PAHOR: BALKANLARDAKİ BARIŞ, TÜM ÜLKELER AB’YE KATILDIĞINDA KALICI OLACAK

Slovenya’nın eski Cumhurbaşkanı ve “Batı Balkanlar Dostları Enstitüsü” Müdürü Borut Pahor, Balkanlar’da kalıcı barışın ancak bölgedeki tüm ülkelerin Avrupa Birliği’ne katılmasıyla mümkün olacağını belirterek, istikrarlı tek yolun Batı Balkanlar’ın tamamının AB’ye entegrasyonu olduğunu söyledi.

Pahor, bunun Avrupa Birliği’nin resmi stratejisi olmadığını vurgulayarak, Brüksel’in şu anda Karadağ ve Arnavutluk’a öncelik verdiğinin açık olduğunu ifade etti.

Sırbistan’ın Politika gazetesine verdiği röportajda küresel gelişmelerin Batı Balkanlar üzerindeki etkilerini değerlendiren Pahor, bölgede barış ve temel istikrarın hâkim olduğu yönündeki yaygın kanaatin yanlış ya da en azından eksik olduğunu söyledi. Bu değerlendirmenin, siyasi ve güvenlik mimarisinin barışın sürmesi için yeterince sağlam olduğu varsayımına dayandığını belirten Pahor, bu görüşe katılmadığını dile getirdi.

“Buna ikna olmuş değilim. Barışın ancak Batı Balkanlar’daki tüm ülkeler AB’nin parçası olduğunda kalıcı olacağına inanıyorum. Ne yazık ki o noktaya kadar daha gidilecek uzun bir yol var. Sadece bu süreçte bölgenin güvenliğini tehlikeye atacak bir şey yaşanmamasını umut edebiliriz,” dedi.

Pahor, tüm bölge ülkelerinin AB’ye dâhil edilmesinin tek istikrarlı çözüm olduğunu yineleyerek, bunun Avrupa Birliği’nin resmi yaklaşımı olmadığını kaydetti. Brüksel’in Karadağ ve Arnavutluk’u öne çıkardığını söyleyen Pahor, “Bu iki ülke için elbette olumlu. Aynı zamanda Brüksel’e, ‘Bakın, genişleme süreci ilerliyor’ mesajıyla zarar gören genişleme politikasının itibarını nispeten kolay biçimde onarma imkânı sunuyor. Bu bir ilerlemedir, ancak Balkanlar’daki temel güvenlik sorununu çözmez,” ifadelerini kullandı.

Bölgede diyaloğu ve iş birliğini güçlendiren tüm girişimleri desteklediğini belirten Pahor, Berlin Süreci’ne verdiği desteği yineledi ve “Açık Balkan” girişimini de hatırlatarak, bu girişimde Belgrad ile Priştine arasında uzlaşı için bir fırsat gördüğünü söyledi.

“Bu bir güven testi idi, ancak ne yazık ki uzun sürmedi,” dedi.

Dayton Barış Anlaşması’nın imzalanmasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Bosna-Hersek’teki mevcut siyasi durumu ve ülkenin Avrupa yolunu da değerlendiren Pahor, Dayton Anlaşması’nın barışı sağladığını ve yalnızca Bosna-Hersek için değil, tüm bölgenin istikrarı açısından da kilit önemde olduğunu vurguladı.

Bununla birlikte, her barış anlaşması gibi Dayton’un da uzun vadede Bosna-Hersek’in işlevsel bir devlet olarak daha hızlı gelişmesini zorlaştıran uzlaşmalara dayandığını söyledi. Pahor, ülkenin anayasal yapısının hâlâ modern ihtiyaçlara göre güncellenmemiş olmasının Dayton’un hem gücünü hem de zayıflığını ortaya koyduğunu ifade etti.

“Bosna-Hersek AB üyesi olsaydı anayasal reform süreci çok daha kolay olurdu. Ancak Brüksel bu konuda farklı düşünüyor,” dedi.

Ukrayna’daki krizin diyalog yoluyla çözülmesi ihtimaline de değinen Pahor, Orta Doğu’da sağlanan ateşkesin ve Ukrayna’da beklenen olası ateşkesin ardından, Batı Balkanlar’da ciddi bir güvenlik olayının yaşanmaması konusunda son derece dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

“Böyle bir senaryonun mümkün olduğunu neredeyse kimse düşünmüyor, ben de istemiyorum. Ancak artık siyasetçi değilim ve siyasi olarak doğru konuşmak zorunda da değilim. Batı Balkanlar, harika insanlara ve büyük bir potansiyele sahip, Avrupa’nın çok güzel bir parçası. Fakat mevcut durum, beraberinde taşıdığı riskleri hafife almayacak kadar kırılgan,” değerlendirmesinde bulundu.

En son haberler

PRİZREN’DE “BALKANLARDA EDEBÎ TÜRLERİN GELİŞİMİ” SÖYLEŞİSİ DÜZENLENECEK

MEGA VE YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ’NDEN MİTROVİCA’DA ÖZGÜN MÜZİK GECESİ

SIRBİSTAN’DA YABANCI İŞÇİLER KORKU VE ÖNYARGIYLA KARŞI KARŞIYA