Analiz

Çin gözünü Balkanlar’a dikti

Çin, son yıllarda Balkan ülkelerinin medyalarında varlığını arttırdı. Buna paralel olarak Karadağ’da yatırımlarını çoğaldı ve Sırbistan politikasında neredeyse Rusya’nın yerini aldı. Çin’in son yıllarda Balkan ülkelerinin medyalarında varlığını arttırdığı, buna paralel olarak Karadağ’da yatırımlarını çoğalttığı, Sırbistan politikasında neredeyse Rusya’nın yerini aldığı gözlemleniyor. Balkan ülkelerinde Çin nüfusu hangi alanlarda yayılıyor, hangi ülkelerin politikaları Pekin’in etkisiyle belirleniyor? Çin’in Balkan ülkelerinde medya faaliyetleri Dış ilişkiler uzmanı ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) misafir bursiyeri Vladimir Shopov tarafından 9 Aralık 2020’de sunulan bir araştırmaya göre Çin’in Balkan ülkelerinde medya sektörüne ayrı bir ilgi gösterdiği belirtiliyor. Shopov, “Radara Başlarken: Çin’in Güneydoğu Avrupa’da Yükselen Medya Varlığı” adlı çalışma için, Eylül 2020’den Kasım’a kadar sekiz ülkeden farklı “medya uzmanları, gazeteciler, politika analistleri ve araştırmacılar, akademisyenler, diplomatlar, politikacılar ve iş adamları […]

-

Çamerya: Dinmeyen yaranın ansiklopedisi

Bugüne kadar Arnavutluk’u kim yönettiyse ya Çamerya meselesine nasıl yaklaşacağını bilememiş ya da Yunanistan’la başını derde sokmak istemediğinden bu sorunun dillendirilmesinde kekelemiştir. Arnavutların kendi topraklarındaki refahı adına Osmanlı Devleti’nin varlığının kritik önemi, Osmanlı’nın dağılma süreciyle çok derinden hissedilmeye başlanmıştı. Geniş bir coğrafyaya yayılan ve yerleşen, Osmanlı Devleti içinde önemli yönetici kademelerde bulunan Arnavutlar, imparatorluğun bir parçası olarak, gerilemenin etkisiyle bu büyük ve güçlü devlet içindeki etkinlerini de yitirmeye ve kendi kabuklarına çekilmeye başlamışlardı. Osmanlı Devleti’nin resmi olarak yıkılmasından birkaç yıl önce Balkanlarda yaşanan gelişmeler neticesinde bağımsızlığını ilan eden Arnavutluk’un sınırları içinde kalabilen bazı Arnavutlar talihliydi. Arnavutların yaşadığı bölgelerin büyük bir çoğunluğu ise asırlık Osmanlı Devleti’nin son demlerinde, dönemin güçlerinin keyfî kararları sonucunda komşu Balkan ülkelerine dahil oldular. Osmanlı Devleti resmen […]

-

Haşim Thaçi’nin tasfiyesi ne anlama geliyor?

Haşim Thaçi’nin istifaya zorlanmasını nasıl okumak gerekiyor? Kosova’da yaşananlar kendiliğinden bir gelişme mi, yoksa uzun zamandan beri kurgulanan bir senaryonun uygulama aşaması olarak mı okunmalı? Balkanların en genç cumhuriyeti olan Kosova’da neler oluyor? On iki yıldan beri sırasıyla dışişleri bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak görev yapan Haşim Thaçi’nin son görevinde istifaya zorlanmasını nasıl okumak gerekiyor? Kosova’da yaşananlar kendiliğinden bir gelişme mi, yoksa uzun zamandan beri kurgulanan bir senaryonun uygulama aşaması olarak mı okunmalı? Kosova Arnavutlarının lideri Haşim Thaçi Lahey’de bulunan Özel Kosova Mahkemesi tarafından “savaş suçları” ve “insanlığa karşı suçlar” kategorisinde yer alan suçlarla itham ediliyor. Mahkeme 2015 yılında özel statülü bir yargı organı olarak kuruldu. Mahkemenin yetki alanında etnik azınlıkların ve Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) muhaliflerinin 1998-2000 yılları arasındaki Kosova […]

-

Özel Mahkeme’nin Dayandığı Dick Marty Raporunun İddiaları Neleri İçeriyor?!

