Savaştan 25 sene sonra Bosna Hersek: Deli gömleği giydirilip sakat bırakılan ülke

Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında çıkan, çoğunluğu Müslüman ve sivil 300 binden fazla insanın öldüğü savaşın ardından tam 25 yıl geçti.

Hırvat, Sırp ve Boşnakları karşı karşıya getiren savaşın ardından 21 Kasım 1995’te ABD’nin Ohio kentinde Dayton Anlaşması imzalandı ve savaş resmi olarak son buldu. Bosna Hersek’teki etnik kimlikler artık savaşmıyor ancak bir arada da yaşamıyor. Ülkedeki birçok şehir Hırvat, Sırp ve Boşnak mahallelere ayrılmış durumda. Bu bölgelere farklı elektrik şirketleri enerji sağlıyor. Kreşteki çocuklar bile Boşnak, Hırvat ve Sırp diye ayrılarak farklı sınıflarda eğitim görüyor.

Dayton Antlaşması ile silahlar sussa da ülke dünyadaki en karmaşık siyasi sistemlerden birine sahip. Bu durum, Bosna Hersek’in ekonomik gelişimi, Avrupa Birliği (AB) ve NATO’ya üyelik süreçleri gibi birçok konuda engel teşkil ediyor.

Boşnak, Hırvat ve Sırplar arasında evlilik neredeyse hiç yok

Bosnalı akademisyen Dzemaludin Latic’in anlaşmaya dair söylediği “uygulanması neredeyse imkansız olan Dayton ile Bosna Hersek’e deli gömleği giydirildiği ve ülkenin sakat bir ülke haline getirildiği” ifadeleri, belki de Dayton’u en iyi açıklayan ifadelerden biri olarak dikkat çekiyor.

Ülkedeki karışık sosyal yapıyı incelemek üzere euronews muhabiri Anelise Borges, Bosna Hersek’e gitti. Başkent Saraybosna’da Maja ve kocası Sanjin ile buluşuyoruz. Boşnak ve Hırvat ailelerden gelen bu çift çok ender görülen bir evliliğe imza atmış. Zira Bosna Hersek’te Boşnak Müslümanlar, Katolik Hırvatlar ve Ortodoks Sırplar arasında evlilik çok nadir görülen bir şey. Tüm bu milletler aynı dili konuşup aynı etnik kökenden gelseler de, 90’lı yıllarda yaşanan savaş daha önceden paylaşılan tüm değerleri adeta yok etmiş.

Maja ve Sanjin Almanya’nın başkenti Berlin’de iki farklı mülteci ailenin çocukları olarak tanışmış ve aşık olmuşlar. Sanjin bu durumun git gide daha da ender rastlanan bir noktaya geldiğini belirtiyor; “Savaştan önce insanlar birbirleriyle buluşurdu. Halklar birbirlerini severdi. Din ya da etnik köken ayrımı yoktu. Şu anda olanları açıklamak gerçekten de zor.”

Bosna Hersek’in siyasi yapısı tam bir kaos ortamı

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın gördüğü en kanlı savaşlara sahne olan Bosna Hersek’te iki milyonu aşkın kişi evlerini terk ederek başka ülkelere sığındı. Dayton Antlaşması sonrası Bosna Hersek, nüfusunun büyük çoğunluğunu Hırvat ve Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek Federasyonu (FBIH) ile Sırp nüfusunun yoğun olduğu Sırp Cumhuriyeti (RS) entiteleri ile özel statüdeki Brcko bölgelerine ayrıldı.

Her iki entitenin de kendi meclisleri, hükümetleri ve başkanları bulunuyor. FBIH ise kendi için 10 ayrı kantona ayrıldı. Kantonların her birinin kendi meclisi ve hükümetleri bulunuyor.

