Bayram POMAK
Son 30 yıldır, yani 1989’da Berlin duvarının yıkılmasından bu yana dünyanın sıkıntılı merkezleri her zaman Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar olmuştur. 90’lı yıllarda Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde ortaya çıkan savaşlar, 11 Eylül’den sonra ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgali ve sözde ‘‘Arap Baharı’’ olarak Arap ülkelerinde devam eden olaylar sonucu ortaya çıkan otorite boşlukları Türkiye’nin güvenliğini ciddi derecede tehlikeye sokmuştur. Irak ve Suriye’de otorite boşluğu oluştuktan sonra ortaya çıkan DAEŞ ve Türkiye’nin uzun yıllar mücadele ettiği terör örgütü PKK bu boşlukları kullanarak Türkiye’nin sınırlarında yeni yeni eylem metotları geliştirmiştir. Bütün bu gelişmeler doğrudan Türkiye için tehdit oluşturmuştur.
Türkiye, etrafında oluşan bu ateş çemberinden çıkabilmenin yolunun yerli ve milli silah teknolojisinden geçtiğini görerek bunu devlet politikası olarak belirlemiştir. Nitekim Türkiye’nin attığı bu adımlar sayesinde bölgede Türkiye’ye kurulmak istenen tuzaklar bozulmuştur. Özellikle silah satan ülkeler son yıllarda Türkiye’ye doğrudan olmasa da dolaylı olarak ambargo uygulamaya çalışmışlardır. Türkiye’nin verdiği silah siparişlerini sürüncemede bırakmışlar, türlü türlü zorluklar çıkarmışlar ve silah vermemek için her türlü bahaneyi uydurmuşlardır. Ancak bu Türkiye’nin önünü kapamasından ziyade, açmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli olarak bu konu hakkında kullandığı ‘‘kötü komşu insanı ev sahibi yapar’’ atasözüyle ifade ettiği gibi Türkiye kendi silah sanayisini daha fazla geliştirmeye ve millileştirmeye başlamıştır.
Türkiye’nin daha önce attığı bu adımlar bugün artık meyvesini vermeye başlamıştır. Bu adımlar sayesinde Türkiye silah sanayisinin yerlilik oranını %20’lerden % 70’lere çıkarmıştır. Bu oran sayesinde artık başka bir ülke Türkiye’nin dış politikasına kolay kolay müdahale edemez hale gelmiştir. Bu teknoloji sayesinde Türkiye Libya’da darbeci Hafter’i durdurmuş ve Libya’da ki oyunu bozmuştur. Türkiye inşa ettiği milli araştırma gemileri sayesinde Doğu Akdeniz’de gaz arama çalışmaları yapabilmekte ve yapılan baskılara göğüs gerebilmektedir. Aynı şekilde Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör devletinin önünü Türkiye bu yerli ve milli silahlarıyla ve ayrıca dünyada büyük yankı uyandıran İHA ve SİHA’larıyla kesmiştir. İHA ve SİHA’lar en son Azerbaycan Ermenistan çatışmalarında kullanılmış ve Ermenistan’a büyük zayiatlar vererek işgal edilmiş Karabağ topraklarının bir kısmını geri almıştır. İHA ve SİHA teknolojisi bölgede yapılan savaşların seyrini değiştirmiştir.
Türkiye bu hamleleriyle kendi savunma sistemini güçlendirirken aynı zamanda silah ihraç eden ülkeler listesine de girmiştir. Dünyanın en saygın savunma sanayi listesi ‘‘Defence News Top 100’’ listesine 2020 yılı itibariyle 7 Türk şirketi girmiştir. Bu şirketler ASELSAN, TUSAŞ, BMC, ROKETSAN, STM, FNSS, HAVELSAN şirketleridir. Bu şirketlerin yanında dünyanın da ilgisini çeken İHA ve SİHA’ları üreten BAYKAR grubu da Türkiye’nin silah sanayisinde önemli rol oynamaktadır. Dünyanın değişik ülkeleri İHA ve SİHA’ların başarılarını gördükten sonra bunları satın alarak kendi askeri envanterlerine koymayı planlamaktadır.
Türkiye’nin savunma sanayiinde ki bu başarısı Kosova için ne ifade etmelidir? Kosova, bulunduğu coğrafya ve siyasi konum itibariyle savunmasını her zaman güçlü tutmak zorunda olan bir ülkedir. Her ne kadar 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmiş olsa bile sorunun halen çözülmediğini görüyoruz. Uzun zamandan beri ifade edilen Sırbistan’la nihai anlaşma meselesi vs… Bu anlaşma olsa bile sorun çözülmeyecektir. Anlaşmadan sonra yeni bir sorun daha doğacaktır;“Sırp Belediyeler Birliği” ki bu anlaşma Kosova’nın Bosnalaşmasını getirecektir. Sırp Belediyeler Birliği Sırbistan ile Kosova arasında Bosna’da ki Brçko bölgesine benzer yeni bir durum ortaya çıkaracaktır. Dolayısıyla Kosova’nın başında her zaman Sırbistan gibi bir tehdit olmayadevam edecektir. Bundan sonra bölgede savaş, çatışma gibi şeylerin olmayacağına ve Sırbistan’ın Kosova için bir tehdit oluşturmayacağına inanmak saflık olur. Anlaşmadan sonra da Kosova, Bosna Hersek ve Makedonya Balkanlarda ilerde çatışma çıkabilecek noktalar olarak kalmaya devam edecektir. Bu noktada Türkiye’nin silah sanayisinin güçlü olması neden önemlidir? Türkiye Kosova sorunun içerisinde her zaman yapıcı rol oynamış ve Kosova’nın her zaman, her alanda ve platformda yanında olmuştur. Bu bakımdan Kosova’nın kendini savunabilmesi için Türkiye’nin savunma sanayiine ihtiyacı vardır. Diğer taraftan Sırbistan sürekli bir tehdit halinde iken, sürekli Çin’den ve Rusya’dan silah satın alarak silahlanması karşısında Kosova kendi tedbirlerini almak zorundadır. Buradaki en büyük engellerden biri de uluslararası toplumdur çünkü uluslararası toplum Kosova’nın ağır silahlar elde etmesinin önünde en büyük engeldir. Ancak Kosova’nın burada bir saldırı stratejisine değil savunmaya yönelik bir silahlanmaya gitmek mecburiyeti vardır. Meşru müdafaa her devletin hakkıdır!!!
Her ne kadar Kosova ile Sırbistan devlet ve askeri güç bakımından kıyaslanamayacak bir noktada olsalar bile artık yeni nesil savaşlarda sizin askeri gücünüzün değil askeri teknolojik gücünüzün ne kadar ileri noktada olduğu önemlidir. Bu bakımdan Kosova Türkiye’nin gelişen silah gücünü iyi takip etmeli, orada olan gelişmeleri görmeli ve buna sevinmelidir. Çünkü Türkiye her alanda olduğu gibi yarın Kosova’da oluşabilecek bir kriz durumunda da Kosova’nın yanında olacaktır. Tarih buna şahittir!!!