Kosova siyasetinin en tesirli dört temel ismi, bu ayın başlarında tutuklandı. Bayram POMAK Kasım ayının ilk haftası Kosova, eski Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) üst düzey komutanlarının tutuklanmalarıyla gündeme oturdu. Doksanlı yıllarda UÇK yöneticileri olan bu kişiler bugüne ve son 20 yıllık Kosova tarihine damga vurmuş isimlerdir. Bunlardan biri daha önce başbakanlık görevini yürüten ve tutuklandığı güne kadar da cumhurbaşkanlığı yapmış olan Haşim Thaçi. Tutuklamalarda öne çıkan isimlerden bir diğeri eski UÇK istihbarat şefi ve bugün Kosova Demokratik Partisi’nin (PDK) başında bulunan Kadri Veseli. Yakup Krasniqi eski meclis başkanı, Recep Selimi ise halihazırda milletvekilliği yapan bir isim. Aslında bu tutuklamalar Kosova kamuoyu için çok da sürpriz olmayan gelişmeler; çünkü bu tutuklamaların olacağı konusunda kimsenin şüphesi yoktu. Mesele yalnızca bunun ne zaman […]

-

YTB Başkanı Eren, Batı Trakya Türkleri ve eğitim sorunları ile ilgili makale kaleme aldı

Türkiye Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Yunan Hükümeti tarafından Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’na yönelik eğitim haklarının ihlalleri hakkında Hürriyet Günlük Haber (hurriyetdailynews.com)’da bir makale kaleme aldı. “Eğitim: Temel bir insan hakkı veya oynamak için bir araç: Op-ed” başlıklı makalede Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik özellikle eğitim alanındaki haksız uygulamalara vurgu yapılıyor. Makalenin Türkçe tercümesi aşağıdaki gibidir: “Türkiye ile Yunanistan arasında münhasır bir ekonomik bölge tartışmaları kızışırken, masanın üzerinde büyük bir sorun daha var: Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlık üzerindeki baskısı. Avrupa ülkeleri, Türk azınlığı üzerindeki bu yoğun baskıya yeterince dikkat etmeli ve bölgenin istikrarını daha derinden zedeleyecek herhangi bir durumu önlemek için süratle harekete geçmelidir. Gerçek durumun ne olduğunu anlamak için öncelikle bölgenin tarihine bakmalıyız. Yüzyıllar boyunca Batı Trakya, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Bulgaristan […]

-

Biden döneminde İsrail’in ‘altın çağı’ kapanabilir

Obama yönetimi süresince ABD-İsrail ilişkileri belki de hiç olmadığı ölçülerde gerilmişti. Yeni Amerikan yönetiminin de İsrail siyaseti hususunda benzer bir gerilim potansiyeli taşıdığını iddia etmek mümkün oluyor. 3 Kasım 2020’de yapılan ABD başkanlık seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre, Joe Biden seçim yarışını önde bitirerek önümüzdeki dönemde başkanlık koltuğuna oturmaya hak kazandı. Dört yıl boyunca Amerikan siyasetine yön verecek pozisyonuyla Biden “devraldığı enkazı” tamirle uğraşacak. Biden’ın Obama yönetiminde başkan yardımcısı olarak çalışmış olması önümüzdeki dört yılı anlayabilmek adına kullanışlı bir veri havuzu sunuyor. Dahası, bizzat Obama’nın da siyaseten etkin bir aktör olarak konumlanmaya çalıştığı gözlemlenebiliyor. Bu durumda Obama yönetimiyle Biden yönetimi arasında süreklilikler olabileceğini öngörmek, hata payı düşük bir çıkarım olacaktır. İç siyasette radikal kırılmaların söz konusu olduğu ABD, parti içi ilişkiler ve dengeler […]

-

Biden da Balkanlar’ı görecek mi?

