olan Belediye başkanlığı yeminin etmeyeceklerini deklare etmişlerdir. Yemin etmemeleri halinde Belediye başkanlıkları fesh edilecektir. Bu durum ciddi problem olarak ortada durmaktadır. Aynı şekilde bu durum Sırp belediyeler birliğinin kurulması ve Belgrad’ın desteklediği oluşumun çoğu Sırp belediyesini alması Kosova içinde Bosna’da var olan ‘Republika Sırpska’gibi benzeri bir oluşumun Kosova’da da ortaya çıkabilme tehlikesi ihtimalini gündeme getirmiştir.

Değerlendirme

Bütün bu 13 yıllık süre içerisinde Kosova, devletleşme sürecinde ciddi adımlar atmış ve çeşitli reformlar gerçekleştirilmiştir. Bugün Kosova, 104 devlet tarafından tanınmaktadır. AB üyesi ülkeler arasında sadece beş ülke, Kosova’yı kendi iç sorunlarından dolayı tanımamaktadır. Bunlar Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Yunanistan, Romanya, Slovakya ve İspanya’dır. Kosova, devlet olarak geleceğini AB üyesi olarak görmekte ve bu konuda AB ile görüşmektedir. Bunun yanında Kosova’nın rüşvet, işsizlik ve Kosova Sırplarının Kosova kurumlarına entegresi gibi bir sürü sorunu çözüm beklemektedir. Devlet tecrübesi olmayan Kosova, zamanla kurumlarını oluşturarak bu tecrübeyi oluşturmayı çalışmaktadır. Bütün bu gelişmelere rağmen Kosova’nın atması gereken daha çok adım var. Kosova, eğitim sistemini gözden geçirerek, kurumlarının yapısını daha da güçlendirerek ve sağlamlaştırarak AB üyeliğini daha da hızlandıracaktır.

Ilgili Haberler