Ayhan Demir
Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’dan çekilmek zorunda bırakılması, bu bölgede yaşayan Türkler, Boşnaklar ve Arnavutlar için zorlu günlerin başlangıcı oldu. Göç, sürgün, tecavüz, katliam ve soykırımlar.
Srebrenitsa Soykırımı, bu acıların en son, en büyük ve en bilinenidir. Ancak ne ilktir, ne de tek. Mesela, Yunanların gerçekleştirdiği, Çamerya Soykırımı bunlardan sadece bir tanesidir.
Birçok kişinin adını bile bilmediği Çamerya, Arnavutluk’un güneyinden başlayarak, bugün Yunanistan toprakları içerisinde kalan, Yanya’dan Preveze’ye kadar uzanan bölgenin adıdır. Bu bölge, Osmanlı döneminde, Yanya Vilayetine bağlıydı.
Çamerya’nın nüfusu, 1908’deki sayımına göre, 73 bin kişiydi. Nüfusun yüzde 92’si Arnavut, geri kalanı Yunan, Ulah ve Çingene idi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesinde, bu oran, yüzde 84’e geriledi.
Çameryalılar, 1913 yılına kadar Osmanlı vatandaşıydı. Balkan Savaşı sonunda 1913’te yapılan Londra Konferansı’nda etnik ve azınlık bir bölge olarak Yunanistan’a teslim edildi.
Yunanistan, bölgedeki nüfus dengesini değiştirmek ve Arnavutları asimile etmek adına, birçok girişimde bulundu. Arnavutların yoğun olduğu bölgelere Yunan, Ulah ve Çingeneleri yerleştirdi. Arnavutça yasaklandı ve yerleşim yerlerinin adları Yunanca’ya çevrildi. Mülklere el konuldu, camiler kapatıldı. Keyfi tutuklama, sürgün ve sınırdışı etmeler gerçekleştirildi.
Baskılardan bunalan yaklaşık 85 bin Çameryalı Arnavut, 1923’teki Türk-Yunan Mübadelesi’nde, Anadolu’ya göç etti. İstediğini tam olarak elde edemeyen Yunan polisi, 1941’de Çam Arnavutlarının lideri Davut Hoca’yı şehit etti.
İkinci Dünya Savaşı ve İtalyan işgali öncesinde, Arnavutlar da Yunan Ordusuna dâhil edildi. Fakat cepheye değil, amele taburlarına gönderildiler. İtalyan işgali esnasında, 14 yaşın üzerindeki erkekler, Midilli, Sakız ve Korint Toplama Kamplarına götürüldüler.
Yunanistan, Ortodoks Arnavutları da rahat bırakmadı. Onları da “Yunan kültürünün alt mensupları” olarak tanımlayıp, asimile etmeye çalıştı.
Yunan İç Savaşı’nda anti-komünist cepheyi oluşturan ve önce cumhuriyetçi, sonra kralcı çizgide yer alan Yunan Demokratik Milli Birliği-EDES ve başındaki General Napoleon Zervas, Arnavutlara yönelik soykırım uyguladı.
Çamerya’daki Arnavut kadınlar, yaşlılar ve çocuklar, Aziz Bartalemo Günü’ne denk gelen, 27 Haziran 1944 günü başlatılan Yunan saldırılarıyla, büyük bir soykırıma maruz bırakıldılar. Öyle ki, insanların çeşitli uzuvları kesilip parçalandı, hamile kadınlar ve bebekler katledildi. İlk 24 saatte, sadece Paramiti’de, 600’den fazla insan katledildi.
Mart 1945’e kadar devam eden soykırımlar neticesinde Filat’ta bin 286, Gümenice ve çevresinde 192, Margelliç ve Parga’da ise 626 kişi öldürüldü.
Haziran 1944-Mart 1945 tarihleri arasında bütün Çamerya’da; 2 bin 900’ü erkek, 214’ü kadın, 96’sı çocuk olmak üzere, 3 bin 242 sivil katledildi. Ayrıca 745 kadına tecavüz edildi, 76 kadın kaçırıldı ve üç yaşına basmamış 32 bebek katledildi.
Yunan birliklerinin insafsızca saldırdığı 68 köydeki 5 bin 800 ev ve cami yerle bir edildi. Bununla birlikte, 84 bin 752 kilogram zeytinyağı, 674 bin 344 kilogram buğday, 4 bin 453 koşum hayvanı ve 49 bin 435 kümes hayvanı da çalındı.
Çamerya Soykırımı, Ocak 1995’de, Lahey’de Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü Dördüncü Genel Kurulu’nda gündeme alındı. 20-26 Ocak 1995 tarihleri arasındaki genel kurulda; “Çamerya halkının yeniden yurtlarına dönmesi ve vatandaşlık haklarının geri verilmesi, Çam halkının mülklerinin iade edilme hakkının verilmesi, Uluslararası anlaşmalardan doğan haklarının tanınması, bunun için Yunanistan’ın, Çamerya Sorunu’nun tarihi gerçeklerini kabul etmesi, hak ve çözümler için ciddi adımlar atması” yönünde kararlar alındı.
Atina yönetimi, üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bu kararı görmezden geliyor. Yunanistan, tarihe kara bir leke olarak geçen, Çamerya Soykırımı’nı kabul etmiyor. Çamerya Müslüman Arnavutlarının ana vatanlarına dönmesine de müsaade etmiyor. Ve yaklaşık 2,5 milyar dolar değerindeki mal varlığını da iade etmiyor.
Yunan toplumundaki Arnavut düşmanlığı (Albanophobia) ise ilk günkü tazelediğini koruyor. Yunanistan’ın tüm baskı ve yıldırma politikalarına rağmen, 100 bin civarında Çameryalı Arnavut ve 300-400 bin civarında Arnavut göçmen, bu ülkede yaşamaya devam ediyor. Aslen Müslüman olan bu insanlar, baskı ve şantajla, Yunanca isimler almak ve kendilerini Ortodoks olarak tanıtmak mecburiyetinde bırakılıyor.
Yunan cephesinde durum bu şekildeyken…
Arnavutluk Halk Meclisi, 30 Haziran 1994 günü oybirliğiyle kabul edilen bir yasa tasarısıyla; 27 Haziran’ı, “Çamerya Soykırımını Anma Günü” olarak kabul etti.
Arnavutluk’ta yaşamını sürdüren binlerce Çameryalı Arnavut, her sene Yunanistan sınırına kadar yürüyerek, ana vatanlarına bir gün mutlaka döneceklerine olan inançlarını tazeliyorlar.
Çamerya Arnavutları, intikam değil, adalet; kan değil, vatandaşlık;
ırkçılık değil, ana vatanlarında insanca yaşamak istiyorlar.
Ne dersiniz, istedikleri, çok şey mi?