Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da Temmuz 1995’te Sırpların yaptığı soykırımdan sağ kurtulan Jasmin Besic, soykırımda kaybettiği babasının cenazesine 2009 yılında ulaşabildi.
Bosna Savaşı’nda, 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa şehrinde Sırplar tarafından gerçekleştirilen soykırımda hayatını kaybedenlerin yakınları, katliamın üzerinden geçen 29 yıla rağmen yaşadıkları acı dolu anları hatırlamaya devam ediyor.
Srebrenitsa’da soykırımın yapıldığı tarihte 16 yaşında olan ve kadın kıyafetleri giyerek bölgeden ayrılabilen Jasmin Besic, yaşadığını umarak beklediği babası Fehim Besic’in soykırımda katledildiğini 2009 yılında kemikleri bulununca öğrendi.
Besic, AA muhabirine, savaştan önce Bratunac’da yaşadıklarını ve savaşın başlamasıyla güvenli olarak gördükleri Srebrenitsa’ya sığındıklarını söyledi.
Sırpların saldırılarından kaçan 90 binden fazla insanın Srebrenitsa’ya sığındığını aktaran Besic, “Srebrenitsa demir duvarları olmayan bir kamp gibiydi. Orada korkunç şeyler oldu, sürekli suç işlendi. Çocuklar, genç insanlar öldürüldü ve bu konuda hiçbir ayrım yapmadılar.” dedi.
Saldırıların artmasıyla annesi ve kız kardeşleriyle birlikte güvenli olarak gördükleri Potoçari bölgesine gitmeye karar verdiklerini belirten Besic, babası Fehim Besic’in ise geride kaldığını dile getirdi.
Babasının kendilerinden ayrıldığı anı hatıralarından çıkaramadığını kaydeden Besic, şöyle konuştu:
“Babamın yazlık evimize doğru yürüdüğünü izledim, onu son gördüğüm andı. Bir daha onu hiç görmedim. O görüntü hafızamda ve ölene kadar benimle kalacak. Daha sonra esir alınıp öldürüldüğünü öğrendim. Potoçari’ye kadar yürüdük, yolda kimseler yoktu, oraya vardığımızda binlerce insan vardı. Bir eve gittik ve koridorlarda uyuduk. O zamanlar uluslararası toplumun harekete geçeceğini düşündük. Sırpların Potoçari’ye geldiği haberini aldık. O anda panik halinde hareket eden bir insan dalgası gördüm. Kaçanlar oluyordu ama nereye kaçtıklarını kendileri de bilmiyorlardı.”
“2009 yılına kadar babamın yaşadığından umutluydum”
Potoçari’ye gelmeden önce yanına kadın kıyafetleri aldığını kaydeden Besic, katliamdan kurtulmak için bunları giymeye karar verdiğini dile getirdi.
Temmuz ayının çok sıcak olduğunu ve tanınmamak için kadın kıyafetleri giydiğini, üzerine de bir ceket aldığını aktaran Besic, “Yaz mevsiminde bunları giymek çok kötüydü. 11 Temmuz’da Sırpların geldiği bilgisi gelince, kadın kıyafetlerini giydim. Bir garaja saklandık, çok fazla insan vardı, çocuklar ağlıyordu, hareket etmekte zorlanıyorduk. Annem su almaya gitmişti ve döndüğünde Sırpların Potoçari’ye geldiğini, bazı insanları götürmeye başladıklarını söyledi. Sırp askerleri çok iyi silahlanmıştı. Bir otobüse bindik ve 60 kişilik otobüste 94 insan vardı.” ifadesini kullandı.
Otobüsün kendilerini güvenli bölgeye ulaştırdığını ve kadın kıyafetlerini çıkardığı bölgeyi tam olarak hatırladığını dile getiren Besic, o bölgede kendini yeniden doğmuş gibi hissettiğini söyledi.
Boşnak askerleriyle karşılaştığı andaki mutluluğu kelimelerle ifade edemediğini anlatan Besic, şunları aktardı:
“Güvenli bölgeye geçmemizden sonra Srebrenitsa’da neler yaşandığını anlamaya başladık. O zaman babamı rüyamda gördüm, sanırım o zamanlar öldürüldü. Taib Osmic isimli biri bana, babamın esir alındığını söyledi. O zaman bu haberi duymak istemedim. Halk arasında ‘ölüm yolu’ olarak bilinen yoldan insanlar gelmeye başladı, her seferinde babamın da onların arasında olup olmadığını görmek için gittim. Babamın havaalanına geleceğini umarak gittim. 2009 yılına kadar babamın yaşadığından umutluydum ancak o zaman Tuzla şehrinden bir haber aldım, bana onun cenaze kalıntılarını bulduklarını söylediler, son umudum o zaman bitti.”
Besic, 1999 yılından beri başkent Saraybosna’da hayatını sürdürdüğünü, yaşananlardan dolayı kimseye karşı nefret duymadığını ancak yaşananların kendisi için çok korkunç olduğunu sözlerine ekledi.