“Mavi bebek” sendromu olarak da bilinen siyanotik doğumsal kalp hastalığı “Fallot Tetralojisi” ile dünyaya gözlerini açan Bosnalı 7 aylık Vinko Jukiç, Türkiye’de geçirdiği iki kalp ameliyatının ardından sağlığına kavuşarak ailesiyle ülkesine döndü.
Doğuştan kalp hastalığı bulunan Bosnalı 7 aylık Vinko Jukiç, Türkiye’de geçirdiği iki kalp ameliyatının ardından sağlığına kavuştu.
Bosna Hersek’in bir köyünde yaşayan 7 yıllık evli Tanya ve Josip Jukiç çiftinin ilk çocuğu Vinko, “mavi bebek” sendromu olarak da bilinen siyanotik doğumsal kalp hastalığı “Fallot Tetralojisi” ile 7 ay önce dünyaya gözlerini açtı.
Doktorlar, hastalığı nedeniyle akciğer atardamarları iyi gelişmeyen, akciğerlerine giden kan akımı az olan, kalbindeki karıncıklar arasında bir delik bulunan ve vücuda giden ana atardamarları normal yerinden sağa doğru kayan bebeğin hayata tutunabilmesi için ameliyat olması gerektiğini söyledi.
Jukiç ailesi, ülkelerinde yeterli tedavi imkanı bulunmadığı gerekçesiyle doktorları tarafından Türkiye’ye yönlendirildi. Türkiye’ye ambulans uçakla getirilen bebek, Acıbadem Bakırköy Hastanesinde tedavi altına alındı.
İlk ameliyatını 1 aylıkken geçiren ve sonraki 6 aylık süreçte damarlarında düzelme gözlemlenen Vinko Jukiç, ikinci kez ameliyata alınıp “düzeltme operasyonu” yapıldıktan sonra tamamen iyileşerek, ailesiyle birlikte vatanına sağlıklı bir şekilde döndü.
“Yaşıtlarına çok benzer bir hayat yaşayacak”
Vinko bebeğin ameliyatlarını gerçekleştiren Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kenan Yalçınbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 100 bebekten 1’inin doğumsal kalp hastalıklarıyla hayata geldiğini ancak bu rahatsızlıkların hepsinin kritik seviyede olmadığı için hemen müdahale gerektirmediğini söyledi.
Bu hastalıklardan bazılarının ise bebeklerin hayatta kalabilmeleri için yaşamlarının ilk günlerinde ameliyat olmalarını zorunlu kıldığını belirten Yalçınbaş, Vinko’nun da bu grupta yer alan ve “Fallot Tetralojisi” denilen doğumsal bir kalp hastalığının ileri formuna sahip olduğunu anlattı.
“Fallot Tetralojisi”ndeki temel problemlerin çocukların mor olması ve akciğerlerine yeterince kan gitmemesi olduğunu ancak bazı çocuklarda bu durumun bir ameliyatla düzeltilebildiğini aktaran Yalçınbaş, şöyle devam etti:
“Ancak Vinko’nun akciğer atardamarları da çok küçüktü, gelişmemişti. O yüzden ilk aşama ameliyatı gerekiyordu. İlk ameliyatta akciğer atardamarına giden yolu genişlettik ve büyümesini sağladık. 7 aylık olunca düzeltme ameliyatını yaptık. Kalbin karıncıkları arasındaki deliği kapattık. Yine akciğer atardamarına giden yolun yapısını normale yakın bir hale getirdik. Kalp şu anda normal bir kalbe çok yakın şekilde çalışıyor, morluğu kayboldu ve bundan sonra da yaşıtlarına çok benzer bir hayat yaşayacağını ümit ediyoruz.”
Prof. Dr. Yalçınbaş, Vinko bebeğin artık hem Bosna’daki hem Türkiye’deki çocuk kardiyologları tarafından takip altında olacağına değinerek, “Genel olarak Vinko için çok zor bir yaşam olmayacak çünkü düzeltme ameliyatlarından sonra normale çok yakın bir hayat oluyor. Bir tek, aşırı yorucu bazı faaliyetlerden kaçınması gerekiyor. Onunla ilgili eğitim veriliyor. Bazı ilaçlar gerekebiliyor. Onlarla ilgili dikkat etmeleri gereken bir süreç var ama Vinko için oldukça iyi bir gelecek hayal ediyorum.” diye konuştu.