ABD’deki başkanlık seçimini Demokratların adayı Joe Biden’ın kazanması, özellikle Boşnak ve Arnavutlar arasında coşkuyla karşılanırken yeni dönemde Balkanlar’ın ABD dış politikasında bu sevince eş değer bir karşılık bulup bulmayacağı merak ediliyor. ABD‘de kısa süre önce yapılan başkanlık seçimini Demokratların adayı Joe Biden‘ın kazanması, Balkanlar‘daki Boşnak ve Arnavutlar tarafından büyük coşkuyla karşılanırken, yeni dönemde Balkanlar’ın ABD dış politikasında bu ilgiye eş değer bir karşılık görüp görmeyeceği merak konusu oldu. Seçimi Biden’ın kazandığının ilan edilmesinin ardından Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da araç konvoyları düzenlenirken, Boşnakların idaresindeki Saraybosna Belediyesi tarafından şehrin en önemli simgesi olan tarihi kütüphane binasına ABD ve Bosna Hersek bayraklarıyla merhum Boşnak lider Aliya İzetbegoviç ve Biden’ın fotoğrafları yansıtıldı. Boşnak siyasilerin gönderdiği tebrik mesajları da yeni dönemde Biden liderliğindeki ABD’den beklentilerin ne kadar […]

-

Osmanlı’nın Balkanlar’da kalıcılığını kesinleştirdiği zafer: 2. Kosova Muharebesi

Türkleri Balkanlar’dan, Doğu Avrupa’dan uzaklaştırmak için yapılan son girişim olan 2. Kosova Muharebesi, Sultan 2. Murad’ın öncülüğünde Osmanlı’nın bu coğrafyada varlığını kesinleştirdiği zafer olarak tarih sayfalarında yerini aldı. Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Sezai Sevim, 572 yıl önce Sultan 2. Murad döneminde yaşanan 2. Kosova Muharebesi’nin, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki kalıcılığını kesinleştiren zafer olduğunu söyledi. Sevim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1448 yılının ekim ayında yaşanan savaşın, Haçlıların Osmanlı Devleti’ni Balkanlar’dan, Doğu Avrupa’dan atma girişimlerinin sonuncusu olduğunu anlattı. Bu savaşın, Hristiyan dünyasının birlikte hareket ettiği, fırsatı ganimet bilen Avrupa devletlerinin, tahta yeni çıkmış bir padişahın (Fatih Sultan Mehmed) beceri kuvvetinin yüksek olmadığı ortamdan istifade etme girişimi olduğunu belirten Sevim, şöyle devam etti: “Balkanlar ve Doğu Avrupa’nın bazı […]

-

Kosova Türkiye’nin Savunma Sanayiini Takip Etmeli

Bayram POMAK Son 30 yıldır, yani 1989’da Berlin duvarının yıkılmasından bu yana dünyanın sıkıntılı merkezleri her zaman Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar olmuştur. 90’lı yıllarda Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde ortaya çıkan savaşlar, 11 Eylül’den sonra ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgali ve sözde ‘‘Arap Baharı’’ olarak Arap ülkelerinde devam eden olaylar sonucu ortaya çıkan otorite boşlukları Türkiye’nin güvenliğini ciddi derecede tehlikeye sokmuştur. Irak ve Suriye’de otorite boşluğu oluştuktan sonra ortaya çıkan DAEŞ ve Türkiye’nin uzun yıllar mücadele ettiği terör örgütü PKK bu boşlukları kullanarak Türkiye’nin sınırlarında yeni yeni eylem metotları geliştirmiştir. Bütün bu gelişmeler doğrudan Türkiye için tehdit oluşturmuştur. Türkiye, etrafında oluşan bu ateş çemberinden çıkabilmenin yolunun yerli ve milli silah teknolojisinden geçtiğini görerek bunu devlet politikası olarak belirlemiştir. Nitekim Türkiye’nin attığı bu […]

