Analiz

Avrupa Birliği’nin Batı Balkan politikası

Yakın zamana kadar, Batı Balkanların AB’ye tam üyeliği konusunda, AB tarafının isteksizliğine bağlı olarak yaşananlar, yeni bir sürece girmiş görünüyor. Eski Yugoslavya 1991 yılında dağılmaya başlamasıyla hızlı bir iç savaş sürecine girdi. Bilhassa kendisini eski Yugoslavya’nın doğal mirasçısı gören Sırbistan, bağımsızlığı askeri çözümde görerek eski Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan eden diğer ülkelere saldırdı. Slovenya ve Hırvatistan’ın Sırbistan’ın gazabından kurtarılıp Avrupa Birliği’nin (AB), daha doğrusu Almanya’nın koruma şemsiyesi altına alınması ve sonradan bu ülkelerin AB tam üyeliğine alınması, bu süreçte önemli siyasi olaylardan biri olarak öne çıkıyor. Geride kalan ülkeler arasında başlayan savaşlar ve çekişmeler, bölgedeki sorunların derinleşmesine yol açtı; halihazırda çatışmalar sona ermiş görünse de, bu durum geçmişten gelen sorunların etkisiyle bölgeyi barut fıçısı haline getirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından, AB üyesi olmayan, eski Yugoslavya’dan doğan […]

-

ABD’nin Almanya’dan asker çekmesi ne anlama geliyor?

ABD Başkanı Trump’ın Almanya’dan asker çekme kararı, fevri kararlarından biri olarak görülse de ABD-Almanya ilişkilerinin menfaat çatışmaları sebebiyle onarılmaz şekilde bozulmakta olduğunu ifade edenler iki tarafta da azımsanmayacak sayıda. Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda’nın 2019 Haziran ayında ABD Başkanı Donald Trump’ı ziyareti esnasında Trump Duda’ya, Polonya’daki asker sayısını 4 binden 6 bine çıkarma sözü vermişti. Bunun öncesinde, ABD’nin eski Berlin Büyükelçisi Richard Grenell, ABD’nin Almanya’da bulunan askerlerini ve üslerde çalışanları finanse etmesini kendileri açısından hakaretamiz bulduklarını ifade etmiş, ekonomisi iyi olan Almanya’nın bütçe fazlalıklarını, Almanya’yı savunan ABD’li askerleri beslemek yerine milli çıkarları için kullanmasını eleştirmişti. Askerlerin bir kısmının sevk edileceği İtalya’da bulunan ABD üslerinin Karadeniz’e yakın olmanın yanı sıra harekât ve ilgi sahasının hem Kuzey Afrika hem kaynayan kazan Akdeniz […]

-

Kosova’da UÇK tasfiye mi ediliyor?

Kosova Kurtuluş Ordusu’nun eski üyelerinin son dönemlerde karşı karşıya kaldığı suçlamalar, bağımsızlık yanlısı savaşçıların yaptığı mücadelenin, yine Batı’nın rızasıyla “tarihin tozlu raflarına kaldırıldığı” yorumlarını gündeme getirdi. Kosova‘nın 1990’lı yılların sonunda Sırp zulmüne ve Slobodan Miloseviç‘in baskıcı politikalarına karşı verdiği bağımsızlık mücadelesi sırasında Arnavutların direniş hareketi olarak kurulan ve ardından Batı’nın da desteğini alan Kosova Kurtuluş Ordusu‘nun (UÇK) eski üyelerinin son dönemlerde karşı karşıya kaldığı suçlamalar, bağımsızlık yanlısı savaşçıların yaptığı mücadelenin, yine Batı’nın rızasıyla “tarihin tozlu raflarına kaldırıldığı” ve unsurlarının bir bir “lağvedildiği” yorumlarını gündeme getirdi. Avrupa’nın en genç ülkesinin en yüksek kademelerine geçtiğimiz son 10 yılda nüfuz eden ve UÇK’nin bağımsızlık mücadelesi süresince yöneticiliğini yapan isimler, Lahey’deki Kosova Özel Savcılığı’nın hedefi haline gelmeye devam ediyorlar. Son olarak Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi ile eski Meclis Başkanı […]

-

Nazizm ve Büyük Sırbistan hareketi mukayesesi bağlamında Bosna soykırımı

Hitler’in “Avrupalı ​​Yahudileri” ortadan kaldırmak için yola çıktığı müşterek suç girişimi ile Bosna-Balkan İslam’ını yok etmek için yola çıkan Karaciç ve Miloşeviç’in müşterek suç girişimi birbirlerine çok benziyor. Bize, yani Boşnaklara, yani Bosnalı Müslümanlara uygulanan soykırımın sona ermesinin 25. yıldönümünde, bizden vicdan sahibi olan ve gelecek nesillerimizi düşünen her bir fert kendine şunu sormalı: Sahi, o başımıza gelenler de neydi? Bu kapsamda burada, soykırım-sonrası birkaç çok mühim hadiseye ışık tutacak ve birkaç tez öne süreceğiz. Lahey Mahkemesi’nin Radovan Karaciç aleyhine verdiği hükümden şu kesin sonuç çıkarılabilir: Münhasıran eski Yugoslavya’daki savaş suçlarını kovuşturmak için 1992’de kurulan Lahey Mahkemesi, Büyük Sırbistan hareketinin ve Bosna-Hersek topraklarındaki müşterek suç girişiminin liderine soykırımdan dolayı (da) hüküm giydirdi, evet; lakin Batı’nın -belli ki bu hareketle ortak bir şekilde- icat ettiği […]