Devletin en üst makamı ise Devlet Başkanlığı Konseyi. Konsey, Boşnak, Sırp ve Hırvat üç üyeden oluşuyor. Dört yılda bir yapılan seçimlerde belirlenen üyeler, 8 aylığına dönüşümlü olarak konsey başkanlığı yapıyor. Boşnak ve Hırvat üye FBIH’den, Sırp üye ise RS’den gelen oylarla belirleniyor.

Devlet düzeyinde de ayrıca bakanlar konseyi (hükümet) ve iki parlamento (temsilciler meclisi ve halklar meclisi) bulunuyor.

Bu karmaşık yapıda, kanton, entite ve devlet düzeyinde 5 başkan (3’ü konsey üyesi), 13 hükümet başkanı ve 130’dan fazla bakan bulunuyor.

Dayton’un getirdiği bu yapı, Bosna Hersek’te kararların alınmasını olumsuz etkiliyor.

“Adalet sistemi işlemiyor, hukuk kuralları yok”

Saraybosna’da Bilim ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi Adnan Huskics ile birlikteyiz. Huskics de ülkedeki karmaşık siyasi yapının sorunlarından bahsediyor.

“Bastırılmış milliyetçi duygulardan bahsetmiyorum. Ancak bu siyasi durum, halkı kolayca kandırmak ve kimsenin soru sormamasını sağlamak için çok basit ve yararlı bir sistem sağlıyor. Neden kamu kaynakları özel sektörün cebine akıyor? neden işe yaramayan bir yargı sistemimiz var? Neden adalet sisteminin temel esasları yok? Neden hukuk kuralları burada yok? Çünkü bizi baskı altında tutan asıl şey şu: Biz ve onlar kavramı…”

Ülkenin güneyinde tarihi Mostar şehrine gidiyoruz. “Biz ve onlar” kavramlarını bu şehirde daha derin hissediyorsunuz. 80 bin nüfuslu Mostar, Bosna Savaşı’ndaki önemli stratejik noktalardan biriydi. Şehir doğu ve batı olarak iki kısma ayrılmış. Burada, iki farklı hastane, iki farklı çöp toplama sistemi, iki elektrik şirketi, iki otobüs terminali ve iki farklı itfaiye teşkilatı yer alıyor. Kısaca şehirde Müslüman Boşnak ve Katolik Hırvatlar için farklı iki sistem yer alıyor. 2004 yılında Mostar “kağıt üzerinde” yeniden birleştirildi. Ancak bu durum sadece “kağıt üzerinde” kaldı.

Mostar’da Boşnak ve Hırvat çocukların okul ve sınıfları ayrı

Burası Mostar’da bir lise. Şehrin gençleri burada eğitim görüyor. Ancak okul içerisinde Hırvat ve Boşnak gençler farklı sınıflarda okuyor. Ders müfredatı ve öğretmenler de yine birbirinden farklı. Okul yetkilileri bu iki farklı sistemi birleştirmeye çalışmış ancak başarısız olmuşlar. Savaş dönemi başlayan ayrılık, sembolik olarak devam ediyor.

Nasa Stranka sivil toplum örgütü üyesi Amna Popovac bu durumu şöyle açıklıyor: Çocuğunuzu kreşe göndermek için Boşnak ya da Hırvat okullardan birini seçmeniz gerekiyor. Aynı okula gitseler de, bu iki farklı etnik grubun çocukları farklı sınıflarda ders görüyor. Bu çocuklar birbirlerinden ayrı olarak büyüyorlar. En büyük korkum, eğitim sistemini bu şekilde ayırarak gelecekte çıkacak olası bir karışıklık için kurumlar inşa ediyor olmamız.”

En son haberler

ARNAVUTLUK, TİKTOK VE SNAPCHAT’İ YASAKLAMAYI TARTIŞIYOR

ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİNE KARŞI PROTESTO DÜZENLENDİ

BOSNA HERSEK’TEN GELEN HASTA VAN’DA SAĞLIĞINA KAVUŞTU