Kosova’da Siyasi ‘‘Darbe’’ ve Kosova – Sırbistan İlişkilerinin Geleceği

Bayram Pomak

Kosova, bağımsızlığını ilan ettikten sonra ki dönemden bu yana son yıllarda ki en çalkantılı siyasi günlerini yaşıyor. Haradinaj hükümeti kurulmadan önce başlayan siyasi çalkantılar bugüne kadar devam etmektedir. Özellikle 6 Ekim 2019 seçimlerinden sonra Kosova siyasi arenası olağanüstü zamanlardan geçiyor. Bütün dünya koronavirüs gündemi ile meşgul olurken, Kosova siyaseti ve kamuoyu hükümetin düşürülmesiyle meşgul oluyordu.

Yeni kurulmuş, halkın büyük desteğini almış, daha önce denenmemiş ve ortada dünyayı ilgilendiren bir pandemi konusu varken, yangından mal kaçırır gibi hükümetin düşürülmesinin nedeni Kosova’nın iç siyasetiyle alâkalı değildir. Balkanlar ve Kosova hakkında ABD ve AB arasında var olan derin anlaşmazlıklar bu dönemde açıkça günyüzüne çıktı. Devam eden Kosova-Sırbistan müzakere süreci son yıllarda gelişen bazı olaylardan dolayı çıkmaza girdi. Bu olayların başında Sırbistan mallarına uygulanan %100 gümrük vergisi ve Sırbistan’ın Kosova’yı tanıyan ülkeler üzerinden tanımalarını kaldırmaları için yaptığı lobi çalışmaları gelmektedir. Her ne kadar olayın görünen tarafında Sırbistan ile Kosova’nın yaptığı bu çalışmalar olsa da son zamanlarda meydana gelen olaylar perde arkasında başka meselelerin ortada olduğunu gün yüzüne çıkardı. Batılı ülkelerin izni olmadan herhangi bir adım atamayan Kosova ile Sırbistan, yapılan bu baskılara rağmen geri adım atmadılar. Aslında geri adım atmamalarının sebebi, perde arkasında sorunun çözümüyle alâkalı olarak Avrupa Birliği ile ABD arasında var olan derin görüş ayrılıkları yatmaktadır. Her iki ülkede de bu uluslararası aktörler adına hareket eden siyasiler bulunmaktadır ve bu siyasiler de uluslararası kuruluşların tavırlarına göre pozisyon almaktadırlar.

ABD ile AB arasında var olan görüş ayrılığı, sorunun nasıl çözüleceği konusunda yatmaktadır. ABD, Kosova ile Sırbistan’ın aralarında bir toprak alış verişi yapmak isterlerse bunu yapabileceklerini ve ABD’nin buna yardım edeceğini deklare etmesinde yatmaktadır. AB sınır değişiklikleri ile ilgili herhangi bir çözüme karşı olduklarını defalarca ifade etti. AB, bunun diğer ülkeler için bir model oluşturacağını ve Avrupa kıtasında bir çok sorunu da beraberinde getireceği gerekçesiyle karşı çıkmaktadır. Aslında AB kolaylaştırıcılığı ve gözetiminde başlayan müzakereler, çıkmaza girdikten sonra ABD bu konuda daha aktif rol almaya başladı. Bu sefer ABD ile AB arasında derin bir çekişme başladı. Almanya ve Fransa’nın 29 Nisan 2019’da  Berlin’de düzenlediği Balkan zirvesinde bu çekişme daha görünür hale gelmeye başladı. Her ne kadar tüm Balkan ülkeleri zirvede bulunsa da asıl mesele Kosova-Sırbistan sorunun konuşulması idi. Nitekim zirvede en fazla konuşulan ve tartışılan konu bu oldu.

Kosova delegasyonu Berlin’e varır varmaz görüştükleri ilk yetkili AB değil, ABD’nin Berlin Büyükelçisi Richard Grenell oldu. AB temsilcileri doğrudan olmasa da dolaylı yoldan bu konuda ki rahatsızlıklarını dile getirdiler. Zirveden hemen sonra Cumhurbaşkanı Thaçi, AB’yi sert bir şekilde eleştirmeye ve Kosova sorununun ABD masada olmadan çözülemeyeceğine ve AB’nin bu sorunu çözmede yetersiz kalacağını belirtti. Nitekim Berlin zirvesinden sonra Temmuz ayında planlanan Paris zirvesi yapılamadı. ABD’nin Berlin Büyükelçisi Grenell, Ekim ayında ABD’nin Kosova-Sırbistan diyaloğu özel temsilciliğine atandı. Bu hamle ile ABD diyalog konusunda AB’nin önüne geçmeye başladı. Grenell, her ne kadar Trump’ın sadık bir adamı ise de Almanya’da büyükelçi olduğu dönemde bazı olaylara müdahale ettiği gerekçesiyle Almanya’da sevilmeyen bir kişilik.

