Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, 2024 yılının son günü Prva televizyonuna yaptığı açıklamada, kendi Sırp İlerleme Partisi (SNS) içinde “sadıklar” olarak adlandırdığı özel bir grup bulunduğunu açıkladı.
Aşırılık ve kanla yemin iddiaları
Vuçiç, bu grubun kendisi için biraz aşırı olduğunu ve kuruluş konferansında (katılımcı sayısı o zaman 1019 kişiydi) “sarı çöplerle” asla koalisyon yapmayacaklarına kanla yemin ettiklerini söyledi. Şu anda bu grupta 17.000 kişi bulunduğunu, aralarında kardeşi ve ailesinden bir başka kişinin daha yer aldığını ifade etti.
Bu grubun kendilerine “Spartalılar” adını verdikleri ve 31 Aralık’ta “küçük bir kilisede” toplandıkları biliniyor. Vuçiç, bu kişilerin onurlu, zengin olmayan ve kendisini kanları pahasına savunmaya hazır insanlar olduğunu söyledi.
“Batıya karşı ve savaşa hazırlar”
Vuçiç, “Bu kişiler adeta bir ateşin bekçileri gibi; bakanlık koltuğu ya da başka bir şey talep etmiyorlar. Batı istihbarat çevrelerinden gelen akımlara karşı her zaman şiddetle mücadele ettiler ve genelde Rusya yanlısı bir duruş sergiliyorlar. Özgür, bağımsız bir Sırbistan istiyorlar, ancak bir tercih yapmaları gerekirse, her zaman daha fazla Rusya yanlısı olurlar. Bugünlerde renkli devrim girişiminde bulunanlara da kesinlikle karşılar. Onlar savaşa hazırlar. Bu genç adamlardan bazılarını gördünüz. Nasıl Dragan Đilas ve onun adamlarına karşı durduklarını izlediniz,” dedi.
Vuçiç’in açık bir mesaj verdiği düşünülüyor
Vuçiç, bu grubun zamanla farklı temeller üzerine kurulduğunu ancak şu anda Trump’ın 6 Ocak’taki Kongre baskınına atıfta bulunduklarını belirtti.
Bu açıklama, Vuçiç’in, Novi Sad’daki bir otobüs durağı çatısının çökmesi sonucu 15 kişinin ölümü üzerine başlayan ve öğrencilerin öncülüğünde süren protestolara karşı bir mesaj olarak algılandı. Vuçiç’in, bu “sadıklar” aracılığıyla, kendisi gibi düşünmeyen muhaliflere ve hatta partisi SNS içindeki bazı gruplara yönelik bir tehdit göndermiş olabileceği ifade ediliyor.
Dragan Đilas ve “Spartalılar”
Vuçiç’in açıklamalarında Đilas’ı anması dikkat çekti. Sırbistan Özgürlük ve Adalet Partisi lideri Đilas, Aralık ortasında Belgrad’da afiş asan kişilerle girdiği bir kavga sırasında yaralanmıştı. Parti, afişlerin Đilas’a karşı olduğunu ve olayın ardından Đilas’ın darp edildiğini açıklamıştı.
Muhalif siyasetçi Marinika Tepić, Vuçiç’e yönelik eleştirilerinde, gece vakti adamlarını göndererek insanlara saldırttığını belirtmiş ve Srpska Ortodoks Kilisesi ile Patriyark Porfirije’den bu iddialara yanıt vermelerini istemişti.
Biserko: “Vuçiç’in öğrenciler karşısında cevabı yok”
Sırbistan Helsinki İnsan Hakları Komitesi Başkanı Sonja Biserko, Vučić’in, Novi Sad’da yaşanan trajedi sonrası başlayan öğrenci protestoları karşısında ilk kez çaresiz kaldığını söyledi.
“Bu genç nesil, apati içinde büyüyen, çözülmemiş hesapların ve yolsuzlukların ağırlığını hisseden ailelerin çocukları. Tepkileri doğal ve içgüdüsel. Vuçiç, önce bu durumu inkâr etti, ardından öğrencilere tavizler vermeye çalıştı, ancak kurumların sorumluluğunu talep eden öğrenciler bunu reddetti,” dedi.
“Şiddet potansiyeli taşıyor”
Biserko, Vuçiç’in “sadıklar” grubunun varlığını bir tehdit olarak gördüğünü ifade etti:“Bu kişiler silahlara erişebiliyor. Ancak Sırbistan’da rejim tarafından manipüle edilen başka aşırı gruplar da var. Bu, potansiyel bir şiddet ortamı yaratabilir,” diye ekledi.
Vuçiç ailesinin etkisi
Biserko, Vuçiç’in kardeşi Andrej’in bu organizasyonda yer almasının şaşırtıcı olmadığını belirterek, onun gölgede etkili olduğunu ve yolsuzluk iddialarıyla ilişkilendirildiğini ifade etti. Ayrıca Vuçiç’in aileden başka bir kişiyi kastettiğini, muhtemelen oğlunu ima ettiğini söyledi.
Anđelković: “Vuçiç, paralel bir baskı aygıtı oluşturuyor”
Siyasi analist Dragomir Anđelković, bu “sadıklar” hikayesinin Vučić’in kendisini Sırbistan’ın taçsız kralı olarak gördüğünü gösterdiğini belirtti. Anđelković, “SNS’nin kontrolünde, Aleksandar Vučić ve kardeşi Andrej tarafından yönetilen ve Spartalılar olarak bilinen saldırı birlikleri var. Bunlar, Nazi SS birliklerine benzetiliyor,” dedi.
Anđelković, Vučić’in bu paralel baskı aygıtını genişleterek, ülkeyi potansiyel bir iç savaşa sürükleme tehlikesi taşıdığını vurguladı.