-

AB’nin Batı Balkanlar’a ilgisi son dönemde yeniden arttı

Kosova-Sırbistan meselesinde başrolü ABD’ye kaptırmak istemeyen AB, Rusya, Türkiye ve Çin gibi ülkelerin de bölgedeki etkisini kırmak amacıyla son dönemde Batı Balkanlar’a yeniden ilgisini artırdı. Sırbistan ile Kosova arasındaki meselede başrolü ABD’ye kaptırmak istemeyen Avrupa Birliği (AB), Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkelerin de bölgedeki etkisini kırmak amacıyla son dönemde Batı Balkanlar’a ilgisini yeniden artırmaya başladı. Kosova’yı hala kendi toprağı olarak kabul eden Sırbistan ile 100 civarında ülke tarafından bağımsız devlet olarak tanınan Kosova arasındaki ilişkileri normalleştirmek amacıyla 2011’den beri ara bulucu rolü üstlenen AB, son aylarda diyalog sürecini yeniden aktif hale getirdi. AB’nin uzun süredir taraflar arasındaki belli krizler nedeniyle pasif olan diyalog sürecini yeniden canlandırmasında ve ipleri yeniden eline almasında şüphesiz ABD’nin, Sırbistan-Kosova meselesine dahil olmak istemesi etkin rol oynadı. ABD […]

-

Kosova-Sırbistan Anlaşması Gerçekte Kimlerin İşine Yarıyor

Bayram POMAK Geçtiğimiz 4 Eylül tarihinde Beyaz Saray’da bir tarafta Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, ortada ABD Başkanı Donald Trump ve diğer tarafta da Kosova başbakanı Abdullah Hoti anlaşma imzaladılar. Aslında bu anlaşmanın Haziran ayında yapılması planlanıyordu ancak Kosova Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi’nin Washington’a giderken Özel Mahkeme tarafından iddianamesinin açıklanması, yapılan tüm hazırlıkları ve planları iptal ettirdi. Bunun üzerine yeni bir denemeyle anlaşma Eylül ayına ertelendi ve en sonunda anlaşma imzalandı. Ancak yapılan anlaşma gerçekten bazı kesimler tarafından abartıldığı kadar tarihi miydi yoksa Trump’ın seçimlerden önce kendisi için gereken bazı dış politika başarıları için kullanılmış bir gösteri miydi? Kosova – Sırbistan görüşmeleri çıkmaza girdikten sonra ABD Kosova Sırbistan görüşmeleri özel temsilcisi Richard Grenell’in girişimleriyle Kosova’da hükümet düşürüldü, hükümet kurduruldu vs. Yapılan yorumlarda […]

-

Yunanistan uluslararası hukuka rağmen imkansızı zorluyor

Yunanistan, Türkiye’ye yakın Yunan adalarında tam kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) talebiyle aşırıcı tutumunu sürdürmeye devam ediyor. Yunanistan‘ın adalara deniz yetki alanları bakımından istisnasız ve koşulsuz olarak “tam etki” verilmesi gerektiğine yönelik tezinin, uluslararası mahkemelerce benzer durumlarda alınan kararlar incelendiğinde, imkansızı zorladığı görülüyor. Gerek bölgede hidrokarbon rezervlerinin bulunduğunun anlaşılması gerek Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin (GKRY) Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nin haklarını göz ardı ederek attığı tek taraflı adımlar ışığında, Doğu Akdeniz son yıllarda uluslararası gündemin üst sıralarında yer alıyor. Kıbrıs Adası’nın tek hakimi gibi davranan GKRY’nin 2003, 2007 ve 2010 yıllarında sırasıyla Mısır, Lübnan ve İsrail’le imzaladığı anlaşmalar Türkiye tarafından tanınmıyor. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının kıyıdaşlar arasında uluslararası hukuk, hakkaniyet ilkesi ve özel durumlar […]

