Köşe Yazıları

Bulgaristan Parlamento Seçimleri hakkında tespitler

Balkanlar Araştırmacısı Erdem Eren Timeturk için 4 Nisan 2021 tarihinde yapılacak olan Bulgaristan Parlamento Seçimleri ile ilgili yazı kaleme aldı. İşte 4 Nisan 2021 tarihinde yapılacak olan Bulgaristan Parlamento Seçimleri ile ilgili Balkanlar Araştırmacısı Erdem Eren’in Timeturk için kaleme aldığı o yazı; 4 Nisan 2021’de Düzenlenecek Bulgaristan Parlamento Seçimleri Hk. 4 Nisan 2021’de Bulgaristan’da Parlamento Seçimlerinin düzenlenmesi planlanıyor. Bu seçimde GERB hükümetinin ve Başbakan Boyko Borisov’un devrilip devrilmeyeceği büyük bir merak konusu olarak öne çıkıyor. 4 Nisan seçimine gidilen süreçte Bulgaristan; son 4 yılda 3 seçim yaşadı. Bunlar; 2017 erken genel seçimleri, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimleri ve 2019 yerel seçimleridir. Bu seçimler genel olarak incelendiğinde GERB’in Borisov’un güç kaybetmediği aksine güç kazandığı görülse de dünyadaki tüm ülkeleri ekonomik ve siyasal olarak […]

-

Albin Kurti Kudüs’e Gider mi?

Bayram Pomak Son üç yıldır Kosova siyasetinde olan gelişmeler tam anlamıyla baş döndürücü. Sürekli seçimlerin yapılması, liderlerin Lahey’e götürülmesi gibi birçok büyük olay… Normal şartlarda değil Kosova, gelişmiş ülkelerin bile kolay kolay kaldıramayacağı hadiselerdir. Pandemi döneminde bile tüm dünya kapanırken Kosova, mevcut hükümeti düşürmekle meşguldü. Tabii ki bunların hepsi Kosova’nın iç siyasetiyle sınırlı şeyler değildi. Çünkü 2019 parlamento seçiminden Kosova halkının istediği ama uluslararası toplumun işine gelmeyen bir sonuç çıkmıştı. Nitekim 51 gün sonra da Kurti hükümeti gitti. Düşürülen Kurti hükümetinden sonra kurulan Hoti hükümeti 4 Eylül 2020’de Washington’da Sırbistan’la ekonomi ağırlıklı bir anlaşma imzaladı. Ancak anlaşma maddelerinden öne çıkanı ve tartışma yaratanı İsrail ile alakalı olanı oldu.Bu maddeye göre Kosova ve İsrail diplomatik ilişki kuracak, Sırbistan ise Tel Aviv’de […]

-

ABD ile Yunanistan’ın Batı Trakya Planları: Askeri Üs ve Lozan Barış Antlaşması’nın İhlali Meselesi

Küresel güçlerin Batı Trakya’da neyin peşinde? ABD ve Yunanistan’ın Batı Trakya planları ne? Merak edilenler Eren Erdem’in yazısında. Batı Trakya’da özellikle son dönemde küresel güçlerin çok ciddi bir ilgi ve yapılanması söz konusu. ABD Dedeağaç’a askeri üs kurdu ve silah yığıyor. Yakında İskeçe’de Yunan Ordusu ile tatbikat yaapacağı duyuruldu. Rusya bölgeye konsolosluk açtı ve alanı ABD’ye bırakmak istemiyor. Çin’in de sessiz sedasız kendi planları olduğu biliniyor. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Eren Erdem 2018’de konuya dikkat çekmiş ve meseleyi analiz etmiş. Konunun önemine binaen katkı olarak ilgililerine sunuyoruz. Eren Erdemin “ABD ile Yunanistan’ın Batı Trakya Planları: Askeri Üs ve Lozan Barış Antlaşması’nın İhlali Meselesi” başlıklı analizi şöyle: • Geçtiğimiz günlerde Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos Türkiye’yi de yakından ilgilendiren skandal bir öneri de bulundu. Kammenos, ABD’nin Yunanistan’da yeni askeri üsler kurarak, kalıcı […]