Kosova’da bulunan Haradinaj hükümeti düşürülerek, yeni bir seçime gidildi. 6 Ekim’de yapılan seçimlerden Vetevendosje partisi LDK’dan biraz daha fazla oy alarak birinci parti çıktı. Bu seçim sonuçları uluslararası çevreler tarafından beklendiği gibi değildi. Beklenen, LDK’nın birinci çıkarak LDK ile savaş kanadından olan partilerden oluşan bir hükümet kurulmasıydı. Bu hükümet, Sırbistan ile nihai anlaşmayı yapacak olan hükümet olacaktı. Ancak seçim sonuçları tüm matematiği alt üst etti. ABD ve AB, başbakan Kurti’den Sırbistan’a uygulanan %100 verginin bir an önce kaldırılması çağrısında bulundu. Kurti vergileri kademeli bir şekilde kaldıracağını ve ardından Sırbistan’la mütekabiliyet ilkesine dayalı olarak ilişki kuracağını belirtti. ABD ve AB, vergilerin şartsız bir şekilde derhal kaldırılması çağırısında bulundu. Çağrılara kulak asmayan Kurti hükümeti Kosova tarihinin en az ömürlü hükümeti olarak 51 gün sonra siyasi bir ‘‘darbe’’ ile düşürüldü. Kurti hükümetinin düşürülmesinden bir gün önce yine ABD ile AB arasında var olan görüş ayrılığı ortaya çıktı. Kosova’da bulunan AB büyükelçileri hükümetin devam etmesi için görüşmelere devam edilmesi çağrısında bulunurken, ABD özel temsilcisi Richard Grenell ile ABD Kosova büyükelçisi Kossnett attıkları tweetlerle hükümetin düşürülmesinden dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler.

Güvenoylamasından sonra Cumhurbaşkanı Thaçi, Vetevendosje’den yeni bir başbakan adayı göndermesini talep etti. Vetevendosje bu çağrıları dinlemedi ve Thaçi, hükümeti kurması için LDK’dan başbakan adayı talep etti. Thaçi’nin bu kararını Vetevendosje Anayasa Mahkemesine taşıdı. Anayasa Mahkemesi kararını vermeden önce ki süreçte LDK, diğer savaşçı kanadından olan partiler ve Sırp Listesi ile hükümeti kurmak için çalışmalara başladı. Süreç o kadar hızlı işliyordu ki siyasi partiler hemen anlaştı ve Anayasa Mahkemesi kararının, Thaçi’nin kararını leyhine çıkmasından hemen sonra bir kaç gün içerisinde başbakan Abdullah Hoti hükümetini kurdular.

Yeni hükümetin kurulmasında ki en büyük etken ABD özel temsilcisi Richard Grenell ve Cumhurbaşkanı Thaçi’dir. Nitekim Hoti hükümeti kurulduktan sonra Alman gazetesi “Frankfurter Allgemeine Zeitung’’ Kosova’da kurulan bu hükümet, hızlı bir pazarlık için kurulan Grenel hükümetidir diyerek, Grenl hakkında ‘‘Washington efendisi’’ terimini kullanmıştır. Aynı şekilde Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass, Almanya meclisi Bundestag’da yaptığı bir konuşmadai, ‘‘Kosova-Sırbistan diyaloğu AB gözetiminde devam etmektedir. Trump bu diyaloğa yardım etmek isterse, edebilir ama bizim amacımız masadan sınırların değiştirilmesiyle ilgili her türlü çözümü kaldırmaktadır. Böyle bir çözüm bizi sadece kör bir sokağa sokar ve daha bir çok sorunun yolunun açar’’, diyerek Almanya’nın bu konuda ki görüşünü net bir şekilde ifade etmiştir. Aynı şekilde Alman siyasetçi Sarrazin de, ‘‘Trump Kosova’yı kendi kolonisi gibi görüyor. Biz her türlü sınır değişikliğini masadan uzaklaştırmalıyız. Çünkü Arnavutlar ve Sırplar bunu istemiyor’’ diyerek, Almanya’nın bu politikasını desteklemiştir. Ancak, Almanya’da ki AFD partisi ve solcu partiler toprak alışverişine destek vererek, Sırpların kendi ana ülkeleri olan Sırbistan’a katılmaları gerektiği ve onları sadece Sırbistan’ın koruyacağını savunmaktadırlar.

Ancak Cumhurbaşkanı Thaçi, tamamen ABD yanlısı politikalarını devam ettirerek, AB Yüksek Temsilcisi Josep Borell ile AB Kosova-Sırbistan Özel Temsilcisi Miroslav Lajçak’ın Kosova-Sırbistan diyaloğu sürecinde yer almalarının doğru olmadığını belirtmektedir. İspanyol olan Borel ile Slovak olan Lajçak’ın ülkeleri tarafından Kosova’nın tanınmadığını belirterek, bu süreçte bu kişilerin Sırbistan lehine karar alacağını belirterek, bunlara karşı çıkmaktadır.