-

Balkanlar’da ‘normalleşme’ gerekçesiyle siyasi süreçler kontrol altına alınıyor

Admir Fazlagikj   Kosova ile Sırbistan liderleri tarafından Beyaz Saray’da imzalanan “ekonomik ilişkilerin normalleşmesi” anlaşması, bugüne kadar AB gözetiminde gerçekleşen diyalog süreçlerinin artık ABD kontrolüne girdiği şeklinde yorumlanabilir. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin geçtiğimiz asrın 90’lı yıllarında dağılmasıyla bu yapının parçası olan devletlerin bağımsızlığını ilan etmesi, Balkanlarda henüz çözüme kavuşturulamayan, ancak uluslararası aktörlerin bunlardan yararlanabilmek için mümkün olan her yolu denedikleri birçok sorunu gün yüzüne çıkardı. Son yıllarda Balkanlar’da, uluslararası toplumun çözümü için olağanüstü ilgi gösterdiği üç açık sorun olduğu herkesçe biliniyor. Bunlar; Makedonya ile Yunanistan arasında var olan ancak 2018 yılında imzalanan Prespa Anlaşması ile ismini Kuzey Makedonya olarak değiştirmesiyle sona eren, çeyrek asrı aşkın isim sorunu; ikincisi Kosova-Sırbistan diyalogu; sonuncusu da Bosna-Hersek’in işlevsizliği, yani savaşın ardından Federasyon ve Sırp Cumhuriyeti […]

-

Kosova-Sırbistan ‘Anlaşması’: Bol gürültü, bahse değmez muhteva

Dr. İdlir Lika Trump yönetimi, 4 Eylül’de Beyaz Saray’da Kosova ve Sırbistan arasında -en başından beri çarpık bir yapıda olagelen- normalleşme sürecini bir sonuca bağlamak kastıyla iki ülkenin heyetlerine ev sahipliği yaptı. Trump yönetimi, 4 Eylül’de Beyaz Saray’da Kosova ve Sırbistan arasında -en başından beri çarpık bir yapıda olagelen- normalleşme sürecini bir sonuca bağlamak kastıyla iki ülkenin heyetlerine ev sahipliği yaptı. Oval Ofis’te düzenlenen gösterişli imza töreninde Sırbistan ve Kosova, bir dizi taahhüde imza koyarak münasebetlerini “ekonomik normalleşme” ekseninde ilerletmeyi kabul etmiş oldular. Oval Ofis’te imzalanan şey açıkça Trump’ın yeniden seçim amaçlarına hizmet etmeye matuf kısa vadeli bir hedefe sahip ve Beyaz Saray’ın Kosova-Sırbistan diyaloğunu ilerletme yönünde uzun vadeli yahut herhangi bir taahhüdünü yansıtmıyor. Ne var ki her iki tarafın […]

-

Avrupa Birliği’nin Batı Balkan politikası

Yakın zamana kadar, Batı Balkanların AB’ye tam üyeliği konusunda, AB tarafının isteksizliğine bağlı olarak yaşananlar, yeni bir sürece girmiş görünüyor. Eski Yugoslavya 1991 yılında dağılmaya başlamasıyla hızlı bir iç savaş sürecine girdi. Bilhassa kendisini eski Yugoslavya’nın doğal mirasçısı gören Sırbistan, bağımsızlığı askeri çözümde görerek eski Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan eden diğer ülkelere saldırdı. Slovenya ve Hırvatistan’ın Sırbistan’ın gazabından kurtarılıp Avrupa Birliği’nin (AB), daha doğrusu Almanya’nın koruma şemsiyesi altına alınması ve sonradan bu ülkelerin AB tam üyeliğine alınması, bu süreçte önemli siyasi olaylardan biri olarak öne çıkıyor. Geride kalan ülkeler arasında başlayan savaşlar ve çekişmeler, bölgedeki sorunların derinleşmesine yol açtı; halihazırda çatışmalar sona ermiş görünse de, bu durum geçmişten gelen sorunların etkisiyle bölgeyi barut fıçısı haline getirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından, AB üyesi olmayan, eski Yugoslavya’dan doğan […]

-