-

Balkanlar’da Ortodoksluk Türkler Sayesinde Var

Yunanistan Başpiskoposu İeronimos, İslamiyet ve Müslümanlar aleyhine konuştu. Halbuki Osmanlılar’ın Rumeli fetihleri, Balkanlar’da Katolikleştirilmek üzere olan Ortodokslar’ı mezhep değiştirmekten kurtarmış, bugünkü Yunanlılar’ın dedeleri, Türkler’i “Bizi Katolikler’in elinden kurtar” diye davet etmişlerdi 14. yüzyılın son çeyreğinde Balkanlar siyasi bakımdan birlik halinde değildi. Balkanlar, birçok devletçikler ve feodal senyörlükler halinde parçalanmıştı. Aralarındaki rekabet ve çekişmeler Osmanlılar’a karşı birlikte hareket etmelerini engellediği gibi, Türkler’le birbirlerine karşı işbirliği yaptıkları için Osmanlı fetihlerini kolaylaştırdı. Rahmetli Halil İnalcık Hocamız, araştırmalarında Türk fetihlerinin nasıl olduğunu teferruatlı olarak anlatır. Yunanistan Başpiskoposu İeronimos ORTODOKSLUK KURTULDU Balkanlar, Stefan Duşan (1331- 1355) idaresinde kurulan bir Sırp İmparatorluğu suretiyle birliği kazanır gibi olmuştu. Ancak Duşan’ın 1355’te ölümünden sonra devlet hızlı bir şekilde parçalandı. Halil İnalcık, Sırp İmparatorluğu’nun zayıflamasından sonra Osmanlılar’ın, Balkanlar’da hamilik rolünün başladığını söyler. İki büyük devlet, kuzeyde Macaristan, batıda ve güneyde ise Venedik, siyasi parçalanmadan istifade […]

-

Kosova’da klasik erken seçimlerden biri

Kosova’da bir tevafuk olsa gerek 14 Şubat Sevgililer gününde yine bir erken seçim olacak. Yine, yeni yeniden… Kosova’da Erken Seçim Bilindiği gibi Kosova’da 6 Haziran 2019’da en son yapılan genel seçimlerde Kendin Karar Al Hareketi (Vetëvendosje), seçimlerde ikinci sırada yer alan Kosova Demokratik Birliği (LDK) ile 4 ay süren müzakerelerin sonunda bir koalisyon hükümeti kurmuş, 3 Şubat’ta Kendin Karar Al Hareketi lideri Albin Kurti Kosova’nın Başbakanı olmuştu. Bu seçimlerde Kosova’da kayıtlı 1 milyon 938 bin 869 seçmenin yüzde 44,18’i (Yarısından azı) oy kullanmıştı. Pandemi sürecinden yararlanan bir takım güçler değişik siyasi oyunlarla bu koalisyonu bozdular. Pandemi nedeniyle kendi derdine düşen Kosova halkı, sokağa çıkma yasaklarının da etkisiyle bu olaya gerekli tepkiyi dahi veremeden oldubittiye getirildi ve adeta sivil bir darbe […]

-

Türkiye-Arnavutluk Stratejik Ortaklık Anlaşması ve Arnavutluk’ta FETÖ meselesi

Bayram POMAK Haxhiu, bu anlaşmaların daha önce yapılmasına rağmen törenle şimdi ortaya atılmasının asıl nedeninin, gizlenmeye çalışılan daha önemli meselelerin örtbas edilmek istenmesi olduğuna dair bir açıklama yaptı ve Edi Rama’nın Ankara’dan döndükten hemen sonra Atina’ya gitmesinin (Ankara tarafından), Atina için bir mesaj niteliği taşıdığını iddia etti… 6 Ocak’ta Arnavutluk Başbakanı Edi Rama tarafından Ankara’ya yapılan ziyaret ile iki ülke arasında birçok alanda işbirliği anlaşması imzalandı. Arnavutluk ile Türkiye her zaman dostane ilişkiler yürüten ve işbirliği içerisinde olan iki ülke olmuştur. 1997 yılında Arnavutluk’ta çıkan iç savaş bahanesiyle Yunanistan, Arnavutluk’un güneyine Yunan azınlığı koruma amacıyla asker yerleştirmek istemiş, fakat dönemin Başbakanı Tansu Çiller buna karşı çıkmıştır. Türkiye’nin itirazları sonucu Yunanistan, Arnavutluk’a asker yerleştirememiştir. Bu hâdise, Arnavutların hâfızasında önemli bir yer tutmakta […]