-

AB’nin yeni genişleme hedefi Batı Balkanlar

AB dışişleri bakanlarının Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasına yeşil ışık yakması, anılan ülkeler bakımından çok önemli bir aşama ve bir dönüm noktası. Geçen hafta Avrupa Konseyi toplantısında Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılması kararı alındı. Kovid-19 pandemisi nedeniyle video konferans şeklinde gerçekleşen toplantıda, AB dışişleri bakanları, Birliğin Batı Balkanlara genişlemesi hususunda görüş birliğine vardılar. Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, toplantının ardından yaptığı açıklamada, “AB üyesi ülkelerin Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile tam üyelik müzakerelerinin açılması konusunda siyasi anlaşmaya varmış olmalarını duyurmaktan mutluyum” ifadesini kullandı. Varhelyi bu kararın aynı zamanda Batı Balkan devletlerine açık mesaj niteliği taşıdığını ve bölgedeki ülkelerin gelecekte tamamen “AB içerisine alınacağını” söyledi. Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile tam üyelik müzakerelerine başlama kararı, AB’nin Batı […]

-

Batı Avrupa’da yayılan korkunç virüsler: Irkçı saldırılar

Malik Hasa Son günlerde neredeyse dünyanın tamamı koronavirüs adında bir grip virüsün yayılmasından dolayı kâbus ve korku içinde. Aslında virüsün kendisinden kaynaklanan korkudan öte uluslararası medyalar daha fazla insanları alarma geçirdi ve hatta onlara virüsün ölümcül güçten daha fazla korku saldı… Dünyada her gün insanların hayatlarına sebep olan yüzlerce ve binlerce ölümcül virüs var, hatta bunlar koronavirüsten daha korkunç, oysa ki medyalar koyun sürüsü gibi birbirinin peşine gidiyor ve farklı amaçlarla geniş kitlenin yönetimini eline alan kazanın kucağına av olarak düşüyor. Çoğu durumda da bunların başında dünya genelinde kazanç sağlayan ve birbiriyle ekonomik rekabette olan dünya devleridir… Şimdi de tüm dünyada yüzlerce insanın yaşamlarını kaybetmesine sebep olan, ancak onun önlenmesi için kimsenin gerekli tedbirleri almadığı bir virüsten bahsedelim. Hatta medyalar […]

-

Kosova’nın Devletleşme Süreci

Bayram POMAK Bu çalışma, daha önce devlet tecrübesi olmayan Yugoslavya’ya bağlı Kosova Özerk Bölgesi’nin uluslararası toplum tarafından yönetilme, uluslararası toplum standartları çerçevesinde kendi kurumlarını oluşturma ve daha sonra Bağımsızlığını ilan ederek devletleşme sürecini ortaya koymaya çalışmaktadır. Çalışmada ayrıca; savaştan çıkan bölgenin ayağa kalkması, kurumlarını oluşturması, geçiş süreci ve devletleşmesi incelenecektir. Giriş Kosova, 1389 yılında Osmanlı ordusu ile Haçlı ordusu arasındaki savaşta Osmanlı egemenliğine girmiş ve 1912 Balkan savaşına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Osmanlı döneminde idari yapısı sancak olan Kosova’nın sınırları, bugünkü sınırlarından daha farklı idi. Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesiyle birlikte Kosova, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı idaresine girmiş ve İkinci Dünya Savaşına kadar bu yapı içerisinde kalmıştır. Bu Krallıkta Kosova, Sırbistan’ın ‘doğal ve ayrılmaz bir parçası olarak’ Sırbistan tarafından yönetilmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra […]

-

Kosova – Sırbistan Görüşmelerinde Kritik Aşama

Bayram POMAK Kosova’da nihai anlaşmanın her halükarda zor ve sancılı olacağı kesin. İki taraf da anlaşmadan memnun olmayacak ancak NATO’nun Balkanlardaki genişlemesini tamamlaması için Kosova’nın uluslararası ortamda tanınması gerekiyor. Kosova-Sırbistan nihai anlaşmasının nasıl sonuçlanacağı meselesi bugünlerde Balkanların en önemli gündem maddesi haline gelmiş durumda. Uzun yıllardan bu yana devam eden Kosova sorunu, 2008 yılında Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle yeni bir döneme girdi. Sırbistan’ın Kosova’nın bağımsızlık ilanını Uluslararası Adalet Divanı’na taşımasıyla birlikte, mahkemenin karar süreci beklendi. 2010 yılında mahkemenin Kosova lehine karar vermesiyle beraber bu süreç kapandı. 2011 yılında Kosova ile Sırbistan arasındaki anlaşmamazlıkları sonlandırmak ve nihai çözüm bulmak hedefiyle AB aracılığında müzakereler başladı. 2011 yılında başlayan müzakerelerin ilk konuları, teknik konulardı. Bu müzakereler zor geçse de görece olarak siyasi konulardan daha kolaydı. […]

-