Priştine’de ki Büyük Camii’ye Kim, Neden Karşı?

Bayram POMAK

Ekim 2012’de dönemin Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga ile dönemin başbakanı Hashim Thaçi’nin de katıldığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın yatırımıyla yapılacak olan Priştine Merkez Camii’nin temel atma töreni yapıldı. O dönemden bu yana bazı teknik nedenlerden dolayı caminin inşâtına başlanamadı. En son 15 Temmuz 2020’de caminin inşatına başlandı.

Caminin inşâsı başladıktan sonra sanki daha önce orada caminin olacağı belli değilmiş gibi medya bunu gündeme getirmeye başladı. Hemen hemen her akşam ekranlarda sözde analistler, sözde uzmanlar konuşmaya başladı. Bu konuşmalarda aslında kimin ne dediği çok fazla anlaşılmıyordu. Bağırılıyor, çağırılıyor, bir sürü cümle sarf ediliyor ama sonuçta ne denildiği anlaşılmıyordu.

Genellikle kullanılan cümleler:

‘‘Camii’ye karşı değiliz ama….’’ ile başlayan ve kendi içerisinde bir mantık bulunmayan cümleler.

‘‘21. y.y.’da geçmiş yüzyıllara ait mimari ile cami yapılmaz’’ diyen sözde mimarlar.

‘‘Bu cami siyasi bir cami…. bu yüzden yapılmaması gerekir’’ diyen sözde analistler bunu dillendirmeye başladılar.

Daha da önemlisi hemen hemen tüm programlara ‘sözde kariyerini’ İslam’a, Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ederek yapmış olan sözde gazeteci olan kişi davet ediliyordu. Şu anda ABD’de, ne yaptığı belli olmayan, FETÖ’cülerin kucağında dolaşan ismi lazım değil zât. Bu programlara neden ve hangi sıfatla katıldığını aslında kimse anlamadı. Stüdyoda ki analistler bile neden onun programa bağlandığına anlam veremiyorlardı. Onun bu işle ne alakası var? Sözde analiz yaptığını sanan, hiçbir entellektüel derinliği olmayan, aşağılık kompleksinden dolayı neredeyse ölecek olan bu kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine yalan yanlış bilgiler sallayıp durdu.

FETÖ Türkiye’de neredeyse artık tüm gücünü kaybetti. 15 Temmuz’dan sonra onların stratejisi artık dünyanın heryerinde Türkiye’nin yaptığı işleri karalamak ve bu projelerin aleyhine antipropaganda yapmak. İşte tam da burada şunu gözden kaçırmamak lazım. Yukarıda belirttiğimiz bu kişi bu süreçte neden sürekli medyada yer aldı? Bunu anlamak için bu kişinin ABD’de ki faaliyetlerine bakmak lazım. FETÖ’cülere yakın bir isim olan Alon Ben Meir’in dizinin dibinden ayrılmayan bu kişi ile Ben Meir’in yazdıkları ortak makaleleri okumak yeterli. Ben Meir’in Tweetlerine baktığınızda gerçekten o tweetleri o mu atıyor yoksa onun adına FETÖ’cüler mi atıyor ayırt edemezsiniz. Bunun dışında bu kişinin New York’ta sürekli şekilde FETÖ’nün tezlerini savunan ve FETÖ’cülerle birlikte konferanslara katıldığını da müşahade edebilirsiniz. Mesela bunlara bir örnek olarak 26 Eylül’de East Midwood Yahudi Merkezinde  yapılan sempozyumun katılımcılarına bakmakınca malum kişi, Alon Ben Meir, Harun Çelik (FETÖ okulu School Principal in New
Jersey’den katılmış/ FETÖ’cü), Hafsa Girdap görülüyor. Bu konferansı düzenleyen kuruma baktığınızda 15 Temmuz hain darbe girişimine katılmış olan FETÖ teröristleri adına lobicilik yapmak için kurulmuş olan ‘‘silencedturkey’’ kuruluşu.

Bütün bunları üst üste koyduğunuzda Camii’nin inşaatına başladığında yapılmak istenen bu algı operasyonunun tesadüf olmadığını göreceğiz. Camii’nin orda yapılacağı ve temelinin atıldığı 2012’den beri bilinmesine rağmen bu gürültünün çıkarılması tesadüf olamaz. Kaldı ki gerçekten camiinin yapılması Kosova’nın gündemi mi? Aynı günlerde Kosova, bir taraftan pandemiyle, bir taraftan ekonomik sıkıntılarla, diğer taraftan da Kosova Posta Telekomünikasyonu’nun iflasını tartışması gerekirken, camiyi konuşması tam anlamıyla suni bir gündemden öte bir şey değildir. Peki neden böyle suni bir gündemi medyanın çoğunluğu gündeme getirdi ve neden malum kişiye bu kadar çok yer verildi? Aslında bütün bu verileri ortaya koyduğumuzda cami meselesinde yaratılmak istenen algının arkasında da FETÖ’nün olduğunu göreceğiz. Türkiye’nin yurt dışında yaptığı tüm projeler de anti propaganda uygulayan bu yapı, caminin inşâtını başlamasını fırsat bilerek Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imajını kırmak amacıyla böyle bir işe kalkışt
ı. Elbette ki bu meselenin arkasında sadece FETÖ var diyemeyiz ama bu işin büyük bir bölümünde bu yapının olduğu açıktır.

Ancak her ne kadar böyle bir oyuna kalkışmış olsalar da hem FETÖ’cüler, hem de sözde cami inşâtı aleyhine gösteri yapmayı planlayanlar Kosova halkının feraseti ile ağızlarının paylarını aldılar. Protesto düzenleyen organizatörler bile gelen tepkiler karşısında o gün protestoya katılmadı. Protestoculardan çok medya mensubunun olduğu sözde protesto tam bir fiyaskoyla sona erdi.

Kim ne derse desin, ne yapmaya çalışırsa çalışsın Allah’ın izniyle o camii orada tüm ihtişamıyla inşâ edilecek ve bir Cuma günü binlerce kişinin katıldığı görkemli bir törenle açılacaktır. Nasıl ki, Yaşar Paşa Camii, Fatih Sultan Mehmet Camii, Sinan Paşa Camii ve diğer yüzlerce cami zamana meydan okuyarak dimdik ayakta durdularsa, Priştine’de ki Merkez Camii de yüzlerce yıl dimdik ayakta duracaktır. Bugün camiye karşı olan ve boş teneke gibi fazla ses çıkaranların esamesi bile okunmayacaktır. Nasıl ki Kosova halkının çoğunlu feraseti ile Osmanlı döneminde yapılan camiler için bunları yapanları hayırla yad ediyorsa şimdi ve gelecekte de Kosova halkı Kosova’ya ve Priştine’ye bu camiyi hediye eden Türk halkını şükranla ve hayırla yâd edecektir.

Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

En son haberler

KOSOVA VE KUZEY MAKEDONYA’DAN ORTAK SINIR KAPISI UYGULAMASI

UEFA SAHADAN ÇEKİLEN KOSOVA’YI HÜKMEN MAĞLUP ETTİ

MEHMETÇİK’TEN KOSOVALI ASKERLERE TÜRK ZIRHLISI “COBRA” EĞİTİMİ