-

Toplumsal Cinnet (İntiharlar ve Cinayetler)

Yazar: Bayram POMAK Son zamanlarda gün geçmiyor ki Kosova medyasında yeni bir intihar veya cinayet haberi yer almasın! Bu haberler haliyle hepimizi ürkütüyor ve endişelendiriyor. Bir toplum içinde yaşayan birey, toplumunda meydana hadiselere kayıtsız kalmamalıdır. Kayıtsız kalınan her olayın bir gün mutlaka hepimizin kapısını çalacağı muhakkaktır. Yeryüzünde ilk kan Hz. Âdem’in oğlu Kabil’in eliyle dökülmüş ve insanlık tarihi boyunca da devam etmiştir. İntihar ve Cinayetten daha tehlikeli olan bu tür olayların toplumda normalleşerek alışılmış fenomenler haline gelmeye başlamasıdır. Toplumda her geçen gün kanser hücresi gibi çoğalan bu fenomenler artık alarm verir boyuta ulaşmıştır. Devlet, bu olaylara ciddiyetle eğilmeli ve üzerine gitmelidir. Fakat bu meseleye sadece psikolojik veya ekonomik yönden yaklaşılarak yalnız devlet kurumlarının müdahalesinin beklenmesi yeterli olmadığı gibi doğru da […]

-

Özel Mahkeme’nin Dayandığı Dick Marty Raporunun İddiaları Neleri İçeriyor?!

Kosova siyasetinin en tesirli dört temel ismi, bu ayın başlarında tutuklandı. Bayram POMAK Kasım ayının ilk haftası Kosova, eski Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) üst düzey komutanlarının tutuklanmalarıyla gündeme oturdu. Doksanlı yıllarda UÇK yöneticileri olan bu kişiler bugüne ve son 20 yıllık Kosova tarihine damga vurmuş isimlerdir. Bunlardan biri daha önce başbakanlık görevini yürüten ve tutuklandığı güne kadar da cumhurbaşkanlığı yapmış olan Haşim Thaçi. Tutuklamalarda öne çıkan isimlerden bir diğeri eski UÇK istihbarat şefi ve bugün Kosova Demokratik Partisi’nin (PDK) başında bulunan Kadri Veseli. Yakup Krasniqi eski meclis başkanı, Recep Selimi ise halihazırda milletvekilliği yapan bir isim. Aslında bu tutuklamalar Kosova kamuoyu için çok da sürpriz olmayan gelişmeler; çünkü bu tutuklamaların olacağı konusunda kimsenin şüphesi yoktu. Mesele yalnızca bunun ne zaman […]

-

Osmanlı’nın Balkanlar’da kalıcılığını kesinleştirdiği zafer: 2. Kosova Muharebesi

Türkleri Balkanlar’dan, Doğu Avrupa’dan uzaklaştırmak için yapılan son girişim olan 2. Kosova Muharebesi, Sultan 2. Murad’ın öncülüğünde Osmanlı’nın bu coğrafyada varlığını kesinleştirdiği zafer olarak tarih sayfalarında yerini aldı. Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Sezai Sevim, 572 yıl önce Sultan 2. Murad döneminde yaşanan 2. Kosova Muharebesi’nin, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki kalıcılığını kesinleştiren zafer olduğunu söyledi. Sevim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1448 yılının ekim ayında yaşanan savaşın, Haçlıların Osmanlı Devleti’ni Balkanlar’dan, Doğu Avrupa’dan atma girişimlerinin sonuncusu olduğunu anlattı. Bu savaşın, Hristiyan dünyasının birlikte hareket ettiği, fırsatı ganimet bilen Avrupa devletlerinin, tahta yeni çıkmış bir padişahın (Fatih Sultan Mehmed) beceri kuvvetinin yüksek olmadığı ortamdan istifade etme girişimi olduğunu belirten Sevim, şöyle devam etti: “Balkanlar ve Doğu Avrupa’nın bazı […]