“Doğumsal kalp hastalığı gibi kritik ameliyatlarda hemen Türkiye akıllara geliyor”
Yabancı ülke vatandaşlarının sağlık hizmeti almak için Türkiye’yi tercih etmelerine ilişkin Yalçınbaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de tıp çok ileri bir seviyede. Gerçekten bununla gurur duymalıyız. Devletimiz, Sağlık Bakanlığımız bu konuda dünyayla aynı seviyede. Her türlü imkan var. Bundan dolayı Balkanlar, Kafkaslar ve Arap ülkeleri gibi çevremizdeki bölgelerde doğumsal kalp hastalığı gibi kritik ameliyatlar gerektiğinde hemen Türkiye akıllarına geliyor. Artık Avrupa ve Amerika’ya gitmek yerine hem kültürel bağlantılar hem tıpta buralarla aynı seviyede olunması hem de kolay anlaşabileceklerini ve daha sonra takip için gelip gidebileceklerini düşündükleri için Türkiye artık ilk akla gelen ülke oldu.
Bunun yanı sıra, devletimizin uluslararası hastaların tedavisi konusundaki politikası, Sağlık Bakanlığının teşvikinin yanı sıra sağlık grubumuzun da bu konuda ciddi bir çalışması var. 10 yılı aşkın bir süredir uluslararası hasta ofisimiz var. Bununla ilgili birçok görevli çalışıyor. Balkan ülkeleri, Kafkaslar, Türk Cumhuriyetleri, Arap ülkeleri gibi yerlerden hastalar bize ulaşabiliyor, danışıyorlar. Bu şekilde hastalar bize geliyorlar, ameliyatlarını olup sağlıklarına kavuşup, dönüyorlar. Aynı zamanda ekip çok iyi. Çünkü çocuk kalp ameliyatları zor ve bu 1-2 kişinin yapacağı bir iş değil. Burada 50’den fazla görevli var bu iş için. Bütün bu kalabalık ekip büyük bir uyum içerisinde çalışarak başarılı sonuçlar alabiliyoruz.”
“Türkiye’ye geldiğimizde kalbimizdeki ağırlık üzerimizden çekildi”
Anne Tanya Jukiç, hamilelik döneminde Vinko’nun rahatsızlığını bilmediklerini, doğduktan sonra öğrendiklerini, bunun kendileri için çok üzücü ve zor bir süreç olduğunu anlattı.
Vinko’ya tanı konduktan sonra doktorların ameliyatı Bosna’da yapamayacaklarını söylediklerini aktaran Jukiç, “Bizi Türkiye’ye yönlendirdiler. Türkiye’de bu ve bunun gibi ameliyatların başarıyla sonuçlandığını duyduk. Türkiye’ye ilk geldiğimizde çok rahatladık, kalbimizde büyük bir ağırlık vardı, taş gibi. O çekildi üzerimizden. Çok hafifledik.” şeklinde konuştu.
Jukiç, Türk doktorlarının ve hastane çalışanlarının kendileriyle yakından ilgilendiğini belirterek, “Buradaki doktorlar sanki anne, baba gibi. Bizi çok rahat ettirdiler.” dedi.
“Her ne hastalık olursa olsun, Türkiye’de tedaviyi herkese tavsiye ediyorum”
Bebekleri Vinko’yu hep normal bir bebek gibi gördüklerini, hiçbir zaman bir rahatsızlığı varmış gibi hissetmediklerini dile getiren Jukiç, “O yüzden ‘Gelecekteki hayatı şöyle olsun’ demiyorum. Sağlıklı ve normal bir bebek gibi büyütmek istiyoruz.” diye konuştu.
“Her ne hastalık olursa olsun, Türkiye’de tedavi olmayı herkese tavsiye ediyorum.” diyen Jukiç, evlatlarını tedavi ettirmek isteyen ailelere “Çocuklarının hayatlarını kurtarmak istiyorlarsa Bosna’daki kliniklere veya gerekli yerlere başvurup Türkiye’ye kolaylıkla gelebilirler.” şeklinde seslendi.
Tanya Jukiç, Türkiye’deki sağlık hizmetinden memnun kaldıklarını vurgulayarak, “Tabii ki herkesin kendi evi her zaman daha iyidir ancak buraya geldiğimiz günden beri herkes bize çok iyi baktı, çok ilgilendi. Herkese çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.