Hoti hükümeti kurulduğu ilk günden itibaren aldığı ilk karar Kurti hükümetinin Sırbistan’la ilişkilerde aldığı mütekabiliyet ilkesi esası kararını kaldırmak olmuştur. Bu karar ABD ve AB tarafından memnuniyetle karşılanmış ve diyalog sürecinin yeniden başlaması için önemli bir karar olarak değerlendirilmiştir.

Aslında yeni hükümetin tamamen nihai anlaşma meselesi için kurulduğu ayan beyan ortadadır. Bu hükümeti Cumhurbaşkanı Thaçi, PDK Başkanı Kadri Veseli ve LDK Başkanı İsa Mustafa, ABD adına nihai anlaşmayı imzalaması için kurdu. Hükümetin kurulması için en büyük lobi faaliyeti yapan PDK Başkanı Kadri Veseli, hükümetin kurulması için gereken oy çoğunluğunu sağladıktan sonra hemen ertesi gün basın toplantısı yaparak, seçimlere gidilmesini istediğini beyan ederek tribünlere oynamaktadır. Halbuki bu senenin sonuna doğru PDK’nın da bu hükümetin bir parçası olduğunu görebiliriz. Vetevendosje bütün bu süreç içerisinde bazı proteso provaları yaptı ancak, provaların ötesinde çok ciddi protesto hazırlıkları da mevcuttu. Yapılacak olan bu protestolar barışçıl protestolar olmayacaktı. Şiddet içerikli protestolar olacaktı ancak, Priştine’de bulunan bazı uluslararası çevreler Kurti’ye baskı/pazarlık yaparak protestoları durdurdu. Halihazırda Vetevendosje’nin ‘‘Seçim İstiyoruz’’ imza kampanyası devam ediyor. VV aktivistleri halen protestoların düzenlenmesini bekliyor ancak, önümüzde ki dönemde bu protestoların gerçekleşme ihtimali zayıf.

Sonuç olarak, sürekli şekilde bugüne kadar sadece Kosova için değil Balkanlar için de önemli olan Kosova – Sırbistan nihai anlaşmasının imzalanmasına aylar kaldı. Şimdilik sınır değişikliği seçeneğinin masadan kaldırıldığı konuşuluyor ama bu her iki taraf için de taviz verilemeyeceği anlamına gelmiyor. İkinci seçenek olan ve belki de Kosova için daha kötü olan seçenek, Kosova içerisinde kurulması planlanan yürütme yetkisi bulunan ‘‘Sırp Belediyeler Birliği’’dir. Kosova içerisinde 3. iktidar olarak isimlendirilen bu yapı, Bosna sınırları içerisinde bulunan Republika Sırpska’nın (Sırbistan Cumhuriyeti’nin) farklı bir versiyonu olacaktır ve bunun Kosova’ya getireceği zarar toprak alış verişinden daha fazla olacaktır. Zaten Sırbistan Kosova ile anlaşma yapıp tamamen sorunu ortadan kaldırmayı amaçlamıyor. Kosova’nın içerisinde bir yapı oluşturararak, o yapı üzerinden Kosova’yı kontrol etmeyi amaçlıyor. Bu yapının oluşturulması için Kosova Anayasasının değiştirilmesi gerekiyor. Nitekim anlaşmadan sonra Kosova Anayasası’da değiştirilecektir. Aynı şekilde Sırbistan Anayasası değiştirilecek ve ‘‘Kosova Sırbistan’ın Parçasıdır’’ ibaresi kaldırılarak, tanınmanın önü açılacaktır. Ancak kısa vadede Sırbistan’ın Kosova’yı tanıması beklenmiyor. Bunun yanısıra Kosova ile Sırbistan arasında bir ‘Sınır Hattının’ belirlenmesi de yapılacaktır.

Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki yıllardan beri devam eden tartışmaların artık sonuna gelmiş bulunmaktayız. Nihai anlaşmanın imzalanmasına artık yıllar değil aylar kaldığı ortadadır. Anlaşma, havuç sopa politikası çerçevesinde gerçekleşecek ve anlaşmadan sonra Sırbistan ve Kosova tavizler vermiş olacak ve anlaşmadan memnun olmayacaktır. Bu anlaşmadan en fazla ABD ve AB memnuniyet duyacak ve Sırbistan ile Kosova’ya belki de hiç bir zaman gerçekleşmeyecek olan milyarlarca dolar/euro yatırım vaadinde bulunacaklardır. Bu süreç içerisinde Başbakan Hoti’nin rolü Cumhurbaşkanı Thaçi’nin asistanı olmaktan başka bir şey olmayacaktır.

Nihai anlaşmadan sonra Cumhurbaşkanı Thaçi ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’i Nobel Barış Ödülüne aday olarak teklif edilmelerine şahit olabiliriz.

En son haberler

ARNAVUTLUK, TİKTOK VE SNAPCHAT’İ YASAKLAMAYI TARTIŞIYOR

ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİNE KARŞI PROTESTO DÜZENLENDİ

BOSNA HERSEK’TEN GELEN HASTA VAN’DA SAĞLIĞINA KAVUŞTU