-

Kosova Türkiye’nin Savunma Sanayiini Takip Etmeli

Bayram POMAK Son 30 yıldır, yani 1989’da Berlin duvarının yıkılmasından bu yana dünyanın sıkıntılı merkezleri her zaman Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar olmuştur. 90’lı yıllarda Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde ortaya çıkan savaşlar, 11 Eylül’den sonra ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgali ve sözde ‘‘Arap Baharı’’ olarak Arap ülkelerinde devam eden olaylar sonucu ortaya çıkan otorite boşlukları Türkiye’nin güvenliğini ciddi derecede tehlikeye sokmuştur. Irak ve Suriye’de otorite boşluğu oluştuktan sonra ortaya çıkan DAEŞ ve Türkiye’nin uzun yıllar mücadele ettiği terör örgütü PKK bu boşlukları kullanarak Türkiye’nin sınırlarında yeni yeni eylem metotları geliştirmiştir. Bütün bu gelişmeler doğrudan Türkiye için tehdit oluşturmuştur. Türkiye, etrafında oluşan bu ateş çemberinden çıkabilmenin yolunun yerli ve milli silah teknolojisinden geçtiğini görerek bunu devlet politikası olarak belirlemiştir. Nitekim Türkiye’nin attığı bu […]

-

Kosova-Sırbistan Anlaşması Gerçekte Kimlerin İşine Yarıyor

Bayram POMAK Geçtiğimiz 4 Eylül tarihinde Beyaz Saray’da bir tarafta Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, ortada ABD Başkanı Donald Trump ve diğer tarafta da Kosova başbakanı Abdullah Hoti anlaşma imzaladılar. Aslında bu anlaşmanın Haziran ayında yapılması planlanıyordu ancak Kosova Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi’nin Washington’a giderken Özel Mahkeme tarafından iddianamesinin açıklanması, yapılan tüm hazırlıkları ve planları iptal ettirdi. Bunun üzerine yeni bir denemeyle anlaşma Eylül ayına ertelendi ve en sonunda anlaşma imzalandı. Ancak yapılan anlaşma gerçekten bazı kesimler tarafından abartıldığı kadar tarihi miydi yoksa Trump’ın seçimlerden önce kendisi için gereken bazı dış politika başarıları için kullanılmış bir gösteri miydi? Kosova – Sırbistan görüşmeleri çıkmaza girdikten sonra ABD Kosova Sırbistan görüşmeleri özel temsilcisi Richard Grenell’in girişimleriyle Kosova’da hükümet düşürüldü, hükümet kurduruldu vs. Yapılan yorumlarda […]

-

Yunanistan uluslararası hukuka rağmen imkansızı zorluyor

Yunanistan, Türkiye’ye yakın Yunan adalarında tam kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) talebiyle aşırıcı tutumunu sürdürmeye devam ediyor. Yunanistan‘ın adalara deniz yetki alanları bakımından istisnasız ve koşulsuz olarak “tam etki” verilmesi gerektiğine yönelik tezinin, uluslararası mahkemelerce benzer durumlarda alınan kararlar incelendiğinde, imkansızı zorladığı görülüyor. Gerek bölgede hidrokarbon rezervlerinin bulunduğunun anlaşılması gerek Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin (GKRY) Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nin haklarını göz ardı ederek attığı tek taraflı adımlar ışığında, Doğu Akdeniz son yıllarda uluslararası gündemin üst sıralarında yer alıyor. Kıbrıs Adası’nın tek hakimi gibi davranan GKRY’nin 2003, 2007 ve 2010 yıllarında sırasıyla Mısır, Lübnan ve İsrail’le imzaladığı anlaşmalar Türkiye tarafından tanınmıyor. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının kıyıdaşlar arasında uluslararası hukuk, hakkaniyet ilkesi ve özel durumlar […]

-

Balkanlar’da ‘normalleşme’ gerekçesiyle siyasi süreçler kontrol altına alınıyor

Admir Fazlagikj   Kosova ile Sırbistan liderleri tarafından Beyaz Saray’da imzalanan “ekonomik ilişkilerin normalleşmesi” anlaşması, bugüne kadar AB gözetiminde gerçekleşen diyalog süreçlerinin artık ABD kontrolüne girdiği şeklinde yorumlanabilir. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin geçtiğimiz asrın 90’lı yıllarında dağılmasıyla bu yapının parçası olan devletlerin bağımsızlığını ilan etmesi, Balkanlarda henüz çözüme kavuşturulamayan, ancak uluslararası aktörlerin bunlardan yararlanabilmek için mümkün olan her yolu denedikleri birçok sorunu gün yüzüne çıkardı. Son yıllarda Balkanlar’da, uluslararası toplumun çözümü için olağanüstü ilgi gösterdiği üç açık sorun olduğu herkesçe biliniyor. Bunlar; Makedonya ile Yunanistan arasında var olan ancak 2018 yılında imzalanan Prespa Anlaşması ile ismini Kuzey Makedonya olarak değiştirmesiyle sona eren, çeyrek asrı aşkın isim sorunu; ikincisi Kosova-Sırbistan diyalogu; sonuncusu da Bosna-Hersek’in işlevsizliği, yani savaşın ardından Federasyon ve Sırp Cumhuriyeti […]

-

Kosova-Sırbistan ‘Anlaşması’: Bol gürültü, bahse değmez muhteva

Dr. İdlir Lika Trump yönetimi, 4 Eylül’de Beyaz Saray’da Kosova ve Sırbistan arasında -en başından beri çarpık bir yapıda olagelen- normalleşme sürecini bir sonuca bağlamak kastıyla iki ülkenin heyetlerine ev sahipliği yaptı. Trump yönetimi, 4 Eylül’de Beyaz Saray’da Kosova ve Sırbistan arasında -en başından beri çarpık bir yapıda olagelen- normalleşme sürecini bir sonuca bağlamak kastıyla iki ülkenin heyetlerine ev sahipliği yaptı. Oval Ofis’te düzenlenen gösterişli imza töreninde Sırbistan ve Kosova, bir dizi taahhüde imza koyarak münasebetlerini “ekonomik normalleşme” ekseninde ilerletmeyi kabul etmiş oldular. Oval Ofis’te imzalanan şey açıkça Trump’ın yeniden seçim amaçlarına hizmet etmeye matuf kısa vadeli bir hedefe sahip ve Beyaz Saray’ın Kosova-Sırbistan diyaloğunu ilerletme yönünde uzun vadeli yahut herhangi bir taahhüdünü yansıtmıyor. Ne var ki her iki tarafın […]

-

Avrupa Birliği’nin Batı Balkan politikası

Yakın zamana kadar, Batı Balkanların AB’ye tam üyeliği konusunda, AB tarafının isteksizliğine bağlı olarak yaşananlar, yeni bir sürece girmiş görünüyor. Eski Yugoslavya 1991 yılında dağılmaya başlamasıyla hızlı bir iç savaş sürecine girdi. Bilhassa kendisini eski Yugoslavya’nın doğal mirasçısı gören Sırbistan, bağımsızlığı askeri çözümde görerek eski Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan eden diğer ülkelere saldırdı. Slovenya ve Hırvatistan’ın Sırbistan’ın gazabından kurtarılıp Avrupa Birliği’nin (AB), daha doğrusu Almanya’nın koruma şemsiyesi altına alınması ve sonradan bu ülkelerin AB tam üyeliğine alınması, bu süreçte önemli siyasi olaylardan biri olarak öne çıkıyor. Geride kalan ülkeler arasında başlayan savaşlar ve çekişmeler, bölgedeki sorunların derinleşmesine yol açtı; halihazırda çatışmalar sona ermiş görünse de, bu durum geçmişten gelen sorunların etkisiyle bölgeyi barut fıçısı haline getirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından, AB üyesi olmayan, eski Yugoslavya’dan doğan […]

-